Biriktirdiklerinin hayrını göremeyecek olanlar düşünsün

Ömer Kocabaş

Üzerimizde genel anlamda bir kayıtsızlık var. Acı eşiğini geçeli çok oldu. Elden bir şey gelmeyince, yapacak bir şey olmayınca, bütün şeyler birbirine karışınca insanlar da artık boş vermeye başladı. Bardağın dolu tarafına mı, boş tarafına mı bakalım sorusu bile anlamını yitirdi. Bardağı doğrudan görmezden gelip yok sayıyoruz. Hayatımızda normal denecek bir şey kalmadı. Yeni normal dedikleri saçmalık belki de buydu. Bu yeni normale kayıtsızlığımızla uyum sağladık. Ne koronanın rakamları umurumuzda ne de ekonominin…

Hiçbir şeyin umurumuzda olmaması, ne her şeyin yolunda gittiğinden ne de bizim neşemizin yerinde olduğundan. Bir şeyleri değiştiremiyorsak yok saymanın keyfini yaşıyoruz. Böyle bir şey mümkün mü ya da yok sayınca yok oluyorlar mı diye mantıklı sorular sormayın. Cevap verecek ruh halinde değiliz, yok sayıyorsak yoklardır o kadar(!) Bir önceki günümüzü, haftamızı, ayımızı, yılımızı arar olduk. Tamam dünya da güllük gülistanlık değil ama bizim halimiz, yaşadığımız sıkıntılar da dünya standartlarının birkaç tık üzerinde.

 Çözüm önerisinde bulunma aşamasını falan geçtim. Çünkü bizim yazmamızla düzelecek olsaydı, söylediklerimize kulak verilseydi bugün çok başka gündemleri konuşuyor olurduk. Yetkililerimizin hâlâ serbest piyasa ekonomisinden taviz vermeyeceğiz açıklamalarının üzerine biz daha ne söyleyebiliriz ki. Yaşanılan durumun serbest piyasa ekonomisiyle bir alakasının olmadığı, keyfi piyasa ekonomisinin ülkemizde hüküm sürdüğü görülmüyorsa biz ne desek boş. Serbest piyasa ekonomisinde devletin görevinin sadece piyasayı izlemek olduğunu, bu ekonomide devletin gerektiğinde piyasaya oyun kurucu olarak müdahil olamayacağını düşünecek olursak yine ne desek boş. Marketlere sözde ceza kesildi, yaptıkları zamlarla emin olun kesilen cezaları bir haftada vatandaştan tahsil ettiler, şimdi ise yeni kesilecek cezalar için birikim yapıyorlar… Otomobil firmaları, galericiler için operasyonlar yapıldı ama ne tutuklanan bir kişi, ne de el konulan araçlar gördük. Para cezalarıyla geçiştiriliyor, çünkü serbest piyasa bu demek…

İşte bu yüzden ne ekonominin ne de koronanın rakamları umurumuzda. Kendi gündemlerimizdeyiz. Halimize şükredip, bu kötü günlerin geride kalması için dua ediyoruz. Çok şükür geçimimizi sağlayacak kadar bir işimiz, kiralık da olsa bir yuvamız var. Allah olmayanların da yardımcısı olsun. Diğer türlüsü çılgınlık, sabahtan akşama kadar rakamların içinde boğuşma. Döviz şöyle olmuş, borsa böyle. Altın fiyatları uçmuş, coinlere bilmem ne olmuş. Emin olun bir süre sonra sıkıyor. Çok ilgilenen de bağımlı olup yüklediği aşırı dozun ardından bir süre sonra altın vuruş yapmak zorunda kalıyor.

Paraymış, kıymetli madenlermiş hepsi bizim yüklediğimiz anlamlar kadar varlar. Hayatımızı idame ettirmek için elbette gerekliler. Lakin hayatımız için sadece bir aracılar. Onları hayatımızın merkezine aldığımızda, onlarla yatıp onlarla kalktığımızda sıkıntı başlıyor. Anlamı olmayan rakamları, gündelik hayatımızda fiziksel anlamda işe yaramayacak nesneleri bu kadar hayatımıza dahil etmeyelim. Neticede içi altın dolu bir odada kilitli kalsak belli bir süre sonra açlık ve susuzluktan öleceğiz. Onların bir faydasını göremeyiz. Üniversiteden bir hocamız paranın fiziksel değeriyle alakalı olarak “Kâğıt parayla poponuzu bile silemezsiniz, pütürlü olduğundan acıtır” demişti. O işe bile yaramayacak bir parayı bu kadar önemsemek boş. 

Çok şükür beklediğimiz yağışlar fazlasıyla geldi. Kar, kışın hakkını verdi. İnşallah da böyle devam eder. Şu ara her zaman olduğu gibi en güzel şey çocuk olmak. Rakamlar, ülkenin, dünyanın hâli umurlarında değil. Karla daha fazla nasıl oynarız, eve getirdikleri  kar erimeden nasıl daha fazla durur gibi tatlı telaşeleri var. Biraz onlara bakıp ibret alırsak belki biz de bir nebze olsun hayatımıza bir anlam katabiliriz. Rakamlar, zamlar konusunda top yetkililerimizde. İnşallah bir çözüm bulurlar. Diğer türlü hem onlar için hem de bizler için zor olur. Kimse bunca yılın kazanımlarının geriye gitmesini istemez, istememeli.  

İbret alınacak günlerden geçiyoruz. Dua etmeli, ayağa kalmalıyız. Bu kötü günleri de aşacağımıza inancımız tam. Gayret edersek başaramayacağımız bir şey yok. Yetkililerimiz de vatandaş gibi kararlı olur, vatandaşa destek sağlarsa bu iş tamam. Gerisini şer cephesi ve biriktirdikleri altın ve dövizlerin hayrını göremeyecek olanlar düşünsün…