Fizikçi, matematikçi, kimyacı ve jeologdan oluşan heyet bir araştırma için arazide bulunmaktaymış. Birden yağmur bastırmış. Hemen yakındaki bir arazi evine sığınmışlar.
Evin sahibi, misafirlerine ikramda bulunmak istemiş. Hazırlıklar için odadan ayrılmış. Ev sahibi odadan çıkınca hepsinin dikkati soba üzerine toplanmış. Çünkü soba, dizili taşların üzerinde ve yerden bir metre kadar yüksekteymiş.
Fizikçi, matematikçi, kimyacı ve jeolog; sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair fikir yürütmeye başlamışlar.
Kimyacı:
- Soba yükseltilerek aktivasyon enerjisi düşürülmüş ve böylece sobanın daha kolay yanması amaçlanmış.
Fizikçi:
-Soba yükseltilerek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınması sağlanmak istenmiş.
Jeolog:
-Burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanın taşların üzerine yıkılması sağlanarak yangın olasılığının azaltılması amaçlanmış.
Matematikçi:
-Soba odanın geometrik merkezine kurulmuş ve böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınması sağlanmış.
Herkes fikrini söylemiş. Bu sırada ev sahibi içeri girmiş. Ona sobanın yüksekte olmasının nedenini sormuşlar hemen.
Adam cevap vermiş:
- Boru yetmedi de.
A.b.d. İngiltere, Fransa Suriye’ye dalmaya karar verdiler. Hepimiz sevindik. Sonra İngiltere caydı, Fransa kem küm etmeye başladı. En son A.b.d. başkanı topu senatoya attı. Batı arkasına bakmadan kaçtı. Şimdi işi Türkiye’nin üstüne yıkmaya çalışıyorlar. Batı neden döndü? Sebep çok. Baktı ki; Suriye’de ölen de, öldüren de Müslüman. Banan ne dedi. Başka? ‘’Suriye’de petrol yok uğraşmaya değmez, ekonomik kayba uğrarım’’ dedi. Başka? Bu işi en iyisi Türkiye yapsın dedi. Zaten Nato’nun başındaki fodul ne demişti? ‘’Türkiye’ye saldırı olursa Türkiye’yi destekleriz’’ Yani? Türkiye’ye ‘’Sen yürü biz arkandayız’’ demenin diğer versiyonu. Türkiye’yi tahrik etmeye çalışıyorlar Hatay’da düşen uçağın manası da budur. Türkiye ‘’kapı ardındaki süpürge’’ gibi ortada kalmıştır. Dış politika burada iflas etmiştir. Hükümet Suriye hususunda bazı noktalarda ciddi hatalar yapmıştır. Suriyelilere aşırı imtiyazlar verilmiştir. Yabancıların ülke içine girişine izin verilmesi, elinin kolunu sallayarak her tarafa ve özellikle Konya’ya yayılmaları yanlıştır. Kabak Türkiye’nin başında patlamıştır, ekonomimize ciddi yaralar açmıştır. Bazı yerlerde Suriyelilere rahat batmış olmalı ki; Türk polisine ve askerine saldırma pervasızlığına giriştiler. Herhalde besle kargayı oysun gözünü dedikleri bu olsa gerek. Kimse kardeşlik edebiyatı yapmasın. Sınırda da ekmeğini suyunu verirsin olur biterdi. Niye içeriye sokuyorsun bunları? Başımıza dert aldık, gelinen noktada devletin Türkiye’de nerede ne kadar Suriyeli olduğunu bildiğine inanmıyorum. Sınırlarımız un eleğine dönmüş vaziyette. Suriyeliye var emekliye yok. Yanlış, çok yanlış..
Çaycısı, gazozcusu, simitçisi, fizikçisi, matematikçisi bilumum herkes düşündü ama boru yetmedi….