Bölgemizde son yılların en önemli sorunu olarak görülen Suriye meselesi özellikle bölgede kurulmak istenen yapay devlet yapılanmasıdır ve ülkemizin güney sınırlarında ortaya çıkabilecek güvenlik sorunlarıdır. Diğer taraftan Suriye de savaşın devam ettiği bölgelerden ülkemiz tarafına yapılan mülteci göçleri en önemli sorunlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye, Rusya ve İran ile beraber Suriye konusun da Astana mutabakatı başarılı şekilde devam ederken, Amerika’nın PKK’nın Suriye kolu PYD terör örgütüne binlerce tır silah vermesi en hafif tabiriyle alçaklıktır.
Türkiye’nin, Fırat’ın doğusuna operasyon yapmak için uzun zamandır hazırlık yapması belli ki Amerika’nın çıkarlarına ters düşmüş olmalı ki Suriye’nin kuzeyinde Türkiye ile ortaklaşa güvenlik bölgesi kurulması için Türkiye’ye talep geldi.
Bu durum bence Amerika’nın Türkiye’yi oyalama girişimleridir. Güvenli bölgenin kurulması öngörülen bölge de özellikle PYD’nin kontrol ettiği bölge olması Amerika ile yapılan görüşmelerin seyir ve sonuç takviminin ne olacağı ve bu görüşme de tarafların uzlaşmaya varma ihtimalinin olmamasını tahmin etmek zor olmasa gerek.
Amerika körfez savaşında Irak’ın kuzeyin de uçuşa yasak bölge ilan edilmesinden sonra bunu kontrol edecek bir güç oluşturularak ülkemizin güneyin de 4-5 ayrı bölgeye çok uluslu olarak kurulan Çekiç Güç oluşturularak sözde bizim güvenliğimizi koruma amacı ile ki o zamanlar Irak lideri Saddam Hüseyin’in Ülkemize saldırmasına bir gözdağı ve kuzey ırakta yaşan halka saldırmasına engel olmak için görev tanımı yaptığı zamanlarda o bölgede bulunan PKK terör örgütünün daha da güçlenmesine yaptığı silah ve lojistik destek ile sebep olmuştu. Şimdi asıl soru şu Suriye’nin kuzeyinde büyük bir bölgeyi kontrol eden PKK’nın Suriye kolu PYD terör örgütüne acaba devlet yapılanması için zaman mı kazandırılıyor veya ülkemiz içinde özellikle güney doğu bölgemizde bir toplumsal olaylar zinciri mi planlıyor veya gerçekten Suriye meselesinde ülkemizin yanın da yer almaya mı karar verdi ne dersiniz.
Amerika, İngiltere, Fransa, Yunanistan ve İsrail Doğu Akdeniz de doğalgaz veya petrol meselesinde ülkemizi devre dışı bırakmaya çalışması özellikle ülkemizin merkezinde bulunduğu bölgemizi satranç tahtası gibi düşünmek gerekir. Her hamle rakibi mağlup etmek için yapılır fakat sırayla piyonlar, filler, at veya kaleler feda edilebilir fakat amaç kazanmak ise rakibin şah çekmesine bile müsaade edilir ben güvenli bölge meselesine bu açıdan bakmaktayım. Özellikle ön mutabakat görüşmeleri sürerken HDP’li üç büyük belediye başkanlarının görevden alınarak Valilerin göreve atanmasına ben devletin bu bölge de kontrolü ele alması olarak bakmaktayım çünkü zaten bu belediye başkanlarının özellikle PKK seviciliği ve destekleri herkes tarafından bilinmektedir. Mesele şu ki bu hamle ile Amerika ve batının bölge de yapacağı illegal uygulamalara kısmen engel olacağı kanaatindeyim.
Temennim şudur ki güvenli bölge kurulmasından ziyade PYD’nin kontrol ettiği bölgelere Fırat kalkanı ve Afrin Zeytin dalı harekâtları icra edilirken Fırat’ın doğusuna ve Münbiç’e operasyon yapılarak bu bölgeye Askerimizin yerleşmesi idi fakat zaman geçtikçe bu bölgeye girmemiz her geçen gün daha da zor olmaya devam etmektedir. Diğer taraftan İdlip kırsalında Esad’a bağlı rejim güçlerinin hem Türk konvoyuna hem de bölgede ki yerleşim yerlerine saldırılarını artırması başka bir gerçeği göstermektedir o da Türkiye dışında hiç bir devlet Suriye de barışın tesis edilmesini istememesidir.
Sonuç olarak Türkiye 2023 hedeflerine ulaşmak istiyor ise özellikle doğu Akdeniz ve Suriye meselelerinde uyanık olmak zorundadır, artısı eksisi ile ince hesaplamalar yaparak hareket edildiğine inanmaktayım ve özellikle Fırat’ın doğusuna bir an önce operasyon yapılması gerektiğini düşünmekteyim. Bu operasyon Türkiye’nin beka meselesi olarak görülmeli ve operasyon konusunda acele edilmelidir.
Saygılarımla