Bir Kongre, Bir Meydan Okuma…

Şenol Metin

Cumartesi günü Başkanlığını yaptığım Eğitimciler Birliği Sendikası Konya 2 No’lu şubesinin 2.Olağan Genel Kurulu vardı. İstişare, muhasebe ve vizyon tasarımı süreci olarak kurguladığımız Genel Kurulda yaptığımız konuşmayı virgülüne dokunmadan sizlerin takdirine, bilgisine sunuyorum.

“Şube kongremizi, Kurucu Genel Başkanımız Mehmet Akif İnan’ın rahlei tedrisinden geçmiş olmanın verdiği bir olgunlukla, vakarla yapıyoruz. Kongremizin hayırlara vesile olmasını diliyor; öncülerimize ve siz davamızın muntesiblerine şükranlarımı sunuyor, hepinizi yürekten selamlıyorum.

Dostlar;

Genel kurul, esasen bir istişaredir. Biz müşavere ve ortak aklı hakim kılan bir teşkilatız. Yaklaşık 20 gündür devam eden istişarelerimiz olgunlaştı, bir karara dönüştü, bugünde bu salonda tecessüm edecek ve 4 yıl sendikamızı yönetecek kadroları seçeceğiz.

Bizleri Eğitim-Bir-Sen çatısı altında tanıştıran, buluşturan, konuşturan, koşuşturan Rabbime sonsuz şükürler olsun. Birlikteliğimiz bereketli olsun.

Bu yolda olmak güzeldir,

Bu yolu sizlerle omuz omuza yürümek ise Rabbimin ihsanı…

Gücümüz; kalbimizi, aklımızı, heyecanımızı, hayallerimizi bir araya getiren örgütlülüğümüzdür, disiplinimizdir. Bu başarının mimarı sizlersiniz. Her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Gayretiniz, samimiyetiniz ve başarınız tarihe not edilmiştir.

Değerli Dava arkadaşlarım;

Rasyonel aklın emrinde yutkunmak mı, vicdanın közünde isyan mı! Dilemmasında Biz tercihimizi bidayette yaptık, nihayetinde düşünmemek üzere...

Rabbim düşündürtmesin.

Düşündüğümüz an Rabbim emanetini teslim alsın. Bize bu zilleti yaşatmasın…

Sendika bizim için ‘Hak’ mücadelesinin ete kemiğe bürünmüş hâlidir. Sendika bizim için hak mücadelesinin zarfıdır, biçimsel formudur. Bu Eğitim-Bir-Sen’i diğer sendikalardan farklı kılar.

Aralarında büyük farklar varmış gibi pazarlanan sendikamsı birlikteliklerin 28 Şubatta 5’li çetenin emrinde olduğunu gördük.

2004-2005lerde Ergenekon Darbe Sürecinde Ulusal Birlik Platformunda biraraya gelişlerinde gördük.

Aralarında büyük düşmanlıklar varmış gibi algı üretilen bunların düşmanlıkları sanaldır, topuk selamı durdukları yer de, emir aldıkları yer de aynı karanlık mahfildir.

Şimdilerde yeni bir oyun kurgulanıyor.

İdeolojik sendikamsı yapıların toplumsal karşılığının olmadığı görülünce sahaya yeni bir aktör sürülüyor. Bu yeni oyuncu apolitik sendikamsı yapılar;

Dernek örgütlenme formunda iken kamusal finansmanın imkanlarından yararlanmak için ve de karanlık bir mahfilden aldıkları emirle sendikal örgütlenme formuna dönüşen bir tür deri değiştiren apolitiklik iddiasındaki sendikamsı yapılara dikkat çekmek istiyorum.

Bu yapılar kirli bir politik kurgunun emrindeler!

Bu apolitik sendikamsı yapılar 2023’e gidilen konjüktürde bir politik amaç için görevlendirilecekler.

Sağlık hizmet alanında hekimsen adıyla aktife edilen apolitik sendikamsı yapının demo rolünün bile sağlık hizmetini nasıl aksattığını dikkate aldığımızda tehlikenin ne kadar büyük olduğu sanırım anlaşılmıştır.

Memurların örgütlenme hakkını, hak arama mücadelesini istismar eden böylesi örgütlenmelerin ideolojik formlarına da apolitik formlarına memurlar alan açmayacaktır.

Evet sevgili dostlar;

Memur-Sen bu duruşu ile tüm kritik süreçlerde hakikatı ifade eden haykırışları ile insanlığın, masumiyetin, mazlumiyetin, vicdanın haykırışı olarak tarihi yeniden yazmaktadır. Bu haykırışlar gün oldu Dünya 5’ten büyük diyerek müesses nizama meydan okudu. 15 Temmuzda Teşkilatımı meydanlarda görmek istiyorum haykırışında milyonluk Memur-Sen teşkilatı aileleri ile birlikte meydanları doldurdu. Darbecilere meydanları dar etti.

Dostlar;

‘Eğitim-Bir-Sen, milli iradenin cephe hattıdır.’ tanımlamasında da,

‘Ne zaman düşecek olsak yanımızda Memur-Sen vardı’ tesbitinde de,

Eğer Memur-Sen olmasaydı 28 Şubatın zalimleri çok daha zalimane davranabilirdi.’ Denirken de sesimiz hep Hak’kın sesi oldu, Hak’kın istinatgahı oldu, Hak’kın tecelligahı oldu…

Bu aşamaya kolay gelinmedi. Dile kolay;

Mücadele ile geçen 30 yıl!

Ailelerden çalınan zamanlar…

Eğitim-Bir-Sen, masumların, mazlumların, mağdurların yanında duruşumuzun bereketi ile dalga dalga büyüyerek 2011’de eğitim hizmet kolunun genel yetkili sendikası, Türkiye’nin en büyük sendikası ve sivil toplum örgütü oldu. Bugün Eğitim-Bir-Sen kökleri ile kurduğu bağ, kurumsal yapılanmasını tamamlayan teşkilatı ile yalnızca bu ülkenin değil tüm gönül coğrafyamızın en büyük, en güçlü teşkilatıdır.

Gücümüzün farkındayız ama bu büyüklüğün, gücün bizi zehirlemesine de izin vermeyeceğiz.

Eğitim-Bir-Sen’i var kılan sebepler henüz ortadan kalkmış değildir. Derin olarak PR’ı yapılan ancak özünde irinsi yapıların işgal ettiği Devletin bazı mahfillerinde konuşlu efendilerin hala uygun ortam bulduğunda aynı hadsizliği yapabileceğini eylem kapasitesini kaybetmediğini, 28 Şubat Kılıç artıklarının FETÖ’nün kılıç artıkları ile geçmişte olduğu gibi yine işbirliği yapabileceğini Kayserideki askeri fabrikada başörtüsü yasağında da Tokat Valiliğindeki programda da gördük.

Basın açıklamamıza da konu olan Boğaziçi üniversitesinde de bu densizliği, hadsizliği ve hoyratlığı gördük.

Konya üniversitelerinde sinmiş olsalar da karanlık mahfillerle iş tutan zorba zihniyetin hala var olduğunu görmek Eğitim-Bir-Sen’i var olmak zorunda oluşunun ontolojisidir, deklaresidir. Üniversite kapılarında kızlarımızın Turnikelerde döktüğü gözyaşları hala kurumadı ve bu gözyaşlarının rahmeti kinimizi besliyor, bizim uyanık, diri olmamızı sağlıyor. Cumhurbaşkanımız affetmedik, affetmeyeceğiz demişti. Bizde haykırıyoruz; Unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız.

Bir husus daha; Eğitim-Bir-Sen için bürokratik ve siyasi elitlerin, devlet adına erk kullanan kişilerin, Hakkı teşvik ve inşa edecek, batılı tenkit ve imha edecek donanımda olması, bu değerlere sahip olması hayatidir, önemlidir. Bu nedenle, siyasi iradenin, bürokratik iradenin bu erkin kullanımında atama ve terfiler başta olmak üzere, bu amaca matuf doğru tercihleri bizi memnun ederken, yanlış tercihleri ise aynı mihvalde üzmektedir. Çünkü bizim için sendika sadece sendika değildir. Bizim için sendika, ‘Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte felaha erenler yalnızca onlardır’ müjdesinin yeminlileridir. Bu yeminin örgütlenmiş formudur. İlk örnekliğini Hz. Peygamberimizin önderliğinde Hılful Fudul’da gördüğümüz formun asra tatbikidir.

Ahdimiz var, hayra çağırmaya, kötülüğü men etmeye devam edeceğiz.

Değerli dava arkadaşlarım,

Sözlerime son verirken, Sendikamızın yarınları için çok önemli olan bu genel kurulda olmak, hem ayrıcalık hem de sorumluluktur. Eğitim-Bir-Sen ailesine mensup olmakla gurur duyuyoruz, gurur duymalıyız. Bu vesileyle bu ailenin kuruluşunda ve bugünlere gelmesinde emeği geçen dostlarımızdan Allah razı olsun. Emanete asla gölge düşürmemeye ahdetmiş bizler de taşımayı üstendiğimiz değerlerin sorumluluğunu layığıyla temsil etmek için canla başla çalışacağız. Bu; üyelerimize, milletimize ve tarihe verilmiş bir sözdür.

Bu duygu ve düşüncelerle, kongremizin ülkemiz, milletimiz, eğitim camiamız ve sendikamız için hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.