2018 yılından bu yana artan enflasyon ve dövizdeki dalgalanmaların üzerine bir de pandeminin ve komşu ülkelerdeki savaşların sıkıntıları eklenince tüm sektörlerde olduğu gibi inşaat sektöründe de büyük hasarlar oluştu.
Özellikle işçilik, çimento, demir, doğrama, kapı, pencere, tesisat, hatta sunta gibi malzemelerde yaşanan afaki fiyat artışları maliyetlri çok yukarıya çekti. Bir de büyükşehirlerde had safhada olan arsa eksikliği bu zincire eklenince rakamlar gittikçe şişti.
Son 5-6 yılda ev fiyatları en az 10’a katlandı.
Bu afaki artışlar hem müteahhitleri ev satamaz ve yeni proje üretemez hale getirdi hem de vatandaşların ev almasını çok güçleştirdi.
Faizlerdeki son durumla birlikte de hassasiyeti olmayanların bile ev sahibi olması imkansızlaştı.
Dolayısıyla piyasada büyük bir barınma sorunu ortaya çıktı.
Hem helalinden olan hem ödeme kolaylığı olan hem de güvenilir bir proje arayan vatandaşların imdadına ise ya TOKİ yetişti ya da belediyelerin ürettiği projeler.
TOKİ’yi zaten anlatmaya gerek yok. Ama belediyelerin bu konuda hakkını vermemiz lazım.
Özellikle Karatay Belediyesi bu alanda Türkiye’deki en öncü belediyelerin başında geliyor.
Karatay’da durmaksızın hem güvenilir konutlar üretiliyor hem de ilçe hızla gelişiyor ve değişiyor.
Bu projelerden sonuncusu da Sedirpark Konutları oldu.
Karatay’daki konut projelerinin 44’üncü hamlesi olan toplamda 600 dairelik Sedirpark Konut Yapı Kooperatifi’nin temeli pazartesi günü atıldı.
Başkan Hasan Kılca ve ekibi, son 5 yılda ilçenin 4 ayrı bölgesinde 1392 konutun üretimine öncülük etti. Bu rakam öyle az buz bir rakam değil…
Dediğim gibi, Karatay Belediyesi hem TOKİ gibi çalıştı hem de ilçenin kentsel dönüşümüne büyük bir mühür vurdu.
Yazının girişinde de bahsetmiştim, böylesine sancılı bir zaman diliminde bu projeleri yapmak öyle kolay değil.
Şartlar her ne kadar zorlasa da belediyelerin bundan sonra da bu tarz projeleri artırması gerekiyor.
Belediyelerin konut işine girmesinin riskli olduğunu elbette biliyorum, Karatay Belediyesi’nin projesinden bağımsız olarak söylüyorum; ‘huzur hakkı’ adı altında şuanda şehirde dolaşan bazı söylentileri de duyuyorum ama belediyelerin konut üretmesinden başka da çıkar yol göremiyorum. İçinde bulunduğumuz süreç bunu zorunlu kılıyor.
Çünkü vatandaşın asıl önceliği şu anda konut sahibi olmak ve belediyelerin işi de vatandaşın ihtiyacına cevap vermek…
Bizim gibi hassasiyeti olanlar kredi çekemez, kredi çekmekte sorun görmeyenler ise bu faizlerin altından kalkamaz, peşin parayı bulup ev alanların sayısı da bir elin parmağını geçmez. O halde tek çıkar yol var; ya TOKİ ya belediye projeleri ya da Emin Evim gibi tasarruf finansman sektörü.