Sağlıklı yaşam denildiğinde aklımıza ilk olarak ne yediğimiz, ne içtiğimiz, nasıl hareket ettiğimiz gibi şeyler gelir. Aslında sağlık dediğimiz olay ise insan yaşamının sürdürülmesi, yaşam kalitesinin yükselmesi ve korunması olayıdır. Sağlığımızı korumak için yediklerimiz elbette önemli. Kilo vermek için ya da kilonuzu korumak için hep sağlıklı beslenme ve diyetten bahsederiz. Sağlıklı beslenmede kalori hesapları, besin çeşitleri, yeme düzeni, dengeli besin alımı gibi birçok faktöre uymaya çalışırız. Bazen ne kadar sağlıklı beslensek de, yediğimizde içtiğimize dikkat etsek de, düzenli olarak hareket etsek de yani tam uyum içerisinde beslenmemizi uyusak da vücudumuzda kilo açısından değişiklik olmaz.
Peki, bu durumda, nasıl bir uyku düzenimiz olduğunu, nasıl bir yaşam tarzımız olduğunu hiç düşündük mü?
İnsan, yapısı gereği gündüz yaşama özelliği gösterirken yani beslenirken, egzersiz yaparken, çalışırken gece ise daha çok sadece organların çalışıp vücudun dinlenme durumuna geçmesi gerekir. Ancak modern yaşamla beraber bu sistemde giderek değişmektedir. Modern hayatın getirdiği vardiyalı çalışma, özellikle öğrencilerde gece ders çalışma, alışkanlıktan dolayı gündüz uyuyup gece daha çok uyanık kalma gibi durumlardan dolayı vücudun dengesi daha çok bozulur. Aslında bu dengenin bozulması vücudun senkronizasyonunu bozarak enerji dengesini etkilemekte, obezite, diyabet ve kalp hastalıklarına da yol açabilmektedir.
Biyolojik saat yani sirkadiyen ritim vücut işlevlerinin düzenli olarak işleyişidir. Bu düzen içerisinde uyku ve uyanıklık döngüsü, vücut sıcaklığı, hormonların salınımı, metabolik aktiviteler, duygu durum değişiklikleri, kalp hızı, kişisel performans gibi değişiklikler bu ritmin bir parçasıdır. Yani aslında vücut da saat gibi çalışır. Kendisini otomatik olarak ayarlayıp belirli saatlerde vücudun farklı işleyişlerini yerine getirir. Bu da aslında vücudun daha dengeli ve düzenli bir şekilde kendi kendine çalışmasını sağlar. Bu çalışmada her şey düzenli giderken kişinin hayatındaki düzensizlikler bu dengeyi bozacağı için maalesef metabolizmamıza da etkisi olur. Metabolizmanın bozulması, kilo almayla beraberinde de başka hastalıklara kapı açar.
Gece Uyku Durumu
Uyku hormonu dediğimiz melatonin hormonunun salınımı, 21.00 - 22.00 de salınımı başlar. Özellikle 24.00’dan sonra uyumak, uyku hormonunun daha az salgılanmasına sebep olarak metabolizma dengesizleştirebilir. Buda kilo problemlerinin en büyük sebeplerinden biridir. Standart çalışma koşulları dışında gece vardiyalı çalışan insanlarda melatonin hormonu tam olarak salgılanmaz. Melatonin ile beraber salgılanan tokluk hormonu tam salgılanamadığı için gece yeme olayı tetiklenir. Özellikle gece yenilen aparatif besinler kilo alımına daha çok tetiklemektedir. Bundan dolayı hem metabolizmanın dengesiz çalışma durumu hem de gece yeme olayı vücudu daha çok kilo alımına ya da kilo verememeye sebep olmaktadır.