"Oğlum; BELA OKUMA!
O bela dönüp dolaşıp sahibini bulur ve sadece sana dokunmakla kalmaz, ocağına da musallat olur."
Bu söz kendi ifadesiyle "Elif Lam Mim" suresini ezberlemek için günlerce uğraşan rahmetli anacığıma ait.
Rahmet olsun.
Pek çok Anadolu kadınının yüreğinde kaim olmuş bu sözü, öyle çok din bilgisine sahip olduğundan sarf etmemişti anacığım. Bilakis eksik, yarım, yetersiz din bilgisiyle ama SAMİMİ ve GÖNÜLDEN dillendirmişti.
Keza din, FITRAT değil miydi zaten?
Kur’an’ın ANA mesajı bu FITRATA işaret etmiyor muydu?
Kaldı ki, mesajın bu ana kısmını anlamak için aslında öyle çok Allame olmaya da gerek yoktu; temiz, saf, samimi bir yüreğe sahip olmak yeterliydi.
İşte bu toprakların insanı, o ANADOLU İRFANINA sahip ANALARIN-ATALARIN saf, temiz, samimi ve yürekten ortaya koyduğu ve bir nevi maya vazifesi gören veciz cümlelerin anlamlarıyla yoğrulmuş, yaşayışını da ona göre belirlemiştir.
Dindar veya az dindar hiç fark etmez, bu ülkenin kahir ekseriyeti BEDDUANIN bu yönünü çok iyi bilir ve mümkün mertebe ağzına almaz. Bilir ki, ağzına aldığı takdirde, o beddua kendisini bulacaktır.
Bu ülkede analar çocuklarını, “BELA OKUMA-YALAN SÖYLEME” öğüdüyle yetiştirdiler her daim.
BELA; öyle tehlikeli bir şeydir ki, bütün kötülükler, hasetler, kinler, nefretler ve bilumum olumsuzlukları, musibetleri içerisinde barındıran ve musallat olduğu kişiyi, evi, ocağı ve hatta toplumu ve koca bir ülkeyi TARUMAR eder, KÖKÜNÜ KURUTUR ve bir daha YEŞEREMEYECEK hale getirir. Tarihte bunun çok örneğini bulabileceğimiz gibi, Kur’an’ın mesajında da kavimlerin helakine vurgu yapılarak, İBRET VESİKASI olarak sunulur bizlere. İşte bu sebepledir, eskilerin, eskimez insanlarımızın kadim geleneğinde BELAYA karşı çıkış ve bu yüzdendir, DÜŞMANINA dahi BELA okumamanın tercih edilmesi.
Peki, neden bu böyledir?
Onun adı da TEVEKKÜLDÜR işte...
Başına ne musibet gelirse gelsin onu kendi hatasında arar ve hemen Allah’a sığınarak/tevekkül ederek, secdeye kapanır/teslim olur; bilinçli ve Kur’an’ vâkıf olan her Müslüman.
Bilir ki, “her iş/oluşun sonu akıbeti Allah’ın elindedir.”(Hacc/41)
Yani anlayacağınız “BELA OKUMAK” öyle şakirtlerin anladığı gibi basit bir şey değil. Bilakis vurduğu yerden SES getiren ve kurunun yanında yaş olanı da yakan, kül eden bir MUSİBETTİR.
Peki, şimdi o beddua eden CEHİL zannediyor mu ki, ağzından çıkan sözden mesul değildir ve o sözü, tabiri caizse es geçer Allah!
Ve yine bunca olan bitenden ve ikazdan sonra bile hâlâ o CEHİLE inanan cahiller, zannediyor mu ki o BEDDUA, OCAKLARINA ATEŞ olarak düşmeyecek ve bu ateş kuru yaş ayrımı gözetecek! Ne münasebet, bilhassa o BELA ateş olarak ocaklarına düşecek ve kurunun yanında yaş da yanacak!
Ayet apaçık ortada; “İçimizdeki beyinsizlerin yaptıkları yüzünden bizi helak mı edeceksin Rabbim?”
Evet; Dünyanın en TEHLİKELİ yapısına gönül veren ve hâlâ uyanmayan AHMAKLARIN ocaklarına ATEŞ DÜŞTÜ düşmeye devam edecek ve bu BEDDUA en KILCAKLARINA kadar işleyecek. Allah’tan gayri bel bağladıkları MÜSTEKBİRLERİN bir bir TÖKÖZLEMESİ bunun en bariz işaretidir.
Gerçi buna gelene kadar ne çok işaretler yaşadı ve ne ayetlere maruz kaldı bu ahmaklar ama ne mümkün görmeleri ve anlamaları!
Keza, CEBRAİL gelse ve dese ki yanlış yoldasınız!
“KUSURA BAKMA” diyecek BEDBAHTLIKTA ve AHMAKLIKTA ve GAFLETTELER bunlar.
Tabi bunların ahvalini sadece yukarıda saydıklarımıza bağlarsak, o da bizim gafletimiz olur ki, o durumda da asıl mes’eleyi ıskalarız. Geri adım atmamalarının ESAS gerekçesi ÇIKAR ilişkileridir...
Öyle ki bu ÇIKAR İLİŞKİLERİ, tavandan tabana kadar bir zincir oluşturmakta ve bu zincirin en uç halkası ise çocuklarının sözde istikbali uğruna bu çıkar ilişkilerinden vazgeçemeyenlerdir ki, farkında değiller, evlatlarını KULLANILMAK üzere en TEHLİKELİ ÖRGÜTÜN GÜDÜMÜNE soktuklarının.
O örgüt ki, güdümüne aldıkları çocuklar, bir gün robot olmadıklarını anlayıp kendi iradelerini hatırladıklarında ve peşinden gittikleri kişinin paronayak hezeyanları olan bir şarlatan olduğunu anladıklarında, o çocukların zaaflarını ve en zayıf yanlarını tehdit ve şantaj amaçlı kullanacak tıynette ve kapasitededir. Keza, örgütün ana mantığı ve kurgusu bu uygulama üzere işlemektedir. Örgüt şakirtleri ise bu durumu ancak başlarına geldiklerinde anlayabilmekle birlikte ekseriyeti zaaflarından dolayı bu örgüte mahkûm haldedir.
Hillary Clinton’a HİMMET aktaranların KURBANLARI, BAĞIŞLARI, SADAKALARI makbul olsun; BÜYÜK ŞEYTANIN nezdinde!
Ayrıca bunların cesaretlerine de şaşmamak elde değil! Cahil cesareti bu olsa gerek, zira insan bilinenin aksine, bilgi sahibi oldukça, ilim ile donandıkça ve tefekkür ettikçe adım atmaya korkar, HAKİKAT karşısında boyun eğer, DİZ ÇÖKER, SECDEYE KAPANIR ve NADİM olur... Cahil ise tam tersini yapar.
İşte bu tabandaki CAHİLLER de içinde bulundukları ahvalde ısrar ederler ve hiç sorgulamazlar; “YA ACABA BİZ GERÇEKTEN YOLDAN ÇIKMIŞ OLMAYALIM?!?” diye.
Oysaki basiret sahibi her Müslüman, ayağına diken batsa bunda kendine dair bir hata arar ve Kur’an’da zaten her daim buna işaret eder:
“Size ne belâ/musibet isabet etmişse, kendi elleriniz ile yaptıklarınızın sonucudur!” ŞURA Suresi
Daha ne desin Allah?!?
BELANI MI ARIYORSUN diyeceğim ama nafile! Zaten ettikleri BELA adım adım, ağır ağır iliklerine kadar işliyor ve garip olan bu şakirtler bunu hiç hissetmiyorlar; tıpkı kurbağanın kısık ateşte haşlanması gibi.
Yukarıdaki ayete benzer o kadar çok uyarı var ki Kur’an’da ama gel gör ki bu ahmak şakirtler neler diyorlar hâlâ:
En son hezeyanlardan birini örnek verelim: “F.Gülen bana dese ki SENİN adın artık AYŞE, ETEK GİY ve GEZ" hiç itiraz etmez yaparım.” Demiş, şakirdin birisi.
Şimdi ne anlatabilirsin ki bu beyinsize?!
Yani bu asalak aslında şunu demiş oluyor: “Allah’ın sen beni erkek olarak yarattın ama peşinden gittiğim SAPTIRICIM bana kadın olmamı emretti ve ben de şimdi bu emre uyuyorum! Üstelik yarın hesap günü bu SAPTIRICIMLA aramda geçecek olan diyalogları bana Kur’an’da bildirmene rağmen yapıyorum bunu!”
Burası artık sözün bittiği yer ve belanın da gelmesinin önünü açan nokta. Dolayısıyla burada duruyorum ve ETEKLİ ECİŞ BÜCÜŞ bukalemun gibi düşmanın olacağına; tavrı net ve er meydanında savaşacağın LÖK gibi inkârcı düşmanım olsun diyorum...
Bu SEBEPLE, olumsuz da olsa Müslümanlara karşı tavrı net ve daha da önemlisi ABD'nin başını belaya sokma potansiyeli olan ve belki de ABD putunun da yıkılmasına sebep olabilecek TRUMP'I DESTEKLİYORUZ!
Dipnot: Gayet açık olmasına rağmen bu destek cümlesinin maksadını anlamayanlara söylenecek bir şey yoktur.
ARTI PARANTEZ:
15 Temmuz gecesi telefon rehberimdeki herkese Whatsappla Kısıklıdan yayın yaparak sokağa davet etmiştim.
Rehberdeki kripto fetöcülere de mesaj gidince o gece tedirgin olup korkmuşlar...
ŞAŞIRDIM MI?
Tabi ki hayır...
Keza, HAİNLER KORKAK olur ve KORKAK oldukları için zaten HAİNLİK yaparlar...
Hani darbe öncesi kendi TVlerinde iki fetöcü ne demişti "bu millet yere yatmasını bilmez; mevzi alamaz; müezinler avluda bulunan evinden camiye gidemez"
Bu AHMAK MÜPTEZELLER tam da kendilerini tarif etmişler işte... Ve utanmadan, arlanmadan KAÇTIKLARI yerlerden bunu söylüyorlar. Yahu ne kadar ONURSUZ, KİŞİLİKSİZ ve KARAKTER EROZYONUNA uğramışsınız. Ne yaptığınız iğrenç darbeye adam gibi sahip çıkabildiniz, ne de inkâr edebildiniz. Bu kadar mı olur diyeceğim ama demiyorum zira daha fazlası da beklenir bu aşağılık güruhtan...
KORKAK;
KİŞİLİKSİZ;
KARAKTER EROZYONUNA UĞRAMIŞ ONURSUZ MÜPTEZELLER...
Bunların ekserisi korkaktır...
Tıpkı ayette olduğu gibi...
"Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin.
Onlar sanki dayanmış keresteler gibidirler.
Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar.
Onlar düşmandır, onlardan sakın.
Allah onları kahretsin!
Nasıl olup da döndürülüyorlar?" MUNAFİKUN Suresi
Vesselam...
Blog adresim: kaanbilgekutadgu.blogspot.com.tr