Kitap okumak ister tutku, ister zevk, ister alışkanlık deyin bir davranış biçimidir ve mutlaka bir amaca yöneliktir. Mesleğinizde kariyer yapmak amacınız vardır; bilgili olmak gibi hoş bir gayenin peşindesinizdir; kendinizi tanımak istiyor olabilirsiniz; genel kültürünüze destek olsun amacınız vardır gibi.
Bu saatten sonra biz, akademik anlamda kariyer düşünecek değiliz. Kendimi az çok tanıyan birisi olarak söyleyeyim, yeni bilgilere açık olmayı seviyorum Galiba kitap okumakta ki ana nedenim budur. Fakat kendi alanım olduğu için eğitim ve eğitimden ayrı düşünmediğim psikolojiyi tercih ediyorum.
Kitapçıdan sadece ismine izafeten bir kitap seçtim yazarın psikolog(!) olduğunu sanarak. Çünkü yazar, isminden önce bu sıfatı kullanıyorsa siz de benim gibi düşünmez misiniz?
Yazarın, kendisinin sık sık psikolog olduğuna vurgu yapması, itici olduğu kadar, bir eksikliğini kapatmanın çabası içindeymiş gibi bir sezgiye de götürüyor insanı.
Neyse!.. Okumaya devam ediyorum. Yirmi yıldan fazla psikolog olarak görev yaptığını anladığınız birisinden, danışanları ile yaptığı görüşme seanslarından birkaç ders verici örnek beklemez misiniz? 80 sayfa kadar gidiyorum ama hiçbir beklentimin hala karşılığı yok. Bizim psikolog ya siyasileri eleştiriyor, ya hukuk sistemini.
Seçkin bir aileden geldiğini, çoğu kez cümle içinde gizleyerek hatırlatma ihtiyacı duyuyor; ‘’sıcak Anadolu insanı’’ tanımına uymadığı repliğini de ihmal etmeden.
Tecavüze uğrayan bir genç kız olayına gelince;’’ şimdi tam kendisini psikolog olarak ispatlama fırsatını yakaladı’’ diyerek dikkat kesiliyor ve yavrumuzun bunalımı için birtakım moral reçeteleri vardır diye düşünürken; bizim psikolog kendi kendine tecavüzün kötülüklerini monolog halinde anlatmaya başlamaz mı? Bizim gibi sıcak Anadolu insanları, tecavüzün bireyde ne büyük travmalara neden olduğunu bilemez(!) diye düşünmüş olmalı.
Kitabı bırakayım diyorum ama bu kadar emeğim geçti bari bitireyim derken biraz da eğlenceli buldum galiba. Böyle bir psikologla(!) bir daha tanışma fırsatını bulamam diye düşündüm. Doğan Cüceloğlu ,Haluk Yavuzer, Daniel Goleman, Shefali Tsebary, Stewen W.Vannoy, Eric From ,Lanna Lakone gibi psikolog eğitimciler insanı düşündürerek yorarken, psikoloğumuz bizi eleştirirken bile gülme krizine sokup eğlendiriyor.
Psikoloğumuzdan, başörtülü bayan ve sakallı erkek gördüğü zaman midesinin bulandığını; kızları diri diri toprağa gömenlerin bunu din adına yaptığını(!); nüfus planlamasının ne kadar iyi bir şey olduğunu; siyasetçilerin ya din istismarcısı ,ya da sahtekar olduğunu(!); cinsel sapma olarak bildiğimiz davranışların bile bilimsel(!) olduğu gibi çok değerli bilgiler öğrendiğimizi belirteyim de kendisine haksızlık yapmış olmayalım.
Garip bir tecelli olsa gerek. Hep danışanları (ne danıştıklarını da öğrenemedik ya…Olsun o kadar kusura bakılmaz. )ya sakallı, ya başörtülü. Psikoloğumuza mide spazmı geçirtmek için sıraya mı girdiler nedir?
Para verdiğime pişman olduğum tek kitap unvanına sahip. Okuduğunuz kitap, çekilen emeğe değmiyorsa neden yazılıyor ki? Ya da neden okunsun? Selamlar.