Boncuk boncuk terlemiş bir Başbakan.
Her gün orduyu göreve davet eden manşetler atan gazeteler. Darbe sevici televizyonlar. Asker nerede kaldı diye yol gözleyen köşe yazarları.
Demokrasiye balans ayarı yapmaya çalışan komutanlar.
Ankara caddelerine indirilmiş tanklar.
Tankların ne işi var caddelerde diye isyan edeceğine tankların gezdiği belediyenin başkanını görevden alan içişleri bakanı.
Hükümet ortağı olan partiyi kapatmak için çalışmalar yapan Cumhuriyet Savcısı.
Asker ocağında yemin eden evlatlarını tel örgüler ardında izlemek zorunda kalan başörtülü analar.
Başörtülü oldukları için okullara alınmayan bacılar.
Sırf İmam hatip liseleri darbe alsın diye değiştirilen eğitim sistemi.
Seneler sonra müptezel oldukları ortaya çıkan şeyhler.
Dindarların adını lekelemek için kiralanmış dinsizler.
Çevrilen filmde ne ararsanız vardı. Ellerinden geleni artlarına koymadılar. Senaryoyu yazarız, filmi çekeriz bin yıl yaşarız dediler.
Hükümeti istifa ettirdiler.
Film devam ederken bankaları bir bir hortumladılar.
Ülkeyi üç kuruşa muhtaç ettiler. Memur maaşlarını ödeyemeyecek hale getirdiler.
Yine bir seçime gidildi.
Filmin sonu Cumhurbaşkanının Başbakana anayasa kitapçığını fırlatmasıyla göründü aslında.
Aslında her şey istedikleri gibiydi. Hem tüm oyuncular da onlardandı aslında. Ama olmadı, çünkü tek başarabildikleri darbe yapmaktı. Ülke yönetmek, millete hizmet etmek, milleti temsil etmek, millete vekalet etmek onlara göre değildi. Batının önünde el pençe saygı duruşunda durdular. Üstlerine atılan yazar kasalarla yıkıldılar.
Bitirdik, sildik, yok ettik diye düşündükleri zihniyet ilk seçimde iktidara geldi.
Millete hizmet, nasıl yapılır öğretti. Değil yeni yollar, kamu binaları yapmak, maaşları bile ödeyemeyecek hale getirilen devleti dev yatırımlar yapan dev bir ülke haline getirdi.
Vaz geçtiler mi? Hayır…
Muhtıralar verdiler. Kapatma davaları açtılar. Büyük sokak eylemleri düzenlediler. Darbe kalkışması yaptılar.
Unuttukları bir şey vardı. Bin yıl sürecek sandıkları şey bitmiş kendileri binlerce yıl isimsiz darbeciler olarak anılacak hale gelmişlerdi. Yeni filmler çekilemeyecek büyük Türkiye vardı. Artık yönetmen de senaristte milletti.
Bir 28 Şubat daha geçip gidecek işte.
.....
Vefatının yıldönümünde Prof. Dr. Necmeddin ERBAKAN’ı Rahmetle anıyorum.
İnancı, değerleri ve davası için çaba gösteren her derdi göğüsleyen herkese selam olsun…