Bu kadar yoğun gündemin arasında bu da nereden çıktı demeyin. Testi kırılmadan bu konuya birinin el atması gerekiyor. Yoksa çok da geç olmayacak bir vakitte, çok büyük ve acı olayların başlayacağını buradan ilgililere duyuruyorum. Trabzon Spor Kulüp Başkanı seçilmek için gerilimi en üst perdeden körükleyen ve son FB-TS maçından sonra da bu gerilimi hiçbir şekilde düşürmeyeceği anlaşılan İbrahim Hacıosmanoğlu’na biri dur demezse taraftarlar arasında çok acı olayların çıkması artık kaçınılmaz bir hal almıştır.
Katıldığı her televizyon programında ve toplantıda yaptığı sert açıklamalarla medyanın gündeminden düşmeyen Başkan, iyi bir yolda ve manşetleri süslediğine göre de güzel şeyler yaptığını veya söylediğini zannediyorsa yanılıyor. Medyamız, böyle gerilimli konuşma ve haberleri sever. Tiraj ve reyting getirdiği için, doğru olduğu için değil. Kulüpler Birliği toplantısında Kayseri Spor Başkanına, Türkiye’de gömecek yer bulamaması günlerce tartışılan Hacıosmanoğlu’na göre, “Bu süreçte herkes suçlu, FIFA suçlu, cemaatler suçlu, TFF suçlu.” Neden suçlular? Fenerbahçe’nin kupasını alıp Trabzon’a vermedikleri için.
Peki Hacıosmanoğlu’nun istediği kupa verilmezse ne olur? İşte bu yazının dikkat çekmek istediği tehlikeyi kendi sözlerinden okuyalım, “Milyonlarca Trabzonspor taraftarı ve namuslu Türk futbolu paydaşlarının bize desteği var. Biz bu insanları sakinleştirmeye çalışıyoruz. Bu insanların sabrını zorlamak kimsenin haddi değil. İnsanları tahrik ederseniz ve biz de insanlara ‘Durun durun’ dersek bizi Trabzonspor haini ilan ederler.”
BJK-GS maçında çıkan olaylardan sonra, “O statlardaki en masum insanlar seyirciler. Seyircileri o hale getiren Türk futbolunu çıkarı için kullanan yönetici ve başkanlardır” diye Başkan, FB-TS maçından sonra adeta bu sözü doğrulamak için büyük bir çaba gösterdi. “Biz terörist değiliz. Burası benim vatanım. İstediğim gibi çıkarım” diyerek çıkmaması gereken kapıdan taraftarların arasına dalarak yukarıdaki sözlerini doğruluyordu. “Taraftar masum, başkanlar futbolu çıkarı için kullanıyor.”
Bu toplumsal kutuplaşmayı kim yapıyorsa, ilgililer derhal hesap sormalı. Yoksa olayın fitili ateşlendiğinde inanın Gezi kalkışmasına şükredersiniz. Bu kadar büyük bir kin ve hınç yüklemesi var genç taraftarların üzerinde. Gelen tehlikeye gözleriniz ve kulaklarınızı kapatmak sorunu çözmediği gibi geliş sürecini de hızlandırmaktadır. Olay kan davasına dönecek haberiniz olsun. Konu, “kupayı Trabzon’a getirmek için ince ince çalışıyoruz” basitliğinde ele alınacak ve çözülecek bir mesele olmayı aştı. Hacıosmanoğlu’nun dediği gibi, “Bu artık namus meselesi olmuştur.” Namus meselelerinin çözümünü taraflara bıraktığınızda nasıl çözüldüğünü biliyorsunuz değil mi? Çözümü taraflara bırakmadan çözmek lazım. Taraflara, devletin varlığı ve devamı için herşeyin yapılacağını, bunların bir tenekeye feda edilemeyeceğini hatırlatmakta fayda var.
Yargı sürecinden sonra kupanın kime ait olduğunu Futbol Federasyonu açıkladı. Bu karar işine gelmeyenler, istedikleri kararı çıkarmak için, konuyu farklı gerilim boyutlarına taşıyarak bu karara operasyon yapmak istiyorlar. Aslında işte tamda o zaman hani şu çok şikâyetçi oldukları şikeyi, zorla ve tüm dünyanın gözüne sokarak yapmış olacaklar.
“Benim dönemimde siyaset Trabzonspor'un iliklerine kadar girecek, yeter ki takımın faydasına olsun” diyen Hacıosmanoğlu, “Sayın Başbakanımız diyor ki ‘kurumlar ve kişiler ayrılsın’ O, her şeyi idrak edebilecek kadar aklı ve zekâsı var. Kurumlar ve kişilerin ayrılamayacağını O da biliyor” tespitiyle siyaseti nasıl kullanacağı konusundaki maharetlerini de sergilemekten geri durmuyor.
Allah'tan ve yanlış yapmaktan korkan Başkan’a biri, “Allah’tan kork, yanlış yapıyorsun. Halkı birbirine düşüreceksin. Bölücü terörün artık ağlatmadığı anaları, sebep olacağın sokak terörü ağlatacak. Hak aramanın yolu medeni ve demokratik ülkelerde bellidir. Hakkını aramana kimse bir şey demiyor. Ama hak arayışına toplumu taraf yapıp, kaos ve anarşi oluşturarak, muhataplarını, siyaseti, hükümeti, Başbakan’ı tehdit ederek gitmek istersen işte o zaman iş zıvanadan çıkar” demelidir.
Bu gidiş iyi bir gidiş değil. Kupayı ararken, barışı kaybedeceğiz. Taraftarlar arasında gerilimi tahrik eden bir anlayışla bir yere varılamaz. Varılırsa da bu herkesi yakacak bir ateş çukuru olur. Ben buradan uyarmış oldum. Okuyanlar okumayanlara, duyanlar duymayanlara söylesin. Ya da Mel Gibson’ın Cesur Yürek filmini çok seven Hacıosmanoğlu’na karşı duracak bir “BRAVEHEART” çıksın.
İki takımın taraftarı birbirlerini öldürmeden biri bu adam dur desin. Bunu yapacak tek kişi de Başbakandan başkası değil. Çünkü ne diğer kulüp başkanları, ne federasyon başkanı, ne spor bakanı bu adamı durduracak durumda değil. Korktukları için değil. Ama bu üslup ve karaktere cevap verebilecek durumda değiller. Sayın Başbakan, Başbakanlık makamını bir kenara bırakıp, bir Karadeniz uşağı, bir Kasımpaşalı olarak bu adama “Dur. Yeter artık demelidir.”
Şunu da söylemeden geçersem adaletsizlik olur. Semih Şentürk ve Emre Belezoğlu, Eski TS Kulüp Başkanı Sadri Şener tarafından soyunma odası koridorunda yumruklanırken de bunun çirkinliği söyleyen bir devlet büyüğünün sesini duymak isterdik…
Statlardan sokağa taşmak için kanı fokur fokur kaynayan gençlerin kalp atışlarını duyuyor musunuz?