Pazarlama yöneticileri, yirmi birinci yüzyılın başından itibaren genç kuşaklara, bir ürün veya hizmet satmanın diğer dönemlere göre daha zor olduğu konusunda birleşiyorlar. Örneğin 2006 yılının başlarında Forbes dergisinde yayınlanan bir makale, Y kuşağı (1979-1994 doğumlular) olarak tabir ettiğimiz kesime satış yapmanın her zamankinden daha zor olduğunu ve geleneksel yöntemlerin bu kuşak üzerinde çok etkili olmadığını söylüyordu. Makaleye göre, bir önceki kuşağın aynı yaş grubu için onların istediği türde ürünleri piyasaya sürüp daha sonra kitlesel satışlar için grup zihniyetinin oluşmasını beklemek yeterliydi. Ancak yazının söylediğine göre artık bu dönemin sona erdiğini, homojenik ve eski grup şablonlarının yerini bireysellik ve otantikliğe bıraktığını görüyoruz.
Wall Street Journal’de gençlere yönelik pazarlama çalışmaları ile ilgili yayınlanan bir yazıda, 10’lu yaşlardaki gençler için filmler hazırlayan bir yapımcı, “bu gençler, kendilerine pazarlama yapıldığını hemen anlıyorlar, pazarlama mesajlarını deşifre etmek yeteneği bu kuşaktan doğuştan gelen bir özellik” diye serzenişte bulunuyor. Yine bu kuşağa yönelik pazarlama yapan profesyonellerin bulunduğu panelde benzer bir sonuca ulaşılmıştır. Pazarlamacılar panelde kısaca özetleyecek olursak “Önceki kuşaklarda yankı bulan formüller artık işe yaramıyor. Y Kuşağı, haber medyasına önceki kuşaklar kadar güvenmiyor ve bu kuşak reklam hedefi olmaktan nefret ediyor” sonucunda birleşiyor. Ciddi bir PBS belgeseli, Y Kuşağının bir önceki neslin devamı olmadığı yönünde bir sonuca varıyor. Ayrıca, bu gençlerin inatçı olduğunu belirterek, demografik markalardan ve geleneksel pazarlama mesajlarından etkilenmediklerini ortaya koyuyor.
Peki o zaman bu gençler ne istiyor? Konuyla ilgili çalışmalar yapan bir profesyonel, Y Kuşağının çok sofistike olduğunu, çünkü birçok savaş ve istikrarsız dönemler gördüklerini belirtiyor. Başka bir profesyonel ise hızla değişen ve hatta kaotik bir dünyada büyüyen bu neslin üyelerinin para ve geleceğin planlanması konusunda çok pragmatik hareket ettiklerini söylüyor. Ayrıca anne babaları gibi stres altında yaşamak istemiyorlar ve çoğu yaşamlarında kontrolü elden bırakmamanın yetişkinlerde bir başarı işareti olduğunu dile getiriyorlar.
Pazarlama dünyası, Y Kuşağının bir takipçi değil, birey olduğunu bugün kabul etmiş durumdalar. Bu nesil, geçmiş kuşaklar gibi uyumlu, Gap mağazasından alışveriş yapan ve popüler müzik dinleyen kitleden çok farklı. Y Kuşağı, bireyselci davranış kalıplarının çok fazla ön planda olduğu bir nesil. Bundan dolayı, Y Kuşağını hedefleyen markalar da pazarlama stratejilerini ve reklam mesajlarını gençlerin yeni davranış kodlarına uygun bir şekilde tasarlamalılar. Kitlesel üretim tarzının yanı sıra bireylerin kendi ürünlerini kendilerinin tasarlamasına olanak tanıyan markalar, bunu çok etkili bir şekilde kullanıyor. Örneğin BMW’nin sitesine girip kendi arabanı kendin tasarlaman gibi.
Y Kuşağı, herkes gibi olmak değil, kendini farklı hissetmek istiyor. Bunu fark eden markalar pazarlama süreçlerini çoktan yeni anlayışa doğrultusunda dizayn etmeye başladılar bile. Y Kuşağı bile pazarlama yöneticilerini bu kadar zorlarken, dijital dünyanın içerisinde doğan ve yeni bir tüketici davranışı geliştiren Z kuşağını anlamak çok daha zor olacaktır. Bu yazıda Y kuşağından bahsettik ama pazarlama yöneticileri, Z kuşağının da alışveriş kodlarını doğru bir şekilde çözmelidir.