En son yazımızda Kılıçdaroğlu’nun adaylığı konusunu ele almış, resmen ilan edilmesinden sonra kendisini ciddi bir saldırı bombardımanı altında bulacağını ifade etmiştik.
Üstü kapalı olarak belirttiğimiz kendisinin de bir takım hezeyanlara gireceği düşüncemiz aynen gerçekleşti.
Saat 22’de önemli açıklamalar yapacağını ilan ederek, kamuoyuna açık birtakım bilgileri yine kamuoyuna duyurdu. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve aile fertlerini vakıflar üzerinden vurmaya çalıştı.
Verdiği bilgiler doğru da olabilir yanlış da. Ancak servis ediliş tarzı, topluma aktarılma biçimi baştan sona operasyon kokuyor.
Birincisi, bu türden bilgiler kamuoyuna değil, varsa bir yasa-dışılığı kolluk kuvvetlerine ve adli makamlara verilir. Meşru, yasal bir bilgiyi başına sonuna nitelendirmeler eklemek suretiyle paketleyip sunmak en basit ifadeyle haksızlıktır.
Yok, eğer yanlış bir işlem yürütülmüşse niçin adli makamlara müracaat etmemiştir?
Seçim yaklaştıkça ‘en iyi savunma saldırıdır’ mantığı devreye girecek. Kılıçdaroğlu daha da agresifleşecek. Her fırsatta Cumhurbaşkanına ve ekibine saldıracak.
Bilgiyi çarpıtarak vermek, az vermek, çok detaylı vermek bilgi asimetrisi olarak isimlendirilir. Kemal Kılıçdaroğlu bugün tam da bunu yapıyor. Böylece iktidara ve birlikte hareket ettiği muhalefete muhtelif mesajlar veriyor.
İktidar çevresine hasbelkader gücü ele geçirir, kontrolü sağlarsa yapabileceklerinin bir özetini sunuyor. Aynen İstanbul BŞB’de yaptıkları gibi cumhurbaşkanına yakın kişilerin içlerinde bulundukları sivil toplum kuruluşlarına karşı başlatılan kampanyanın tüm Türkiye düzleminde alacağı hali gösteriyor.
Ötesinde, devlet istihbaratı ve bilgi kanallarına da ulaşım sağlayacakları için her kurumun mahreminde yer alan bilgileri kullanabileceklerini, kullanma imkanına sahip olabileceklerini de anlıyoruz.
Muhalefete ise, bakın ben nasıl acar biriyim, cumhurbaşkanı ve ekibine ancak ben kök söktürebilirim demeye getiriyor.
Böylece onlardan gelebilecek eleştiri ve engellemeleri de bertaraf etmiş olacak.
Bütün bunların meşhur Maltepe mitinginden sonra gerçekleşiyor olması bir tesadüf değil. Olayın gidebileceği noktaları göstermesi açısından belki de hayırlı bir gelişmedir.
Aktörler tedbirlerini alsınlar, hukuka uygun bile olsa işlemleriyle ilgili bilgilendirme süreçlerini işletsinler.
21. YY savaşlarının bilgi üzerinden olduğunu daha önce kaç kez ifade ettik. Yapılmak istenen şey doğrudan bilgi ve çarpıtılması şeklinde kendini gösteriyor.
Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanlığına gelişi ve aradan geçen bu kadarlık zaman dilimi içinde atlattığı badireler kolay biri olmadığını gösteriyor.
Cumhurbaşkanına ödemek zorunda kaldığı bunca tazminat bilgiyi nasıl bir silaha dönüştürebildiğinin en bariz göstergeleri. Bugün böyle dediğine yarın, tamamen ters şeyler söyleyebiliyor.
Ak Partinin en zayıf kaldığı alan da bu olsa gerektir. Bilgiyi kontrol edemiyor. Zamanlı biçimde paylaşamıyor.
20 yıl iktidarda kalan, bu kadar zor dönemleri atlatabilen bir partinin arkasından olmadık iftiralar atılabilir. Dünya kadar kişi en mahrem alanda bulunduktan sonra saf değiştirdi. Onların verdiği ya da vereceği yanlış ve yalanla bulamaçlaştırılmış bilgiyi izah etmek zor olabilir.
Çok zorlu bir dönemeçte bulunan iktidarın bu konuları tez elden değerlendirmesi ve yanlış anlamaya meydan verebilecek hususları vuzuha kavuşturması gerekmektedir. Yoksa seçim dönemi boyunca başları ağrır, her saçma sapan görüşe cevap hazırlamak zorunda kalabilirler.
İşe yanlış insanları hızlıca tasfiye etmekten başlamak galiba en doğrusu…