Sizce de çok kirlenmedi mi ortalık? Kalplerin kiri iyice kararttı ortalığı.
Sahi ne çok olay oldu. Ne çok gündemimiz oldu. Ne çok gereksiz gündem.
Nerde bir ayakkabı kutusu görsek espri yapacak düzeye geldik hepimiz.
Dualarımız bir mutsuz duruyor artık beddualara zemin oldu Hakk’ka açtığımız avuçlarımız.
Sahi üzülmüş müdür avuçlarımız? “Sema’ya af için kalkmak varken.. Af demek varken..” demiş midir? Gerçi niye bu kadar büyüttüysek durumu. Bir birimize bir anlık kızışımızda daha fenalarını söylemiyor muyuz? Öyle elbette de yakışmadı dostlar büyük dediklerimize.
Ama gündeme oturdu. İslam ülkelerine ulaştırdığı yardımlarla dualar biriktiren İHH’nın yardım tırı da durduruldu. Bir şeyler durdurulmak isteniyor. İzliyoruz olan biteni. Sadece izliyoruz.
Bir şeyler oluyor ülkeme. Birileri hedef gösteriyor.
Daha önce de ifade etmiştim. Yakup köse ve arkadaşları hiç gündemimiz olmadı mesela.
Dershane kadar önem vermedik. Halen önem vermiyoruz.
Büyüklerimizden biri de çıkıp: “-Efendiler bu çocukların suçu ne? Neden içeri alıyorsunuz?” demiyor.
Bir gerçek var ki büyüklerimiz haklının safında olmadıkça “halkının yanında” olduğuna inandıramayacak.
Çok zor değildi biraz daha kafalarımıza bu tarafa çevirebilirdik.
Tuhaf şeyler oluyor ülkemde. Adına ne diyorlar bilmiyorum ama iyi şeyler gibi durmuyor. Tesettürümüz bir yerlere gitti baş kapatması gibi bir şey hasıl oldu.
Hasılı:
"Eskiden başörtüsü mağduru kızlarımız vardı.
Şimdi ise "bazı" kızlarımızdan mağdur olan "başörtülerimiz" var..!"
Durum çok acı değil mi? Ne kadar da acı..
Bir şeyler oluyor bize. Gençlerimiz için evlenme yaşı 25’in üstünde tutulurken; Arsızlık, hayasızlık, ahlaksızlık tavan yapıyor! Üzücü şeyler oluyor.
Gece hayatı olmayan analarımız gitti de, geceleri dolduran çağdaş/çalışan kadınlarımız geldi.
Bize bir şeyler oluyor. Yığın yığın yığıldık. Darma dağın olduk. Aile hayatımız çöktü.
Haklı ve haksızı ayıramaz olduk. Duru bir su idik oysa zaman bizi bu denli bulanıklaştıramaz. Birileri bizi denek gördü. Oyunlarını oynadı. Oynamaya devam ediyor. Ama fark etmiyoruz. Biraz biraz tükeniyoruz. Kurbağa hikayesini biliyor musunuz? Misal o misal.
Kurbağayı kaynar suyun içine atarsanız beni öldürecek bu su diye kendini olanca gücüyle dışarı atar ve canını kurtarır.
Ama kurbağayı soğuk suyun içine bırakın yavaş yavaş ısısını artırın kaynayınca dek. Kurbağa bunu hissetmez ve suda haşlanıp ölür. Bizi de böyle yapmıyorlar mı?
Bir şeyler oluyor ve bir şey yapmaya çalışan çok kimse yok sanırım.
İyi bakalım. İyice kendimizi bulalım. Birileri birilerinin eliyle bizi uyutuyor.
Uyanalım. Çok geç olmadan ve unutmadan;
Adalet o kadar adilse masumlara da hükmetsin.. !