Bana, Türklere kültür olarak en yakın halk kimdir diye sorarlarsa, hiç şüphesiz Kore derim. Daha önceki yazılarımda bunun sebebini açıklamıştım. Kore ile dünyada hiçbir milletle olmayacak kadar yakın bağlarımız var. Ben kendim de bunu yeni-yeni fark ediyorum. Tek sorun, Kore’nin bizden uzak olması ve bizim Kore’ni, Kore’nin de bizi yeterince tanımaması olduğunu düşünüyorum. Akademik olarak bu konun araştırılması gerektiğine inanıyorum.
Kore hakkında her geçen gün yeni bir şeyler öğreniyorum. Bu konuda da Koreli arkadaşım İn Ae Lee bana çok yardımcı oluyor. Koreli Arkadaşımla konuşurken, bu araştırmaların tek taraflı olmadığını ve Korelilerin de bizleri araştırdığını fark ettim.
Türk milletiyle Kore halkının bir birlerine benzeyen özelliği, sadece kültür ile bitmiyor. Maalesef makus talihler konusunda da bir birlerine çok benziyorlar. Günümüzde Kore halkının en büyük belası olan Kore yarımadasının Kuzey ve Güney olarak ikiye ayrılması, tarihte ilk değildir. Daha önce de bu ayrılıklar olmuş. Hatta, tarihi Kore toprakları günümüzdeki yarımadadan da daha kuzeye, bugünkü Çin topraklarından geçerek, Rusya arazisine doğru uzanıyor. Bu sebepten hala Çin’de ve Rusya’da, Koreliler yaşıyor.
Kore halkı tarihte büyük devletler kurdular. Bu devletlerin birçoğu, zamanın Türk devletleriyle iyi ilişkiler kurmuşturlar.
Kore tarihine kısaca bakacak olursak, ayrı oldukları Üç Krallık döneminden sonra gelen Büyük Silla Devleti ve hemen akabinde ki Goryeo Hanedanı zamanında, Kore gücünün zirvesine çıkmıştır. Özellikle, Goryeo Hanedanına Korelilerin özel bir sempatisinin olduğunu fark ettim. Nitekim Türk milletleriyle birçok yakınlık ve ortaklık bu hanedanlık zamanında en üst seviyeye çıkmıştır. Fakat, Moğolların ortaya çıkmasıyla diğer Türk devletlerinin başına gelen hadise, Kore için de oldu. Çin üzerinden geçen Moğollar, Kore yarımadasını işgal ettiler. Anadolu Selçuklu Devleti gibi bir dönem Moğolların himayesinde hüküm süren Goryeo Hanedanından sonra yerine, Joseon Krallığı kuruldu. Ancak, bu krallık zayıfladıktan sonra Kore’nin asıl felaketleri başladı. Kore yarımadası Joseon Krallığından sonra sürekli olarak Japonya ve Çin arasında gidip geldi. Bu, İkinci Dünya Savaşının sonuna kadar sürdü.
İkinci Dünya Savaşından Japonya’nın mağlup ayrılmasından sonra Kore, Müttefik Kuvvetler tarafından işgal edildi. Fakat, savaştan sonra ortaya çıkan soğuk savaş dönemi, burada da kendini gösterdi ve Kore yarımadası, iki farklı görüş olarak Kuzey ve Güney kısma bölündü. Rusya, Çin gibi devletler Kuzey Kore’ni desteklerken, ABD ve Avrupa devletleri de Güney Kore’den taraf oldu. Beklenen savaş, 25 Haziran 1950 yılında Kuzey Kore’nin, Güneye saldırmasıyla başladı. Türkiye’nin de Güney Kore’ye destek verdiği bu savaşta milyonlarca insan öldü. 3 yıl devam eden savaş, 1953 yılında ateşkes anlaşmasıyla sona erdi.
Kore yarımadası günümüzde Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti adıyla bilinen Kuzey Kore ve Kore Cumhuriyeti adıyla bilinen Güney Kore’ye ayrılmış durumdadır. Kore’yi ve Korelileri düşünen herkes bilir ki, Kore’nin geleceği bu iki kardeşin birleşmesinden geçer. Fakat bölgedeki iki emperyalist güç buna izin vermemektedir. Bunlar, Kuzey Kore’yi Güney Kore ve ABD ile tehdit eden Çin, bir diğeri de aynı şekilde, Güney Kore’ni, Kuzey Kore ve Çin ile tehdit eden ABD’dir. Bu devletlerin hiç birisi de Kore’ni ve Kore Halkını düşünmemektedir. Umarım en kısa zamanda iki kardeş devlet birleşir ve bölgeden emperyalistleri kovarak, Kore yarımadasının hasret kaldığı huzuru ve refahı geri getirirler. Yüzyıllardır olduğu gibi…