"Biz buradayız"

Ahmed Daldiken

Bundan iki hafta önce yine bu köşede "Aliya'ya Selam" başlığıyla yazdığım yazıda "... devletimizin kalbinde bomba patlatsalar da... Rahman Olan Allah'a AndOlsun ki Köle Olmayacağız!"demiştim. Yine hedef Türkiye, diz çöktürülmek istenen kutsal topraklar... Yine Türkiye'mizin kalbi Ankara,yine gözü dönmüşlük, hainlik... Ve karşılarında canı yana yana yeminini tazeleyen ve "AndOlsun Ki Köle Olmayacağız!" diyen BİZ.

     Evvela şunu söylemeliyiz. Biz her ne kadar üçüncü dünya ülkesi gibi gösterilmeye çalışılsak da kendi gücünün farkında olmayan ve sahip olduğu nimetlerin idrakına varamayan bir ülkeyiz. Bu kadar kargaşa ve güvenlik sıkıntısı yaşanan  ülke konumunda gösterilmemizin bir sebebi de bu olsa gerek. Sloganları şu olacak:

-"3. Dünya ülkelerinde güvenlik sıkıntısı vardır, Türkiye'de de kısa zamanda art arda gelişen olaylar güvenlik sıkıntısını ortaya koymaktadır." Yani? Yanisi şu: Sen bırak büyük olma hayallerini önce şu seni koyduğumuz '3. Dünya Ülkesi' kategorisinden çıkmaya bak..

     Özellikle 7 Haziran sonrasında terör eylemleriyle başlayan 1 Kasımdan sonra hendeklerle devam eden sindirme ve diz çöktürme projesi canlı bomba ihbarları ve eylemleriyle devam ediyor. Bir türlü rahat bırakılıp da ilgilenmemiz gereken meselelerimizle baş başa kalıp yoğunlaşamıyoruz. Tam "Cizre-Sur temizlendi biraz rahatladık kafamızı kaldırıp diğer meselelerimize bakalım." diyoruz ama olmuyor. Şer güçleri boş durmuyor. Bugünden sonra yine boş durmayacaklar. Belki de bundan sonra geçireceğimiz günler bugünlerden daha zor ve daha acı olacak. Ancak biz, kinimizin davacısı olmaya, yumruğumuzu sıkmaya, sabretmeye ve devletimize güvenerek çalışmaya devam edeceğiz, etmeliyiz. Bu geçirdiğimiz karanlık olan ve olası geçireceğimiz zor günler ancak bizim saf dışı kalmamızla, diz çökmemizle ve boyun eğmemizle son bulacaktır. Ya da safın en önüne geçmemizle..

Düşünmemiz ve üzerinde konuşmamız gereken şey şu olmalıdır:

-"Eğer biz boyun büken, emirlere uyan, 'akıllı çocuk' olsaydık yine böyle olur muydu?"

     Bir de şuna değinmeliyiz.

Terör dediğimiz illet kaosu sever, kaosu ister ve kaostan beslenir. Temel gayesi toplumda paniğe korkuya ve güvensizliğe yol açmaktır. Bu yeni bir şey değil bunun böyle olduğunu artık herkes biliyor zaten. Ancak bizler ve çevremiz kendimizi bundan alıkoyamıyoruz Önceden çocuklarını farklı memleketlere gönderirken derdi çocuklarının kötü alışkanlık kazanmaması olan aileler bugün "toplu bir katliamda ölmesin" derdine düşmüşse eğer; ailem beni her aradığında "oğlum kalabalık yerlerden uzak dur" diyorsa ve ben her olaydan sonra Ankara'daki dostlarımı arayıp onlar telefonu açana kadar tedirginlik yaşıyorsam ve bundan artık fert fert toplumda herkes yorulmaya başlamışsa maalesef terör amacına ulaşmaya yaklaşıyor demektir. Bizler de böyle davranarak evet gayriihtiyari bir şekilde de olsa kaosun oluşmasına hizmet etmiş oluyoruz. Bizi de böyle hizmet ettiriyorlar. Oysa yapmamız gereken her ne kadar zor da olsa Alışveriş merkezlerini, tren istasyonlarını, stadyumları, konferans salonlarını, kültür merkezlerini doldurmak ve seslenmek Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu gibi Muhsin-i bir tavırla:

-İşte biz buradayız!

Biz İsrail'in genlerini değiştirdiği domates çekirdeği değiliz!

                                                                          XXXX

Ez cümle,

Biz "Türkiye Sevgisi İmandandır" a iman ettik.

Söylenmesi ve konuşulması zor ve sıkıntılı olan bu konuda bunları söyledik.

Çok zor oldu fakat söylememiz lazımdı.

Başımız Sağ olsun, Vatan Sağ olsun...