2005 yılının sonunda bir Kore markası olan Hyundai’nin Konya’ya otomobil fabrikası kurması gündeme gelmişti.
Konya’nın tüm oda başkanları birlik olup, bu işin girişimini yapmış, ortak bir metin hazırlanıp kamuoyuna bu yatırımın Konya için ne ifade edildiğinin mesajı verilmişti.
Sonra olanları biliyorsunuz, Koreliler Türkiye’yi yatırım için rantabl bulmadıkları için o fabrikayı Çek Cumhuriyetine kaydırmışlardı.
Belki de o günden bu yana elimize geçen ilk fırsattı Volkswagen’in Türkiye yatırımı…
Bundan yaklaşık 1 ay önce, Çorum’un girişimlerine atıfta bulunarak, ‘Sizin bu yaptığınızı Çorumlular yapmaz!’ diyerek Konya’daki STK’lara bir çağrıda bulunmuştum.
Volkswagen’in Türkiye'de fabrika açma niyeti hakkında, “Volkswagen yetkilileri ile görüşme yapan bir sivil toplum kuruluşu, iş örgütü ya da siyasi var mı?” diye de eklemiştim.
Yazımdan bir gün sonra meslektaşım Müslüm Evci, KTO Başkanı Selçuk Öztürk’le konu hakkında bir röportaj yapmış ve Selçuk Öztürk de açıklamalarında, konu hakkında girişimde bulunduklarını belirtmişti.
Dün sabah gündemi gezinirken Volkswagen’in bu yatırımı hakkında bir habere rastladım. Haberi servis eden kaynak Alman Kamu Ajansı ARD olunca daha da bir dikkatimi celbetti.
Haberde özet olarak, Volkswagen firmasının kuracağı yeni otomobil fabrikası için Türkiye'de karar kıldığı ve fabrikanın Manisa'da kurulacağı söyleniyordu. Alman hükümetinin ve VW Teftiş Kurulu üyesi Stephan Weil'ın fabrikanın Manisa'da kurulmasını da desteklediği söyleniyor.
Şirketin sadece, Türkiye'de yeni otomobillere uygulanan ve VW'nin "aşırı yüksek" olarak değerlendirdiği vergiler konusunda adım atılmasını beklediği de ifade ediliyordu. Yani otomobillerde yüzde 41’lere kadar çıkan vergilerin, Passat’a özel olarak daha düşük tutulması talep ediliyor…
Alman arabaları özellikle Konya piyasasında müthiş tutuluyor. Hatta Passat’ları bir yatırım aracı olarak görenler bile var. Geçen sene 150 bin TL’ye aldığınız bir Passat, bu sene kesinlikle kâr ettiriyor…
Bu dev yatırım keşke Konya’da olsaydı. Ama ülkemiz adına önemli bir yatırım olacağı muhakkak.
Bu saatten sonra en azından yedek parça ve servis ağı gibi bir yatırıma çok güçlü bir şekilde talip olmamız gerekli diye düşünüyorum.
Konya adına bu projenin hayal kırıklığı olması meselesi bir yönüyle de ulaşımla ilgili. Özellikle de demiryolu ulaşımı ile limanlara hemen varabilmek hayati. Demek ki, bir sanayi şehri olan Konya’nın bundan sonraki önceliği, limanlara ulaşım olacak, olmalı.
Ayrıca Konya’da neden bir test sürüş merkezi olmasın ki. Araçların dayanıklılık testini yapmaya biz talip olalım. AR-GE kapsamına giren bu yatırım da çok stratejik bir öneme sahip. Konya sanayisinin teknik kabiliyetinin yükselmesi açısından da önemli hem.
Daha diri, daha dinamik, daha üretken olmak için hedeflerimiz olmalı. Hedeflere ulaşabilmek için ise projelerimiz olmalı. Konya ne yazık ki proje üretemiyor.
Halbuki geçmişe dönüp baksak ne projeler üretmişiz…
Oysa tarihte çok önemli ekonomik kararları ilk uygulayan, yürüten şehir Konya’dır…
Ülkemizin bitkisel ve hayvansal üretimini aynı anda yürütebilen belki de tek şehirdir Konya. Hatta tarımsal sanayiyi de bu işin içine katarsak bu noktada 3 boyutlu bir merkezdir Konya.
Sigortacılık kavramını da tarihte ilk uygulayan şehirdir. Selçuklular döneminde, kervansaraylarda-şehirde malı kaybolan, çalınan, gasp edilen tüccarlara mallarını geri ödeyen, ülkenin ekonomik imajını tamir eden şehirdir.
Ülkemizde AVM’lerin de ilki Konya’dadır. Bedesten çarşısıyla, bugünkü modern alışveriş merkezleri ta o dönemde kurulmuştur. Malların toplu bir yerde bedestende satışını sağlayan ilk şehir olmuştur.
Ayrıca, Türkiye’de kooperatifçilik kavramını ‘Konya Şeker’ ile birlikte bu kadar sağlam bir şekilde ilk defa ve en iyi uygulayan şehirdir.
Sivil toplum kuruluşu, dernek ve vakıf konusunda Türkiye’nin en kalabalığıdır. Günümüzdeki meslek kodları ile oluşturulan kümelenme mantığını ilk defa uygulayandır.
28 Şubat döneminde kıyıma uğrasa da ‘Holding’ sistemini yine en iyi uygulayandır.
Geçmişimize geri dönüp bir baksak…