İslam Sanatları Yarışması, ödüllerin sahiplerini bulmasıyla son buldu…
Duyurulduğu ilk toplantısına katılmıştım.
O gün ‘İslam Turizm Başkenti Konya’ sloganının altını doldurmak için yapılan amansız bir çırpınış olarak görünmüştü…
Slogan diyorum çünkü bu vasıf bir slogan olmanın ötesine geçemedi…
Ama sonuç itibariyle bu yarışma hiç de beklediğim gibi olmadı. Başkentlik sıfatına yakışan en güzel en düzenli hatta en özenli program oldu.
Bu program, Başkentlik hezimetimizi, tek başına kurtarmayacak, kurtaramayacak tek başına tabi ki ama çok şey ifade edecek.
Sadece Türkiye’den değil dünyanın bir çok yerinden sanatı, sanatçıları, hatta siyasetçileri, bürokratları, gazetecileri çok güzel bir etkinlikle aynı çatının altında topladı program.
Sadece bu açıdan bile çok değerli bir hal aldı benim o başlangıçta çırpınış olarak gördüğüm çalışma…
Programın özellikle müzik seçimi, platform dizaynı ve ödül alan eserlerin yansıtıldığı arka planı büyüleyiciydi… Düşünen de uygulayanda bu noktada özel bir teşekkürü hak etti bence…
İslam Turizm Başkentliği için irili ufaklı bir çok etkinlik yapıldı diyeceğim dilim varmıyor. ‘İri’ olanı yoktu pek çünkü…
Ufak olanlarda doğası gereği dikkatlerden kaçtı hep…
Her neyse;
Tabi Konya’nın Başkent olma vasfını değerlendirebilmesi için buna benzer 150 civarında daha program düzenlenmiş olmasını arzu ederdik…
Bin 500 kişi yerine bir buçuk milyon kişi gelseydi mutlu olurduk belki ama olmadı…
Bu saatten sonra en azından kapanışı güzel oldu diye sevinelim…
Tarih bir gün Konya’nın 2016 İslam Turizm Başkenti olduğunu yazma gereği hissederse bence en çok bu programdan bahsedecektir.
Belki de sadece bundan…
…
HİPODROM DA YAPMAYIN, VELODROM DA!
Konya’ya bir velodrom, bir de Hipodrom yapacakmışsınız!
Yapmayın!
Mevlana ‘Etme’ şiirini bugün yazsaydı, sonucu böyle bağlardı sanıyorum…
Çünkü Konya’nın bugün ihtiyacı olan son iki şey nedir deseler, “Hipodrom ve Velodrom”dur derim ben… Böyle dediğim için spor düşmanı ilan edenler de olacaktır elbet ama hazırım…
Konya, Konyalı hatta Türkiye’nin o kadar parasını bu iki işe dökmek kadar gereksiz hangi icraat var bilmiyorum…
Hipodrom baştan sona yanlış Konya için… Konuya girme gereği bile duymuyorum…
Velodrom ise eğer bisiklet sporunun salonda gelişmesi için yapılması gereken bir şeyse illa, beton dökerek yapın sadece…
Yapacağınız koca tesiste, dün akşamki ilk Şeb-i Arus törenlerindeki gibi bomboş tribünlere yapılan sema manzarasından beter bir durumla karşı karşıya kalacağınızı sizde biliyorsunuz…
O yüzden onunda neden yapılmaması gerektiğini anlatmaya lüzum bile yok…
….
BİRİNCİLİĞİN BENİ BU KADAR SEVİNDİRECEĞİNİ UMMAZDIM!
Gazeteye başladığım günden bu yana her ay Türkiye’nin traktör sayısı haberini giriyorum… Niye giriyorum bilmiyorum. Ama hiç atlamadım…
Tarım kenti Konya için önemli bir şeymiş gibi geliyor her seferinde…
Ve yıllar boyunca her istatistikte Manisa birinci, Konya ikinciydi… Sıralamanın niye bu şekilde olduğunu da anlayabilmiş değildim…
Ama son haber bunu araştırmamıza gerek bırakmadı…
Artık Traktör sayısında birinciyiz!
Haberi görünce bir anda etrafımda çizgi filmlerdeki gibi havai fişekler patladı… İçim içime sığmadı. Tarifi zor bir mutluluk yaşadım…
İşi içimde, ne kadar inada bindirdiysem artık!
Sürekli ‘ikinciyiz’ diye haber yapılmaz ki!
Dün ikincilikle, bugünkü birincilik arasında hayatımızda ne değişti bilmiyorum…
Ama birinciyiz artık! Ve ben mutluyum…
…
İTİRAF EDİYORUM; SUÇLU BENİM!
Yazamadım bir türlü şimdi söyleyeyim;
MEDAŞ’ın basın toplantısı olabildiğince ilginçti.
Yetkililer ilk önce yatırımlardan bahsetti. Ki olabildiğince etkileyiciydi. Özellikle rakamların büyüklüğü…
Bunları görünce bir kesim ‘Yanlış tanımışız’ dedi.
Diğer bir kesim MEDAŞ’ın bunca zaman boşuna ‘Günah keçisi’ ilan edildiğini söyledi…
MEDAŞ Yetkililerinin en önemli açıklamalarından biri de bence ; “Kendimizi ifade etmekte zorlandık’ cümlesiydi…
Sonra herkes dağıldı…
Bir ara, bugüne kadar eleştirenlerin niçin eleştirdiği, eleştirilenlerin de niçin eleştirildiği konusu bir birine karıştı iyice…
Her şey bir tarafa MEDAŞ gibi Türkiye’nin en zengin, en önde gelen bir firması kendini ifade etmekte zorlandığını söylüyorsa Konyalı Kobi ne etsin! Diye düşüne düşüne bitirdik toplantıyı…
…
HEPİMİZ ENGELLİYİZ!
Engellilerin bunca sıkıntı yaşadığı ülke biz değiliz sanki.
Bir engelli gününde, herkeste bir duyarlılık, bir duyarlılık… Tüm Türkiye onlar için çalışıyor sanki yıl boyunca…
Engellilere eziyet olsun diye kurduğumuz koca koca şehirler, inşa ettiğimiz caddeler, sokaklar, evler, apartmanlar, kullandığımız otobüsler, dolmuşlar, otomobiller, kısacası onlar yokmuş gibi kurguladığımız hayatta her şey yolundaymış gibi…
Devlet bile çalıştırması gereken sayının çok altında engelli çalıştırıyor bu ülkede…
Olsun, ama hepimiz duyarlıyız…
Önümüzdeki yıl 3 Aralık’a kadar durumu kotardık!
O güne kim öle kim engelli kala!