Yıllardır büyük bir psikolojik savaşın içerisindeyiz.
Algı yönlendirmeli haberler…
Diziler…
Filmler…
Sosyal medyadaki kirli bilgiler…
Mesajı hap gibi veriyorlar.
Kişi farkında bile olmuyor.
Hedef kitle seçilip, nokta atışı yapıyorlar.
Kadınlar için ayrı, erkekler içinse ayrı argümanlar kullanıyorlar.
Bir insanının televizyon başına hangi saatte geçeceğini çok iyi biliyor ve internette ne kadar vakit geçirdiğini ince bir şekilde hesaplıyorlar.
Tabi bunlar öncesinde sağlam bir sosyolojik tahlil gerekiyor.
Toplumun aile yapısını inceleyip, sinir uçlarını belirleyip ve o yönde beyinlere telkinler veriyorlar.
Toplumda aileyi dağıttığınızda, nereye gideceğini bilmeyen kuru bir insan topluluğu kalır.
Bu insan topluluğunu da ya dağıtırsınız ya da istediğiniz yere yönlendirirsiniz.
Sistem bunun üzerine kurulu.
Akşam televizyonu açıp, popüler kanalları gezdiğinizde aşağı yukarı hepsinde verilen mesaj aynıdır.
Denilir ki: “Böyle olacaksınız.”
Bu mesajı da bu memleketin ekmeğini yiyip- suyunu içen aktörlere verdirirler.
Son zamanlarda, ne çok rol model olarak benimsenen şarkıcı-oyuncu çoğaldı değil mi?
Önce parlatırlar, sonra ona ait bir kitle oluştururlar.
Bunlara da “fan” derler.
Ülkemizin askeri, vatanını korumak için şehit olur, çocukları yetim, eşi ise dul kalır ama onlara bir Fatiha’yı çok görenler, hayranı olduğu oyuncu yurt dışından eğlenceden veya alemden dönerken havalimanında onu çığlıklarla karşılar.
Dizilerin bir kurgu ve yalan-dolan olduğunu bile bile, onu gerçekmiş gibi yaşayan çok kişi yok mu?
Dizideki aktörün konuşması, saçı, sakalı, giyimi ve hatta aksesuarı bir anda ülke geneline yayılmıyor mu?
Dizideki okunan bir kitap bile satış rekorları kırıyor.
Kimin yazdığı ve içeriğinde ne olduğu önemli değil.
Hayran olunan kişi o kitabı okudu… İşte yönlendirme işi bu kadar kolay.
Dizi ve filmlerde silah kullanmayı bir meziyet, içki içmeyi adamlık ve asi olmayı da sanki asillikmiş gibi sunmuyorlar mı?
Popüler olan dizilerin çoğunluğu bizim aile örf ve adetlerimize bile uygun değil.
Resmen beyinlerin kodları ile oynuyorlar.
Mesajı beyne sokup, orada kalıcı olmasını sağlıyorlar.
Vatandaşı ters algıya kaptırıp, robot gibi olmasını istiyorlar.
Aile değerlerimizi böyle yıkmadılar mı bizim?
Ve çoğunlukla kadınları hedef kitle seçiyorlar.
Çünkü ailede kadının önemini net olarak biliyorlar.
Kadını yönetirsen, aileyi yönetirsin.
Görüntü de böyle görünmüyor olsa bile, gerçekte bu böyledir.
RTÜK, bu dizilerin beyinlere yaptığı psikolojik darbı artık durdurmalı.
Dizilerin isimlerinden bile, art niyetli oldukları net olarak görünüyor.
Ne üzücü ki peşlerinden koca bir kitle sürüklüyorlar.
Bu kişiler, hem beyinleri yıkıyor hem de bunu yaparken milyon liraları cebe indiriyorlar.
Saha savaşında gardını alırsın fakat psikolojik savaşta yol-yöntem bilmiyorsan yönlendirmeye açıksın demektir.
Dedikleri gibi düşünür, dedikleri gibi hareket edersin.
Allah’ın kullansın diye verdiği ve yüzde yüz kapasiteli beyni onlara bedavaya kiraya verirsin.
Dünyada bu düzen böyle işliyor.
İşin en üzücü tarafı ise, bunlar bilinmesine rağmen önlem alınmıyor.
İnsan “NİYE?” diye sormadan edemiyor.