Bile bile lâdes

Ömer Kocabaş

Türkiye üzerine oyun kurmaya çalışanlar bir türlü istediği sonucu alamayınca eski taktiklerine geri döndüler. Türk-Kürt çatışmasıyla yeniden ülkemizi karıştırmaya çalışıyorlar. Bu oyunu çok iyi biliyoruz. Fakat bilmek yetmez en başından önlem almazsak, işin sonunda ipin ucu kaçabilir. Allah korusun o zaman terörle mücadele başta olmak üzere yeniden 90’lara dönmek zorunda kalabiliriz.

Geçtiğimiz hafta HDP’in İzmir il başkanlığına yapılan silahlı saldırıda bir kişi hayatını kaybetti. Saldırının yapılış şekli, zamanlaması falan o kadar klasikti ki herkes biz bu filmi daha önce çok seyrettik dedi. Lakin demekle bitmiyor. Ortada hayatını kaybeden bir insan var. Apaçık bir provokasyon olduğu belli olan olay üzerinden HDP’liler hükümeti suçlayıp, katil devlet demeye başladılar. Diğer taraftan sosyal medya üzerinde kirli bir savaş başlatıldı. Saldırıyı gerçekleştiren kişiyi birkaç fotoğrafı üzerinden milliyetçi ilan edip, meseleyi ırkçılığa bağlayanlar bir tarafta saf tuttu. Diğer tarafta ise saldırıda ölen kişinin de PKK sempatizanı olduğunu söyleyip öldürüldüğüne sevinenler vardı. Sosyal medya üzerinden ülkenin karıştırılmasının ne kadar kolay olduğu konusunda tecrübeliyiz. Güvenlik birimlerimiz sosyal medyada milleti gazlayanlara karşı uyanık olup, hemen müdahale etmeli.

Bu olayın çok klasik bir saldırı olması küçümseneceği anlamına gelmez. Bunun gibi yapılacak birkaç saldırı, siyasi cinayet doğru yolda ilerleyen ülkemizin yeniden önünün kesilmesine neden olabilir. Bu saldırıdan birkaç gün sonra AK Parti’nin Diyarbakır Hani ilçe başkanlığına yapılan molotoflu saldırı bu alçaklığın devam edeceğinin bir göstergesidir. Emniyet birimlerimiz İzmir’deki saldırıyı bütün bağlantıları ile birlikte çözmeli. Gaza gelen milliyetçi bir genç PKK’ya kızıp saldırı yaptı demek en kolayı. Arkasında kimler var ne amaçlanıyor araştırılmalı. Saldırının daha önce yapılan diğer birçok saldırı gibi zamanlaması manidardı. Tam HDP’ye yeniden kapatma davasının açıldığı bir dönemde uluslararası arenada ülkemiz zora sokulmaya çalışılıyor.

Sıradan vatandaşa düşen ise araştırmadan, sosyal medyada yazılıp çizilen her şeye inanmamak olmalı. Ölen kişi gerçekten PKK’yı desteklese bile bu onun öldürülmesini gerektirmez. O mantıkla hareket edecek olursak iddia falan değil apaçık PKK’yı destekleyen HDP’li milletvekilleri, parti yöneticileri ve üyeleri var. O zaman hepsini toptan öldürelim olsun bitsin(!) Bu ülkenin güvenlik güçleri, yargısı var. Herkes kendi adaletini sağlayacak olursa buranın vahşi batıdan bir farkı kalmaz. İçindeki şiddeti kusmaya çalışanlar bilgisayar oyunları ile avunmaya devam etsinler… Bu ve benzeri olayların yaşanması bekleniyordu. Çünkü yeniden ülkenin ekseni kaydırılmaya çalışılıyor. Korona ile mücadele de tünelin ucu görünmeye başladı. Amerika ile aramızı bir süreliğine de olsa düzelttik. Ekonomik açıdan da toparlanma başlamak üzere. Böyle olunca elbette Türkiye rahat bırakılmamalı, başına yeni çoraplar örülmeli.

Önümüzdeki günlerde şehirlerimizde terör saldırılarının olma olasılığı yüksek, aynı şekilde siyasi suikast girişimleri de. Bunu tahmin etmek için duyum almaya, istihbaratçı olmaya gerek yok. Yeniden başa dönmemek için bugünden önlem almalıyız. Bu noktada basınımıza da önemli görevler düşüyor. Sırf birkaç tık fazla alabilmek için dedikodular üzerinden haber yapmayı bırakmalıyız. Aynı şekilde sosyal medyada yapılan saçma sapan yorumları derleyip haber diye milletin önüne sunmamalıyız. Mafyanın yaptığı açıklamaları sanki bir siyasi parti lideriymişçesine bu konuda şunu söyledi, bunu tavsiye etti gibi söylemlerle meşru göstermenin kimseye bir faydası yok. Gençlerimizin bir kısmı zaten gaza gelmeye fırsat arıyor. Önüne gelene reisim, başkanım demeyi seviyor. Mafyayı bu kadar legalmiş gibi gösterirsek yol olur, sonra baş edemeyiz…   

Kurulan oyunun basit olması sonuç alamayacakları anlamına gelmez. Israrla aynı taktiği deneyen takımlar gibi buldukları ilk boşlukta kalemizde golü görebiliriz. Bile bile lâdes olmamak yöneticisinden sıradan vatandaşına kadar uyanık olmak zorundayız. Terör belasından çok çektik tam bitiriyoruz derken tekrar başa dönmeyelim. Düşmanlarımıza fırsat vermeyelim…