BOSNA TRAMVAYI

Prof. Dr. Önder Kutlu

Uzunca süre önce öğrendiğim ama merakla gerçekleşmesini beklediğim Konya’da hizmet gören eski tramvayların Saraybosna’ya hibesinde ilk adımın nihayet tamamlandığını öğrendim. Geçtiğimiz gün yazılı ve görsel medyaya yansıyan ilk tramvayın Bosna’da raylara indirilmesi ve hizmet vermeye başlaması beni ziyadesiyle memnun etti.

Tramvay üzerinde yazan ‘Başçarşı’ ismi beni heyecanlandırdı.

Değişen hiçbir şey yok aslında: Konya’da şehirle Bosna Hersek Mahallesi arasında hizmet vermekteyken şimdi Bosna Hersek ülkesinin Saraybosna şehrinde insanları taşıyacak. Konya’nın Bosna’sının bizi ve kültürümüzü ne kadar yansıttığı tartışmaya açıkken Saraybosna şehri daha yakın ve sıcak geliyor bana.

Nedeni tabii ki tarihi boyut. Bosna Hersek Mahallesinin şunun, şurasında yirmi beş yıllık bir mazisi var. Modern ve yüksek katlı binalar ve tarihi boyutun eksikliği nedenleriyle maalesef şehrin sıcak ve övünebileceğimiz bir köşesi değil.

Saraybosna öyle mi? Her köşesinde ecdadın bir mührünü, her noktasında tarihin bir hatırasını görmeniz mümkün. Son yıllarda hassasiyetimiz daha da arttı. 1992 – 1995 yılları arasında bizim kuşak ve üzeri nesilleri derinden yaralayan soykırıma maruz kalan kardeşlerimizden laf açılınca Türkiye’de, özellikle Konya’da kimse Bosna’ya toz kondurmaz.

Zira o günlerde orada katliamlar yapılırken bizler burada hırslanmış, üzülmüş ama fiili olarak hiçbir şey yapamamıştık. Bir taraftan bunun verdiği mahcubiyet, diğer taraftan bizi çeken duygusal bağ Bosna’yı özel kılıyor.

Konya’da tramvayın kullanılmaya başlanması, Bosna Hersek Mahallesinin kurulması, Bosna savaşı hep aynı dönemde oldu…

Sebep olanlardan Allah razı olsun. Büyükşehir Belediyesinin böyle bir adım atarak en azından belki ekonomik ömrünü tam olarak doldurmadığı düşünülen tramvaylardan 20 tanesini, bu toprakların bir hediyesi olarak, o coğrafyaya göndermesi son derece önemli bir adım.

Belki maddi boyutu da bulunabilir ama bence sembolik bir girişim. Sembolik demem küçümsediğim anlamına gelmez. Aksine, önemini vurgulamak için bu kelimeyi kullandım.

Zira, Bosna’da işler daha çok semboller üzerinden yürütülüyor. Sırp ve Hırvat gruplar Müslüman nüfusu ve dolayısıyla bizleri rencide etmek için Mostar’ın en hâkim tepesine haç dikme yarışındalar.

Ecdat cami, medrese, han, hamam şeklinde eserler bırakmış, bunlar haç dikme peşinde. Haç büyük bir sembol. Cami ve eserlerimiz de.

Bugün belki ecdadın yaptıklarını yapamayabiliriz ama aslında çok daha sıcak ve toplumu kuşatacak, maddi olarak hayatlarını kolaylaştırabilecek ve aynı zamanda Boşnak kardeşlerimize dokunabilecekleri, faydalanabilecekleri bir eserle karşılık vermiş oluyoruz.

Sonuçta tramvay insan taşıyacak. Saraybosna’da yaşayan insanlıktan nasibini almamış Sırp caniler de yararlanacak, belki bu sayede insanlıklarını hatırlatacaklar.

Adımın tam da BM Güvenlik Konseyi’nde, Srebrenisa katliamının 20. Yılında geçtiğimiz gün yapılan soykırım oylamasına denk gelmesi önemli bir mesaj. Tabii anlayana. Rusya’nın vetosu nedeniyle alınamayan karar, tramvay nedeniyle belki katillere hatırlatılabilir.

Tramvayların üzerinde Saraybosna ve Konya isimlerinin bulunması ve semazen figürü ile kardeşliğe yapılan vurgu son derece anlamlı geldi bana. Hediyenin Konya’dan gitmesi Müslüman kardeşlerimizi diğerlerine karşı çok güçlendirici bir mesaj. Türkiye’deki kardeşlerinin kendilerine değer verdiğini, arkalarında olduklarını gösteriyorlar Sırplara, Hırvatlara.

Az bir şey değil bu…

Tecrübeler gösteriyor ki bu tür jestler hiçbir zaman unutulmuyor. Geçtiğimiz yıl şehri ziyaretim esnasında Saraybosna’daki tramvayların çok eski olduğunu görmüş ve üzülmüştüm. Konya’dan gönderilenler onlardan kat kat konforlu ve yeni.

Konya Büyükşehir Belediyesi’ni attığı adımdan dolayı kutluyorum. Fikir ve uygulama aşamasında katkısı olanlardan Allah razı olsun diyorum.

‘Bir elin parmakları gibi’ olması gereken bizler, bu türden sembolik mesajları daha güçlü bir şekilde vermeliyiz.

Bosna kaybedilince İstanbul’un, Bursa’nın, Konya’nın kaybedilmesi çok kolay olur. Oralar kazanılınca buralar da kazanılıyor. O toprakları kazanmanın yolu da oralara eserler bırakmaktan geçiyor. Tramvay önemli bir eser.

Yirmi beş yıl önce tanıştığımız tramvay orada caddeler, sokaklar ve mahalleler arasında yolcu taşıdıkça, Türkiye’nin ve Konya’nın hanesine hep kâr yazılacak.

Bizler burada rahat uyuyabileceğiz…