Musul’daki Türk konsolosluğundan, IŞİD tarafından kaçırılan 49 kişinin 101 gün süren esaretleri, MİT’ in yaptığı bir operasyonla son buldu ve Cumartesi ülkemize sağ salim geldiler… Sabahın erken saatlerinde gelen bu güzel haber, ülkeyi sevince boğmuştu… Lakin yinede bu olağan üstü güzellikte ki gelişmelerden rahatsızlık duyanlar da yok değildi… Neden olmasın ki?
Rehin tutulan vatandaşlarımızdan kötü bir haber umuduyla yaşayanlar vardı zira… Oradan gelecek bir felaket haberine istinaden hükümete saldırma niyetinde olanlar, IŞİD’in gaddarlığına ümit bağlamışlardı…
MİT ise tamamen yerli imkânlarla yaptığı bir operasyonla rehineleri çok titiz bir çalışmayla hiç kimseye zarar gelmeden kurtarmış, ülkemize getirmişti…
Bu başarıda, MİT’e dış operasyon yetkisi veren düzenlemenin büyük bir etkisi olduğunu kabul etmek gerek….
Büyük tartışmalara rağmen hükümetin kararlı duruşuyla Meclis’ten geçen MİT yasası, bu başarılı operasyonun en büyük desteği oldu.. Yasada geçen ‘’gerekli gördüğünde teşkilatın elemanları teröristlerle de görüşebilir’’ maddesi, MİT çalışanlarına yasal güvence vermek suretiyle, yaptıkları işi daha emin olarak yapmalarına olanak tanıdı…
Ayrıca GES komutanlığının MİT’e devredilmiş olması da, bu başarıda büyük bir etken oldu. GES (Genelkurmay Elektronik Sistemleri) 20 Ekim 2013’de MİT’ devredilmiş olan en gelişmiş dinleme ve istihbarat merkezi olarak biliniyor…
İşte MİT’in başarılı operasyonlarından bazı bilgiler:
- 20 Eylül 2014: 101 gündür IŞİD’İN rehin aldığı Musul Konsolosu ve 48 vatandaşını burnunu dahi kanatmadan kurtardı.
- 3 Temmuz 2014: IŞİD’İN Musul işgalinde kısımda çalışan 32 TIR şoförünü 10 Haziran'da rehin aldı. Türkiye tekrar başarılı bir operasyonla tam 23 gün akabinde vatandaşlarının kılına dahi zarar gelmeden kurtardı.
- 20 Nisan 2014: Suriye'de kaçırılmış olan Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütüne mensup Fransız gazeteciler Nikolas Henin (38), Pierre Torres (29), Edouard Elias (22) ile Didier Farnçois (54) tam 1 sene akabinde Türkiye'nin girişimleriyle salıverildi.
- 5 Ocak 2014: Suriye'de kaçırılmış olan Milliyet Gazetesi Foto muhabiri Bünyamin Aygün, 40 günlük esaretin peşinden başarılı bir operasyonla sağ salim ailesine teslim edildi.
- 19 Ekim 2013: 9 Ağustos 2013'te Lübnan'da kaçırılmış olan THY pilotları Murat Akpınar ve Murat Ağca 71 gün akabinde başarılı bir operasyonla sağ salim kurtarıldı.
Son dönemde MİT’in, ve başındaki ismin hedef alınarak yıpratılmak istenmesinin altında yatan gerçek sebepleri bugün daha iyi anlamamız mümkündür... İsrail Devletinin en yetkili isminin, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a gösterdiği itiraz belki bir ölçüde anlaşılabilir lakin yerli unsurların İsrail’in bu itirazına gösterdiği ‘’paralel’’ uyumluluk arz eden tutumları ve girişimleri pek kabul edilebilir bir durum olmamakla birlikte, büyük resmi, kirli ilişkileri görmemiz bakımından önemli bir ipucu olma niteliği taşımaktadır…
İşte malum cenah, MİT’in güçlenenerek tamamen yerli ve başarılı operasyonlar yapmasını kabullenemiyordu, son olarak 49 rehinenin ülkemize sağ salim gelmeleriyle birlikte iyice sinir küpü olmuşlardı; bir şeyler bulmaları gerekiyordu, bir şekilde yapılan bu başarılı operasyonu gölgede bırakacak tezler öne sürmeliydiler…Ve bu arayış fazla sürmedi, operasyonu CIA’n yaptığı, ve daha önce Abdullah Öcalan örneğinde olduğu gibi Türkiye’ye teslim edildiğini öne sürülüyordu..Fakat bu iddialarını hiç düşünmeden yaptıkları çok belliydi,
Neden mi? Sebebi ABD’nin yakın süre önce Suriye’de yaptığı başarısız bir operasyon hikâyesinde gizliydi… İşte ABD’nin o operasyonundan ayrıntılar:
ABD'nin bu yaz, Suriye'de Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) terör örgütünün elindeki Amerikalı rehineleri kurtarmak için hava ve kara unsurlarının dâhil olduğu gizli bir operasyon düzenlediği ancak rehinelerin bulunamaması nedeniyle operasyonun başarısız olduğu basında yer almıştı…(MİT, 49 rehinenin kaldığı yeri an be an takip ediyor, yerlerinin 6-7 kez değiştirilmesine rağmen izlerini kaybetmiyor, devamlı takipte ve operasyon için tetikte bekliyor, CIA gibi boş mekana.operasyon.yapmıyor)
Pentagon Sözcüsü John Kirby, yaptığı açıklamada, "ABD yakın bir zaman önce Suriye'de IŞİD'in elinde tuttuğu bir dizi Amerikalı rehineyi kurtarmak için operasyon düzenledi. Bu operasyona hava ve kara unsurları dahil oldu ve IŞİD içindeki belirli bir kaçırma şebekesini hedef aldı. Maalesef, misyon başarılı olmadı çünkü rehineler hedeflenen noktada değildi" diyerek başarısız operasyonun satırbaşlarından notlar aktarmış oldu..
ABD hükümetinin, rehin tutulanlar başta olmak üzere, vatandaşlarının emniyeti ve refahına yakından bağlı olduğunu vurgulayan Kirby, bu operasyonda da Amerikalıların kurtarılması için ABD ordusunun en iyi imkânlarının kullanıldığını açıklamıştı..
Bu bilgiler IŞİD tarafından ABD’li gazetecilerin vahşice katledilmesinden hemen sonra artan kamuoyu tepkisini bir nebze olsun dindirmek için yapılmıştı lakin karizmalarını atılan çiziğin pek farkında.değildi
Bu gelişmeleri duyduğumda aklıma ABD’nin tarihteki başka bir başarısız operasyonu gelmişti, Rehine kurtarma operasyonlarında kara leke olarak tarihe geçecek olay, unutulmayacak cinsten.. işte o ünlü ‘’Başarısız’’ rehine kurtarma operasyonu:
‘’Kartal Pençesi’’
Amerikalı özel güçlerden oluşan 90 komando, Kartal Pençesi adlı operasyon çerçevesinde Tahran'da tutuklu bulunan Amerikalı casusları kurtarmayı planlıyordu. Söz konusu Amerikalı casuslar, İslam inkılâbının zaferinden sonra Amerika'nın eski büyükelçilik binasında İran milleti ve İslam inkılâbı aleyhinde casusluk faaliyetleri yürütüyordu. Ancak kendilerini imam Humeyni çizgisini izleyen öğrenciler olarak adlandıran bir grup Müslüman öğrenci 4 Kasım 1979 tarihinde casusluk yuvasına dönüşen Amerika büyükelçiliğini ele geçirerek Amerikalı casusları tutukladı. Bu mekânda ele geçirilen belgeler, elçiliğin casusluk üssü olarak kullanıldığını açık bir şekilde ortaya koyuyordu.
Amerikalı casusları kurtarmak için İran topraklarına saldıran Amerikalı güçler, aylarca özel eğitime tabi tutulmuştu. Amerikalı komandolar ilkin Amerika'nın Arizona çölünde ve daha sonra iklim bakımından İran'a benzerlik arz ettiği için Mısır'da defalarca kurtarma operasyonunun tatbikatını yaptı. Bu çalışmalar ve ellerindeki gelişmiş teçhizata güvenen Amerikalı komandolar, operasyon için düğmeye basmıştı. Amerika yönetimi, İran'a saldırı emrini verdi. Bu saldırı gece yarısı ve özel gelişmiş silahlarla donanmış olan Amerikalı komandolarca başlatıldı ve dev C-130 uçakları ve askeri helikopterler bu operasyonu destekledi.
Bu arada İran içinde de inkılâp karşıtı örgütler Kartal Pençesi operasyonunda işbirliği yapmak için hazırlanmıştı. Ancak ta baştan Amerikalı askerleri İran'ın Tebes çölüne indirmesi gereken uçak ve helikopterlerin arasında iki helikopter teknik arıza yaptı. Buna karşın operasyon sürdürüldü ve geriye kalan uçak ve helikopterlerle komandolar Tebes çölüne indirildi ve Tahran'a doğru yola çıkmak için hazırlıklara başlandı.
Tebes çölünde de bir helikopter teknik arıza yaptı ve operasyonun devamına katılamadı. Planlanan operasyon için en az 6 helikopter gerektiğinden Amerika dönem başkanı operasyonunun durdurulmasını ve uçakların ve helikopterlerin geri dönmesini emretti.
Carter, bu operasyonun yenilgi ile sonuçlandığını düşünürken İran'dan gelen bir başka haber onu tam bir şoka sürükledi. Dönüş sırasında Tebes çölünde başlayan kum fırtınası sonucunda bir uçakla bir helikopter bir birine çarpmış, çarpışma sonucu büyük bir patlama yaşanmış ve alevler Tebes çölünde geceyi adeta gündüze çevirmişti. Bu olayda 8 komando da helak oldu ve geriye kalanlar büyük bir panik içinde Tebes çölünden kaçmak zorunda kaldı.
O dönemde bu operasyonu destekleyen ve beyaz sarayda milli güvenlik danışmanlığını yürüten Berjinski, Carter'in bu habere tepkisi şöyle anlatıyor:
Carter bu haberi duyunca yaralanmış bir yılan gibi olmuştu.
Konuyu, kelin ilacı olsa başına sürer diyelim ve sonlandıralım..
Sevgide kalın, Hoşçakalın…