Asgari ücret ve memur maaş artış oranları herkesi tatmin etse de emekliler için aynı şeyi söyleyemem…
Son bir haftadır çok sayıda emekli ile sohbet etme fırsatım oldu. Koyu AK Partili olan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ölümüne savunan, tanıdığım bazı emeklilerden bile çok büyük serzenişler duydum, duymaya da devam ediyorum.
Aradaki makas çok açıldı şeklinde tepki gösteren pek çok tanıdığım var.
Zaten düşük seviyede kalan emekli maaşları, memur maaşlarındaki artış sonrası market raflarına, kiralara ve diğer giderlere yansıyan fiyat artışlarının altında ezilmeye başladı.
Konuştuğum pek çok emekli, maaşlarının en azından asgari ücret seviyesine yaklaştırılmasının daha doğru olacağını düşünüyor.
Bu konuda sokakta inanılmaz tepki var.
AK Parti’nin oy deposu olarak değerlendirebileceğimiz emekliler, hükümetten bir düzeltme daha bekliyor.
Seslerini duyurmuş olalım.
Emeklilerin penceresinden durum bu şekilde.
Fakat bir de ekonomi yönetiminin penceresinden bakmak gerekiyor!
Bir kere şu anda ne yazık ki bütün emeklilerimiz EYT’nin bedelini ödüyor.
Hepimiz şunu kabul etmeliyiz; EYT çok büyük bir hataydı. En azından bu şekliyle çok büyük bir hataydı. Kademeli olarak emekli olunabilecek ya da prim gün sayısına bakılacak bir model gerekliydi. Yaş konusunda da kesinlikle bir sınırlama yapılmalıydı.
Şu anda SGK’nın sırtındaki yük çok büyük. Ve yine ne yazık ki bu yükü bizler ve gelecek nesiller sırtlamak zorunda kalacağız!
Ekim 2023 itibariyle Türkiye’de toplam 15 milyon 65 bin 742 emekli bulunuyor.
Kamu kurum ve kuruluşlarında çeşitli statülerde istihdam edilen kamu personeli sayısı ise 5 milyon 101 bin 689 olarak biliniyor.
Yani kabaca 15 milyon emekli ve 5 milyon memur, toplamda 20 milyon nüfusun SGK yükü, maaş yükü dolaylı olarak özel sektörden ve vatandaşın vergilerinden karşılanıyor.
Türkiye, emekli sayısı ve iş gücüne katılmayan sayısı bakımından çok yüksek bir nüfusa sahip!
Dünyada emekliye maaş ödenebilmesi için her 1 emekliye karşılık 4 çalışanın bulunması normal kabul ediliyor. Türkiye'de 1 emekliye düşen sigortalı çalışan sayısı 1,82 kişide kalıyor.
Yani iş gücüne katılım düşük, emeklilik yüksek…
Zaten olumsuz olan bu rakamların yanına bir de EYT ekledik.
EYT’nin de etkisiyle sosyal güvenlik sisteminde dengeler radikal biçimde değişti.
Üzerine bir de küresel krizi ve 11 ilimizi etkileyen deprem felaketinin maliyetini katınca, ekonomi yönetiminin işi hiç kolay değildi.
Ha şu da var; memura o kadar zam yaparken sıkıntı yok ama emekliye gelince mi ekonomi yönetimi aklınıza geldi diyenler olacaktır.
Haksız da değiller.
Şunu da belirtelim; kamu personeli açısından Türkiye sanıldığı gibi çok yüksek oranlara sahip değil.
OECD verilerine göre, OECD üyesi ülkelerde kamu personeli sayısının ülkede istihdam toplam personel sayısına oranı ortalama yüzde 18,6. Türkiye’de söz konusu oran 13,4. Bu bağlamda, Türkiye kamu personeli sayısının ülkede istihdam edilen toplam personel sayısına oranı bakımından OECD ortalamasının altında bulunuyor.