Seçim sürecinin netleşmesi, safların yavaş yavaş belli olmasıyla birlikte anketlerde ortaya dökülmeye başladı. Herkes kafasına göre anket yapıyor, anketi yaptıranı memnun edecek sonuçlar çıkarıyor. Ardından haber kanalları, gazeteler kendi işlerine gelen anketleri izleyici ve okuyucularına sunuyorlar. Vatandaşın bu anketlere göre pozisyon alıp, karar vermesi bekleniyor. Böyle bir şey elbette mümkün değil ama attıkları oltaya üç, beş kişi ne düşürürsek kârdır gözüyle bakıyorlar(!)
Övünmek gibi olmasın ama iletişim mezunuyuz. Sosyal bilimlerde araştırma yöntemlerine dair dersler gördük. Anket nasıl yapılır, evren nedir, örneklem nasıl seçilir biliriz. Hatta zamanında 2009 yerel seçimlerinde hocamızın yönlendirmesiyle bir firma için arkadaşlarımızla gerçek bir anket yapmışlığımız bile var. Sonuçta kazanacak dediğimiz aday aşağı yukarı bizim belirttiğimiz oy oranıyla kazanmıştı. Çünkü hocamızın kişisel bir hesabı kitabı yoktu, anket yaptığımız ilçenin bütün mahalleleri örneklemimizde vardı. Anketi yaptıran aday ya da siyasi partiyi memnun edebilmiş miydik bilmiyorum ama sonuçta biz işimizi yapmıştık.
Anket işi namusuyla yapılırsa düzgün sonuçlar elde edilebilir. Lakin iktidar ya da muhalefete yakın il ya da ilçelerde yapılacak anketlerde elde edilecek sonuçlarda tek kazanan anket şirketi olur. Haberlerde okuduğunuz anketlerin detayına bakmak lazım. Kaç ilde, kaç ilçede kaç kişiyle yapılmış. Hatta ilçeler de önemli. İstanbul’da Beşiktaş, Kadıköy’de çıkan sonuçla Fatih, Üsküdar’daki bir olmaz. Aynı şekilde Ankara’da Çankaya başka söyler Mamak başka. Piyasada şirketler tarafından yapılan anketlerin büyük bir kısmı çöpken bir de sosyal medya anketleri çıktı. Adam, milyonun üzerinde takipçim var hadi anket yapalım diyor. Fakat fenomenimiz eğer muhalifse Muharrem İnce birinci, Kılıçdaroğlu ikinci, Cumhurbaşkanı Erdoğan ise yüzde yirminin altında komik bir oranda üçüncü oluyor. Emin olun HDP kendi adayını çıkarsaydı, o bile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı geçerdi. Diğer taraftan iktidarı destekleyen bir hesaptan yapılan bir ankette ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yüzde elli beş, altmış bandında oy aldığını görüyoruz. Peki hangisine inanacağız? Elbette ikisine de inanmayacağız…
Hafta sonu günü birlik annemlerin yaptığı Ramazanlık şebiti Ankara’ya götürmek için Konya’ya geldim. Fırsat bu fırsat deyip 20 seneden fazladır gittiğim mahallemizin berberi İbo’ya uğradım. Sıra beklemesi, saç kesimi, sohbeti derken neredeyse bir saat berberde vakit geçirdim. Madem herkes sosyal medyada kafasına göre anket yapıyor, ben de berberde yapayım dedim. Berberde bulunan on kişinin yaş ortalaması yirmi beş diye biliriz. Otuz yaş üzeri İbo ile ben vardık. Gençler Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sevseler de bu sefer oy vermeyeceklerini söylüyorlar. Gerekçeleri elbette ekonomideki kötü gidiş. Milletvekili seçiminde Yeniden Refah Partisine, Cumhurbaşkanlığında ise Muharrem İnce’ye oy vereceğiz diyorlar.
Gençlerin ekonomik gerekçelerde haklı olmakla birlikte sosyal medyadan oldukça etkilendikleri belli oluyor. Birisi HÜDA PAR’ın AK Parti’nin yanında ne işi var dedi. Niye diye sorduğumda HÜDA PAR’ın rahmetli Gaffar Okkan’ın katili olduğunu, Hizbullah’ı desteklediğini söyledi. İşin aslı öyle değil derken Yotube’da videosu var istersen göstereyim dedi. Göstermesini istemedim, sonuçta Yotube’da videosu varsa doğrudur… Propaganda yapan amca pozisyonuna düşmemek için meseleyi değiştirip Konyaspor-Galatasaray maçını ortaya attım.
Elbette sekiz, on kişinin söylemiyle hareket edilmez ama yine de anlamak isteyene çok şey de gösterir. Yıllardır dilimizde söylemekten tüy bitti, ekonomi en belirleyici şeydir. Hükümetin seçimi kazanmak istiyorsa ne yapıp ne edip bir şekilde ekonomiyi yoluna koyması lazım. Önümüz Ramazan, fırsatçılar yine piyasaya çıktı. Zam gelmeyen bir şey yok. Bir kilo kıyma 200 lirayı geçmiş. Rakamlarla ekonomimiz şöyle uçuyor, böyle kaçıyor demekle olmuyor. Vatandaş bunun karşılığını markette, çarşıda, pazarda göremiyor. Ekonomi bakanımız kusura bakmasın ama gitgide karikatürize bir kişilik hâline dönüştü. Açıklamalarını vatandaş ciddiye almıyor. Önümüzde iki aydan daha kısa bir zaman kaldı. Bu ekonomiyle seçime girersek hükümetin işi zor. 20 yıllık emeğe yazık olur, ülke yeniden bir fetret devrine girer. Bunun için hükümetin ekonomik anlamda radikal önlemler alıp, vatandaşı rahatlatması gerekiyor. 2019 yerel seçimlerinde İstanbul ve Ankara’nın kaybedilmesinin ana nedeninin soğan ve patatesin beş liraya çıkması yani ekonomik gerekçeler olduğu unutulmamalı.
Hükümetin gerek yirmi yılda yaptıklarını, gerek seçime dair vaatleri, atılan iftiralara cevapları bir dakikayı geçmeyen videolarla göstermesi gerekiyor. Özellikle gençler için sosyal medya belirleyici. Oradaki videoyu ailesine izlettirip, onları da yönlendirebiliyorlar. Sosyal medyada izlediği her şeyi doğru kabul edenleri ancak yine sosyal medya ile ikna edebiliriz.