Yeni eğitim-öğretim yılının başlamasıyla birlikte müfredatta yapılan değişiklikler tartışılıyor. Bence asıl tartışılması gereken konu müfredattan ziyade yıllardır sağlam bir eğitim sisteminin oturtulamaması olmalı. Yaz-boz haline gelen eğitim sistemi nedeniyle bol bol hayatından bezmiş öğrenci ve çaresiz veliler yetiştiriyoruz.
AK Parti hükümeti 15 yıllık iktidarında eğitim-öğretim açısından aslında zor olanı başardı. Lakin denizleri aşmasına rağmen derenin çevresinde dolaşmaya devam ediyor. Türkiye’nin eğitim açısından en önemli sorunu okulların fiziki ortamıydı. Yetersiz okullarla nedeniyle 40-50 kişilik sınıflar vardı. Eğitim ders kitabı, yakıt parası, zorunlu bağışlar falan derken baya masraflı bir işti. Başörtüsü yasağı gibi bir garabet vardı. Günümüzde ise açılan onlarca okul sayesinde sınıf mevcutları çoğu okulda 30’un altına düştü. Ders kitapları ücretsiz. Öğrenciler özgürce inançlarına uygun kıyafetlerle okullarına gidebiliyorlar. Fakat eğitim sisteminin düzenli ve uzun soluklu hale getirilememesi nedeniyle sıkıntı kaldığı yerden devam ediyor.
Maddi anlamda çok ciddi yatırımlar yapılarak eğitimimize güzel bir makyaj yapılmasına rağmen tamamen bedava, düşünce gücüyle kalıcı, adil bir sistem bunca yıldır neden oluşturulamaz anlayamıyorum. 15 yıllık AK Parti iktidarında 5-6 tane Milli Eğitim Bakanı değişti. Maalesef her bakan değişikliğinde oluşmayan sistemimiz ciddi yaralar almaya başladı. Lise ve üniversiteye giriş sınavları o kadar çok değişti ki artık saymayı bıraktık.
4+4+4 sistemine geçilmesi, imam-hatip ortaokullarının açılması ile eğitim-öğrenim açısından bir çeşitlilik sağlandı. Fakat bu sisteme geçilmesinin üzerinden 3-4 yıl geçmesine rağmen altyapı sorunları çözülemiyor. Bu yeni sistemi karalamak için her taraf imam-hatip ortaokulu yapılıyor diye dedikodu çıkarılıyor. İl milli eğitim müdürlükleri, valiler zaman zaman açıkladığı rakamlarla bu durumun doğru olmadığını söylemeye çalışıyorlar fakat kör göze parmak misali yapılan bazı uygulamalar bu art niyetlilere fırsat veriyor. Konyamızdan örnek vermek gerekirse insanlara Konya’nın en bilindik okulları hangileri diye sorulsa Konya Lisesi, Merkez İmam-hatip lisesi ve Karma ortaokulunu sayarlar. Fakat bizim il milli eğitim yetkililerimiz sanki o bölgede başka okul kalmamış veya yeni bir okul yapılamazmış gibi Karma ortaokulunu imam-hatip ortaokuluna çevirmişler. Atatürk döneminde yapılmış bir okulu kafanıza göre değiştirirseniz insanlar elbette tepki gösterir, art niyetlilere aradıkları fırsat verilmiş olur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan gazetecilerle ilgili olarak kimse benim adıma racon kesmesin demişti. Maalesef akılları sıra Erdoğan adına racon kesen, fakat Cumhurbaşkanını zor durumda bırakan çok sayıda idareci var. Bu Karma ortaokulunun değiştirilmesi bu duruma bir örnektir. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından güzel bir uygulamayla okullara şehitlerimizin isimleri verilmeye başlandı. Fakat bu konu da sulandırılarak doz aşımına uğratıldı. 50-60 senelik okulların isimlerinin değişmesini kimseye anlatamazsınız. Yine Konya’dan örnek vermek gerekirse 60 senelik Feritpaşa İlkokulunun adı Şehit Erol Olçok İlkokulu diye değiştirildi. Elbette Erol Olçok çok değerli bir isim. Adı her ilde bir okula verilmeyi hak ediyor. Lakin Konya’da FETÖ’nün el konulan okulları, son on yılda yapılan onlarca okul varken neden tarihi okulların isimleri değiştiriliyor.
Konya İl Milli Eğitim Müdürlüğü yetkililerine birkaç sorum olacak; 15 Temmuz’dan sonra kaç tane FETÖ okulu tarafınıza devredildi? Son 5-10 yılda şehrimize kaç tane yeni okul yapıldı? Toplam kaç tane okulumuza şehitlerimizin isimleri verildi? Şehitlerimizin isimlerinin verildiği okulların kaç tanesi 40-50 ve daha üstü bir tarihe sahip? Okulların isimleri değiştirilirken ne gibi bir yol izleniyor? Bu sorularıma bir cevap alırsam sizinle paylaşacağım.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elbette bu olaylar hakkında bilgisi yoktur. Bu konuda iş bürokratlarımıza düşüyor. Örneğin Milli Eğitim Bakan Yardımcısı olan hemşerimiz Orhan Erdem, Konya’daki bu gelişmelerden haberdar mı? Ne düşünüyor, bir müdahalede bulunacak mı? Bunlar önemli konular. Sadece Konya’da değil ülkenin her yerinde idarecilerin keyfi davranışları nedeniyle dönüştürülen ve ismi değişen okullar büyük sıkıntı yaratıyor. Orhan beyin bu konu da bir çalışması varsa bilmek isteriz.