Biz bize iteriz Türkiyem!

Seyfullah Koyuncu
Ramazan ayına kavuştuk sonunda. Hepinizin bildiği gibi bu sene daha bir mahzun geçecek Ramazan ayımız. Teravih yok, iftar davetleri yok, kaynaşma yok, büyükleri ziyaret etmek yok. Bir tek oruç ve ibadet var.
                                     
Ramazan ibadet ayıdır. Sabır, oruç, yardımlaşma ayıdır. Ramazan’ın bir başka adı da bereket ayıdır.
 
Normal zamanlarda yediğimiz ve içtiğimiz tüm yiyeceklerin tadı, Ramazan ayında biraz daha farklıdır. Çünkü iftar ve sahur ayrıcalığına misafir olan bu yiyecekler de Allah’ın bize verdiği temiz ve hayırlı nimetlerdir.
 
Herkes ramazanda daha çok alışveriş yapar, sofralarına daha çok dikkat eder, sofralarını daha verimli ve bereketli hale getirmeye çalışır.
 
Esnafımızın hakkaniyet çerçevesinde ki helal kazancına ve rızkına sözümüz yoktur ve olamaz da ama Ramazan bereketini farklı şekilde yorumlayanlar bugünlerde yine piyasaya çıktı!
 
Ramazan ayını fırsat bilen bu zümre, bazı ürün ve temel tüketim maddelerine zam yaparak iyi kazandığını sanıyor. Bu yola tevessül edenler, ne parasının bereketinden ne de Ramazan’ın bereketinden istifade edemezler oysa.
 
Bunun izahını ben yıllardır bulamadım maalesef, bulan veya bilen varsa da buyursun anlatsın hep beraber bizler de öğrenelim. Ahlaklı bir esnaf neden bu yola tevessül eder?
 
Ramazan ayını bereketini, Ramazan boyunca yapılacak ibadetlerin ecrini ve nefsi duygularımızı dizginlemenin manevi hazzını beraber yaşamak varken, neden bereketsizlik yapıyorsunuz?
 
Tüm Türkiye'deki gıda alışverişinin yüzde 25'i ramazan ayında gerçekleştiriliyor. Bakanlığın verdiği bilgiye göre; normal gıda alışverişlerinin 3 misli talebe karşılık verecek şekilde sektör kendini ayarlamış durumda.
 
Ülkemiz bu konuda eli en rahat olan ülkelerden biri. Daha da ötesi, ihraç edilen tarımsal ürünler bu süreçte iç piyasada kaldı. Yani bolca meyve-sebze de var elimizde. Koronavirüs sürecinde de gıda arzında ülkemizde hiçbir sıkıntı yaşanmadı. Yani stoklarımızda da bir sorun yok.
 
Anlayacağınız asıl sorun maalesef esnafımızda…
 
Her hafta olduğu gibi bu haftada Karatay’daki semt pazarlarından birinden bazı ihtiyaçlarımı almak istedim. Fiyatların 1 hafta öncesine göre en az yüzde 50 zamlandığını gördüm. Dün gün içinde bir iki markete gittim, her zaman aldığım tavuk, bakliyat ve kuruyemiş ürünlerinde de aynı zammın yapıldığına şahit oldum.
 
Ülkemiz böyle zor bir dönemeçteyken, vatandaşımız fedakarlık yaparken; elini taşın altına sokmayanların vebali büyüktür.
 
Velhasıl, biz bize yeteriz de, biz bize iteriz diyenleri ne yapacağız bilmiyorum!
 
DOĞUM GÜNÜ KUTLAMAYA GİTMEYİN KARDEŞİM!
 
Millet olarak bazı şeylerin tadını kaçırmayı çok seviyoruz. Koronavirüs süreci nedeniyle birçok kamu görevlimiz, evinden çıkamayan vatandaşların yardımına koşmaya devam ediyor.
 
Vefa Destek Grubu üyeleri, vatandaşın kimisinin ekmeğini alıyor, kimisinin pazar ihtiyacını görüyor, kimisinin maaşını çekiyor. Bunlar çok güzel hareketler.
 
Adana’da tarlasını sulayamayan amcanın tarlasını sulayan DSİ görevlileri, Ankara’da tarlasını süremeyen amcanın tarlasını süren jandarmamız, Elazığ’da 65 yaş üstü teyzemizin halı yıkamasına yardım eden bekçi kardeşimiz… Örnekler say say bitmiyor.
 
Bu kadar güzel bir organizasyonu dünyada başka bir ülke başaramazdı. Fakat merhametten maraz doğar dercesine; bu merhametli tavırları su istimal etmek için çabalayanlar büyük haksızlık ediyorlar.
 
Geçenlerde sosyal medyada Konya polisinin bir çocuğun doğum gününü kutladığı video paylaşmıştım. Videoyu paylaşmamdaki amaç, polisin yaptığı işi desteklediğimden değil de, vatandaşını düşman gibi gören diğer ülke polisleriyle bizim polisimizin merhametini kıyaslama amaçlıydı.
 
Videonun altına gelen yorumların hepsi tek bir şeyi söylüyordu.
 
-Bu ne kardeşim. Başka işiniz mi yok?
 
Takipçilerim doğru söylüyor. Bugün sadece Konya’da bile binlerce kişinin doğum günü olabilir. Bunların hepsinin kapısına bir polis gönderip doğum günü kutlatacaksak vay bizim halimize.
 
O videonun üzerine Konya’nın bir ilçesinin belediye başkanı olan çok sevdiğim bir abimden mesaj aldım. Diyor ki: İlçemizde ikamet eden bir teyze her gün bizi arıyor ekip istiyor. Olmadık ev işleri yaptırıyor, bağını bahçesini temizletiyor.
 
Başkan: -Teyze bu süreçten önce bu işleri kim yapıyordu?
Teyze: -Komşularım yardım ederdi.
 
Başkan abimizin söylediği şu cümle önemliydi.
 
- Komşular yardım ediyorlarmış ve teyzemizin işini görüyorlarmış. Arada bir yardımlaşma kültürü oluşmuş. Şimdi biz kendi ellerimizle bu kültürü yok ediyoruz. Üstelik teyzemizin canı sıkıldığı için her gün bizi arayıp ekip istiyor.