Konya’ya Karaman tarafından girseniz; ‘Tarım Kenti Konya’ karşılar sizi… Çumra tarafının geniş arazilerinin hemen akabinde karşılaştığınız ahıl ve ahır kokuları size başka hiçbir şey düşündürmeyecektir… Yakın yada uzakta gördüğünüz her bina size bu fikri doğrulatacaktır… O kokular arasında o kadar uzun bir yolculuk yaparsınız ki tüm şehri böyle sanırsınız…
Eğer kalacaksanız Konya’da sonrasında göreceğiniz şeylerle hiç ilgisi olmayacaktır o gördüklerinizin ve sizde oluşan Konya tahayyülünün…
Konya bir tarım beldesi olmaktan mutludur ayrıca…
…
Eğer Ankara yolundan girerseniz Konya’ya, ‘İşte size Sanayi Kenti Konya’. Sanayi alanlarının biri biter diğeri başlar… Şehrin merkezine kadar sağlı sollu sizi selamlar fabrika ve işyerleri… Şehir merkeziyle birleşmiştir adeta… Sanırsınız ki Konyalı fabrikada yaşar, evine gitmeden… Koskoca bozkırın ortasındaki bu şehrin neden onca övgüye mazhar olduğunu anlarsınız...
İnsanına ve çalışkanlığına hayran kalır, neden bu bütün Anadolu’ya yayılamadı diye hayıflanırsınız…
Eğer kalacaksanız Konya’da sonrasında göreceğiniz şeylerle hiç ilgisi olmayacaktır o gördüklerinizin ve sizde oluşan Konya tahayyülünün…
Konya bir Sanayi kenti olmaktan gururludur ayrıca…
…
İstanbul tarafından girerseniz işte size ‘Kültür Kenti Konya.’ En yeni en modern yüzüyle ‘merhaba’ der şehir size. Sadece dört duvar binalarla değil, Üniversitelerle, Kültürel yapılarıyla, Parklarıyla bir ruhta giydirilmeye çalışıldığını fark edersiniz… Size hep anlatılan, zihninizde hep oluşturulmaya çalışılan Konya imajından bambaşka bir şehirle karşı karşıyasınızdır… Gördüğünüz yeni yeni yetişen ağaçlar gibi başka bir Konya yeşerir zihninizde…
Ancak eğer kalacaksanız Konya’da sonrasında göreceğiniz şeylerle hiç ilgisi olmayacaktır o gördüklerinizin ve sizde oluşan Konya tahayyülünün…
Bir kültür kenti olmak Konya için tarihi bir misyondur ayrıca…
…
Antalya tarafındansa yolculuğunuz bir tepeden bakarsınız ‘Anadolu kenti Konya’ya. Tüm masumiyeti ve tüm sıcaklığıyla karşılar şehir sizi bu taraftan. Şehrin merkezine kadar solursunuz buram buram Anadolu’yu… Köyden kente yaşanan göçler bozmamıştır o güzelim temizliği ve samimiyeti. Ve ilk öğreneceğiniz şey Meram isminin Konya isminden neden daha çok bilinir olduğu olacaktır… Tam ortasında Anadolu’nun bir nüvesidir aslında…
Ancak eğer kalacaksanız Konya’da sonrasında göreceğiniz şeylerle hiç ilgisi olmayacaktır o gördüklerinizin ve sizde oluşan Konya tahayyülünün…
Bir Anadolu şehri olmaktan onur duyar Konya, her zaman…
…
Hangi kapısından girerseniz girin şehre gideceğiniz son durak bellidir; Mevlana alanı.
Alaaddin Tepesi ile arasında kalan küçücük alan tüm anlattıklarımızın özeti gibidir.
Tarihi yada modern yapıları…
Tarım şehri olmasıyla bir alakası yoktur belki ama tarımla ilgilenen herkes oradadır…
Sanayicisinin de buluşma noktasıdır…
Kültürün de merkezidir…
Öğrencisi, bürokratı, esnafı…
Gelenekleri…
Ticareti…
Lezzetleri…
İnancı…
Girerken tanıdığınız şehirle hiçbir ilgisi yoktur sanki ama aynı zamanda gördüklerinizin tamamının özeti gibidir…
…
Bir şehir yazısı yazacak olsam Konya’yı yazarım sadece.
Beş şehri teker teker dolaşmaya da gerek yok öyle hani…
Bir şehir, beş ayrı kimlik…
…
Konya aslında farklılıklarıyla güzel… Çünkü bunlar onun en büyük zenginliği…
…
Şimdi durup dururken neden yazdım bu şehir yazısını? Durup dururken değil aslında. Konya’nın en iyi yazarları Muğla gezisine katıldılar. Çok istememe rağmen iştirak edemedim… Şimdi onların hepsi Muğla’yı yazacaklar… Bende bu şehir yazısıyla Konya’yı… Böylece farklı bir yazıyla prim yapayım düşüncesiyle…
…
Şaka bir tarafa ‘Bir şehir yazısıyla’ destek olmayı istedim sadece.