Koronavirüs tedbirleri kapsamında yaklaşık 3 yıldır uygulanan kapalı mekanlardaki maske kullanma zorunluluğu tümüyle kaldırıldı.
Toplu taşıma ve Sağlık kuruluşlarında ise maske zorunluluğu devam edecek. Ayrıca, olağanüstü bir durum olmazsa Bilim Kurulu toplanmayacak.
Hepimizin dört gözle beklediği kararları Bilim Kurulu toplantısının ardından bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkladı.
Alınan kararlar bize gösteriyor ki; Covid-19 meselesi ciddi anlamda artık ülkemizin gündeminden çıkmış vaziyette. Bilim Kurulu’nun 2 yıldan uzun zamandır sürekli hale getirdiği toplantıların şarta bağlanması da bunun en büyük göstergelerinden.
Yeni dönem, başta sağlık çalışanları olmak üzere hepimize hayırlı olsun.
Kolay değil hem ülke olarak hem de bireyler olarak çok zor zamanlardan geçtik…
Kimilerimizi ebediyete uğurladık, kimilerimiz ise sağlığını kaybetti.
Üstelik Koronavirüs sadece sağlığımızı tehdit etmedi. Üretimden tüketime, günlük hayattan eğitime, spordan istihdama, turizmden ticarete kadar hayatın her alanını etkileyen bir kangrene dönüştü.
Şöyle bir dönüp bakıyorum da salgının ilk günlerinde tüm dünyada yaşanan kaos ve korku iklimi ne kadar ürkütücüydü. Sokaklarda ölüm sessizliği, hastaneler hınca hınç dolu keza morglar da aynı şekildeydi. Vefat edenlerin cenaze namazı kılınamıyor, ölenler bazı zamanlarda tabutlarla defnediliyordu. Ne ticaret ne sosyal hayat ne eğitim ne de başka bir şey, hiçbir faaliyet yapılamıyordu.
Koca koca ülkeler kavgaya tutuşuyordu. Hava alanlarında ve limanlarda birbirlerinin maskelerine, solunum cihazlarına el koyuyorlardı.
Güvenlik önlemi olarak giyilen koruyucu elbiseler sanki bir kefeni andırıyor; daha yaşarken öldüğümüzü anlatıyordu bize.
Sonra Koronavirüs aşısı bulundu. Aşı olurdun-olmazdın tartışmaları, dünyadaki aşı adaletsizliği falan derken, virüsün mutasyona uğradığı açıklandı.
Korku iklimi bir türlü dağılmadı.
Daha sonra ise ortaya Omicron varyantı diye bir tehdit daha atıldı. Hızlı yayılan, çabuk bulaşan ama Covid-19’a nazaran daha hafif seyreden bu mutasyonun ardından rekor kıran vaka sayılarına ulaştık.
Biz değiştik, korkularımız değişti, virüs de değişimine devam etti. Mutasyonlar birbirini izledi derken hastalık artık gücünü önemli derecede kaybetti. Vaka sayıları her geçen gün düştü.
Bunların yanında aşılama oranları arttı. İnsanlar artık bununla yaşamaya alıştı. Kurallar kaideler günlük hayatın rutinine dönüştü.
İnsanlar ve ülkeler adım adım normalleşmeye başladı. Birçok kararlar alındı.
Ve gelinen süreçte görünüyor ki, artık bir devir daha kapandı. Pandemi sürecini artık geride bıraktık diyebiliriz.
Şimdi artık pandeminin yaralarını hızlıca sarma zamanı.
Şimdi sırada ekonomi ve günlük hayatta normalleşme zamanı.
İki yıldan fazladır bütün dünyayı adeta zindan eden bu garabet sürci tam anlamıyla atlatabilmemiz için yaralarını da sarmamız gerekiyor.
Merhum Cemil Taşcıoğlu, Murat Dilmener, Feriha Öz gibi hocalarımız başta olmak üzere salgın sürecinde hayatını kaybeden sağlıkçılarımıza ve vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum.
Bir de TURKOVAC'ı geliştirip ülkemizin gururu olan Prof. Dr. Aykut Özdarendeli hocama ve ekibine insanlık adına teşekkür ediyorum.