Ana konu şu;
Eğer bir yerde namaz kılınabiliyor, sema yapılabiliyor hatta ney ve tef çalınarak zikir yapılabiliyorsa tabiî ki bir kitap tanıtımı da yapılabilir…
…
Murat Bardakçı’ya reddiye yazmak haddime değil.
Ne ilmim ne görgüm yeter…
Programı yapanları savunmakta bana düşmez ayrıca… Onların da söyleyeceği birkaç söz vardır elbet…
Mevlid kandili gibi önemli bir günde bir gerçeği hatırlatmak en iyi yazı olur diye düşündüğümden yazma gereği hissettim…
…
Murat Bardakçı’nın yazısının başlığı; “İslam Düşüncesizlik Atlası” ve Edep…
“İslam Düşünce Atlası” kitabının tanıtımının Yenikapı Mevlevihanesinde yapılmasını eleştiriyor Bardakçı yazısında… Mevlevihanenin içinde türbeler olduğu için konuşma yapılacak bir podyumum kurulmasını, konuşmacıların bu türbelere arkalarını dönmelerini, sandalyeler konulmuş ve projeksiyon ile elektronik ses sistemi kurulmuş olmasını eleştiriyor ayrıca…
Çıkış noktasına bakınca hak vermemek elde değil ünlü tarihçiye; “Edep”
…
Ama;
Birincisi; İbadethane olarak kullanılan bir yerde türbenin ne işi var. Ya da daha doğru bir ifadeyle türbelerin olduğu bir yeri ibadethanelere çevirmede ki anlam ne? Halbuki bu uygulamanın İslam’da ki yeri açıktır…
İkincisi; Orası bir Mevlevihane. Demek ki orada ney ve tef çalınıp insanlar sema yaparak zikir yapıyorlar. Yani bundan rahatsız olmayan Türbe Sahipleri, ‘Bilim adamlarının insanları aydınlatmak, medeniyete hizmet etmek ve çarpıtılan bir tarihi düzeltmek adına yaptıkları ilmi bir çalışmayı’ tanıtmalarından neden rahatsız olsunlar?
Üçüncüsü; ‘Bir yerde bilim anlatılıyorsa, o esnada bırakın mezarları ezan bile okunsa, ilim öğrenmeye ara verilipte ezan dinlenmez. Bilim konuşmaya ezan okunurken bile devam edebilir… Bizim edep anlayışımız budur.
Dördüncüsü; Ha! Başka yerde yapsınlar? Niye ki? Kitaba ve konsepte çok uygun bir mekan olmuş. Ruhsuz binalarda yapmaktansa… Böyle bir çalışmadan en çok mutlu olacak olanlar, orada yatanlar olacaktır.
Beşincisi; Bir kitap tanıtımını ‘Reklam panayırına’ benzetmek çok anlamsız geldi… Ki insanların Kabe de bile Allah’tan, ahlaktan, ilimden, fenden, kitaptan, kitaplardan, İslam’dan ve dünyadan konuşmalarından daha doğal ne olabilir ki…?
…
İslam Medeniyeti camileri bile sadece namaz kılınan yerler olarak düşünmemiştir. Sosyal hayatın bir parçası, toplumsal aktivitelerin merkezi olarak görmüştür. Gün gelmiş düğünleri bile bu merkezlerde yapmamış mıdır Müslümanlar?
…
Yenikapı Mevlevihanesine gelince;
İşte ilk cümle; Eğer bir yerde sema yapılabiliyor ve namaz kılınabiliyorsa tabiî ki bir kitap tanıtımı da yapılabilir…
İslam’da asıl edep ilme, kitaba, öğretmene ve öğrenene gösterilen saygıyla başlar diye biliyoruz biz…
Ezan okunurken bile bilim öğrenmeye ara vermeyiz biz.
Yanlış mı biliyoruz?