Bir adam geldi şehre kocaman

Ömer Kocabaş

Bir adam geldi şehre, umut oldu, şehrin mantığını değiştirip, daha büyük düşünmeyi, günü kurtarmaktan çok geleceğe yatırım yapmayı öğretti. Bunları yaparken de kimseye eyvallah demedi, kendi doğru bildiğinden şaşmadı. Birilerine şirin görüneyim, koltuğumu sağlama alayım gibi ince hesaplara tenezzül etmedi. Geçen sezon büyük işler başarmıştı, bu sezon ise unutulmaz bir işe imzasını atıp adını tarihe soyadına yakışır şekilde yazdırdı…

Konyaspor’un Türkiye kupasını kazanmasıyla ilgili çok şeyyazıldı, söylendi. Ben bugün taktik ya da oyun anlamında bir değerlendirmeden çok Aykut hocayla ilgili bir şeyler yazmak istiyorum. Geleneksel sezon sonu değerlendirme yazımızı gelecek hafta yazarız. O zamana kadar Aykut hocanın durumu da netlik kazanmış olur… Eğer Türkiye kupasını kazanmasaydık da inanın benzer bir yazıyı yinede yazacaktım. Çünkü Aykut hocanın felsefesi, karakteri, takımımıza ve şehrimize katkısı bir kupadan daha fazladır. Aykut hocadan önce Konyaspor sıradan bir Anadolu takımıydı. Ligi ortalama ilk on içerisinde bitirmeye çalışan, fazla borca girmeden idare etmenin derdinde olan, ortalama 6 ay- 1 senede teknik direktör değiştiren bir takım. Elbette yönetiminde hakkını yemeyelim, onlar uygun bir zemin oluşturmasalardı takım bu kadar başarılı olamazdı. Fakat unutulmamalıdır ki zaten bu uygun ortam olmasa idi Aykut hocada bu takımın başın durmazdı.

Aykut hocanın geçmiş tecrübelerine de baktığımız zaman, İstanbulspor’dan bugüne teknik direktörlük kariyerinde hep bir felsefesi olan, hiçbir zaman küçük düşünmeyen, kulübüne zarar verileceğini gördüğü zaman kendinin kötü görüneceğini bir an bile düşünmeden kangrenli kolu kesebilen (Örneğin Alex’in Fenerbahçe’den gönderilmesi), haksızlığa karşı savaşan, kendi geleceğini, elindeki imkânı düşünmeden sonuna kadar mücadele eden (3 Temmuz şike kumpası dönemi), İşine karışılmasından, kendinin, takımının elde ettiği başarıların başkaları tarafından reklamının yapıldığında, haksızlığa uğradığı zaman ömrünü verdiği camiadan sırf doğruları uğruna ayrılmaktan çekinmeyen ( Örneğin Fenerbahçe’den teknik direktör olarak ayrılması) kocaman yürekli, iri düşünceli(!) bir adamdır Aykut Kocaman.

Aykut hocanın oyun anlayışı, özellikle iç saha maçlarında göze hoş gelmekten çok mantıklı bir şekilde düzenli oyunla, galibiyeti elde etmeye yönelik felsefesi çoğu zaman taraftarı üzmüştür. Fakat bu durum Aykut hocayı kendince doğru bildiğinden şaşırtmamış, sabırla takımın ve şehrin kendisini anlamasını sağlamıştır. Elbette Aykut hocanın aldığı kararlar her zaman doğru olacak, tartışmaya açık olmayacak gibi bir durum söz konusu değildir. Fakat sırf kendi egolarını tatmin etmek için Aykut hocaya laf söyleyen ukalalar, çok değil Aykut hocadan önceki Konyaspor’un halini düşünsünler bir de şimdiki halini. İki yıl üst üste Avrupa Ligi gruplarına katılan bir takım olduk. Bunu istikrarlı bir şekilde 4 büyükler bile başaramıyor. Şehrimizden bazı dinozorlar Aykut hocanın dini inancına bile dil uzatmaya kalkmıştı.

 

Aykut Kocaman’a burun kıvıranlar, onun elde ettiği başarıları küçükmüş gibi göstermeye çalışanlar Bursaspor’un içinde bulunduğu duruma baksınlar. Kendilerini şampiyon yapanErtuğrul Sağlam’ı daha sonra takımın başına tekrar geçtiğinde başarısız olunca küfür ederek istifaya çağırmışlar, Ertuğrul hocayı ağlatmışlardı. Şimdi ise ligin son haftasında kümede kalma mücadelesi veriyorlar. Belki de siz bu yazıyı okurken ligden düşmüş bile olabilirler. Sonuçta etme bulma dünyasında yaşıyoruz.

Aykut hoca Konyaspor’da kalır mı yoksa onun yetiştiren, yarım kalan işlerini tamamlaması için onu bekleyen Fenerbahçe’ye gider mi bilinmez ama ne olursa olsun hocaya hakkımız sonuna kadar helaldir… Bize kocaman düşünmeyi öğreten, rüyamızda bile göremeyeceğimiz başarılara ulaştıran… Bizim gibi 4 büyük takımdan birinin yanında Konyaspor’u tutan bir jenerasyondan sonra sadece Konyaspor’u tutan çekirdek bir neslin yetişmesini sağlayan…  Konyaspor’u toplama bir takımdan, futbolcu yetiştiren bir takıma dönüştüren adam gibi adamdır Aykut Kocaman…

Bu yazının başlığı Tarık Tufan’ın “Bir adam girdi şehre koşarak” isimli kitabından ilhamla oluşturulmuştur.