PKK’ya güdümlü füzeler, ağır silahlar iç savaş eğitimleri veren ABD, Almanya ve Fransa’nın; Biz PYD’ye yardım ediyoruz demesi ve özellikle son dönemde 300’e yakın tır ile ABD’nin yeni destekleri, kabullenilebilir bir durum değildir.
Son yaşanan Gara katliamı; kınalı kuzularımızın şehit edilmesi, artık bardağı taşırmalıdır.
Yaşanan bu insafsız terörün telafi edilebilir bir tarafı yoktur. Bunu; geri kalmışlık, cehalet, Doğu-Batı ayrımı yada etnik kutuplaşma ile açıklamaya çalışmak, ayrıca bir ihanettir. Bu durum, hiçbir gerekçe ile açıklanamaz.
Bu olay, direkt olarak insanlık suçudur.
Kardeş kavgası çıkacak kaygıları ile devlet içine yuvalanmış teröristleri beslemeye devam etmek, akıl ile izah edilebilecek bir durum değildir.
Türk Milleti olarak artık, devletimizin bekâsı ve milletimizin felâhı için bu ve benzer tüm şer odaklarından ve bunların destekçilerinden kurtulmalı, her türlü bağı ve bağlantıyı kesmelidir.
Söylediğim çok açık ve nettir: Bu, Türk-Kürt ayrımı değil, devletinden yana olan yada devletine karşı olan şeklinde bir ayrımdır. Hiçbir ırk yada din ayrımı yapılmaksızın, devletine ve milletine karşı olanlar artık bu milletin başına bela olmaktan çıkarılmalıdır, bertaraf edilmelidir.
Bu güne kadar hep içimiz acıya acıya, gelişmeler karşısındaki eleştirilerimizi “demokratik” dedikleri bir çerçeve içinde göstermek zorunda kaldık.
Sahi Demokrasi ne ki?
Demokrasi, güçlünün istediğini yapmasından başka bir şey değil! Yeter ki güçlü ol, o zaman haklısın; yok eğer güçsüz isen, o zaman da her zaman suçlusun.
Bizim ülkemize zarar vermeye çalışan kim ise; siyasetçi, gazeteci, akademisyen, sanatçı v.s. hiçbirisinin nazarımda 5 para değeri yoktur. Tanımıyorum. Onları tanıyanı da tanımıyorum.
Bu memleket bizim. Biz kim miyiz?
Biz bu ülkede yaşayan ve bu ülkenin bekâsı için çalışan, çırpınan herkesiz. Din, dil, ırk ayrımı olmaksızın, herkes.
Ama, bu ülkede yaşayıp, bu ülkenin nimetlerinden faydalanıp, bu milletin üzerinden geçinip hainlik edenler var ya; işte, onlar da eksiksiz birer haindir. Çünkü, onlar ya hain olup direkt olarak ihanet ederek, yada hainlere destek olarak bu milleti bölmeye çalışmaktadırlar. Bunlar, dili, dini, ırkı ne olursa olsun, haindir ve bertaraf edilmelidir.
Biz hiçbir zaman Kürt kökenli vatandaşlarımızı topyekûn PKK’lı olarak görmedik.
Ama, şimdi geldiğimiz şu noktada; onların da bu konuda daha temkinli yaklaşıp, devletimizin bekâsı için yapması gerekenleri kendilerine özel yapılmış gibi algılamamaları gerekir. Özellikle, bu algıyı yapmak isteyenlere karşı aydın Kürt vatandaşlarımızın bizzat kendi hısım ve akrabalarına bu duyarlılıkla gerçekleri anlatmaları, boyunlarının borcu olmuştur.
Biz kimseye kökeni, mezhebi, derisinin rengi, doğduğu yöre veya anasının dilinden dolayı farklı muamele etmedik, etmeyiz. Farklı yaklaşmadık, yaklaşmayız. Devlet politikası olarak da bunun benimsendiğini günümüzde rahatlıkla görmekteyiz. Buna rağmen, bu tür farklılıkları kullanarak problem çıkaranlar veya çıkarmak isteyenler artık en sert şekilde bertaraf edilmelidir.
İlişiği kesilmeli, vatandaşlıktan çıkarılmalı, vatanımızdan sürülmelidir. Çok sevdikleri ağalarının yanına, efendilerinin kucağına gitsinler bakalım nasıl olacaklar?
Tek gayemiz Ülkemizin ve Türk milletinin geleceğini güven ve emniyete almaktır. Bizim vazgeçecek, geride bırakacak, unutacak, hatırdan çıkaracak bir ülkemiz yâda bir ülkümüz yoktur.
İktidar hayali uğruna devleti yıpratıp itibarsızlaştırmaya çalışanların itibarları alınmalı, makamları boşaltılmalı, ibret konusu yapılmalıdırlar.
Sonra, herkesin her şeyi bildiği bir ortamda, şehirlerimize ve dağlarımıza döşenen ve döşenmeden ele geçirilen tonlarca bombanın, katil sürüsü aşağılıkların elindeki silah ve mühimmatların hangi çevrelerce temin edildiği apaçık ortada iken, halâ görmezden mi geleceğiz?
Rezzakı Mutlak olarak Hakkı kabul eden, ölüm vaktinin bir an olsun ileri veya geri alınmayacağına iman eden bir topluluk, bir millet kimden? Neden? Kimden korkar ki?
Hakiki İman sahipleri sadece ALLAHA güvenip dayansınlar.
Biz inşaAllah onlardan olalım; BİR-BİZ olalım.