Bekliyoruz…

İbrahim Çolak

Bekliyoruz…

Beklediğimiz Gelmiyor…

Gelen Beklemiyor…

 

Bir ay, uzun bir ay geçmişti Dağlım'ı ilk gördüğüm günden beri. Onu gerçekten gördüğümden , adını Dağlım taktığımdan beri bir ay geçmişti. Bir ay çok uzun, hesaplaması zor bir zamandı.

Dış duvarın üzerine oturmuş, Dağlım'ın görünmesini bekliyorum.

Görünecek. Başka türlüsü olamaz. 

Otobüs boşalıyor, kalbim az daha sabret.

Evet, Dağlım bu.

Bir sıçrayışta ayağa kalkıyor, gözlerimi ona dikiyorum ancak ne söyleyeceğimi bilemiyorum. 

Kafamın içindeki bütün sözcükler birbirine karıştı, bir tekini bulup çıkaramıyorum.

Bana bakan gözleri iri, sessiz ve şaşırmış.

Ayakta, karşılıklı öylece duruyoruz.

Hiç olmazsa tek bir sözcük çıkmalı ağzımdan.

Ve o sözcüğü söylüyorum.

-Dağlım! diyorum, kendimle alay eder gibiyim ve neredeyse güleceğim. 

Gerçekten o da gülüyor.

İnci gibi parlayan beyaz dişleri var. Dudaklarına takılı kalan gözlerime içimden kızıyorum. Uzanıp yanaklarını öpesim var.

 

-Adın ne senin Dağlım?

-Hace.

-Neden Dağlım diyorsun bana?

-Gel, her şeyi anlatacağım sana.

 

X

Bilmenin mutlu kılmadığını öğrendiğimde köprüyü geçmiştim ve geriye dönüşüm de mümkün değildi.

X

Sevmek çok söylemek değil merhametle vermek ve yine merhametle sarılmaktır.

X

Gerçek şu ki kelimelerden daha çok hislerimizle, gözlerimiz ve özlem dolu kollarımızla anlaşıyorduk.

X

İlkbahar güneşi nasıl parlar bilir misin? Bilemezsin muhakkak. Çünkü Hace'nin nasıl gülümsediğini görmedin.

X

Hemen her yolculuğumda kendimi kandırır, dünyanın öbür ucuna gidiyormuşçasına gizemli bir korku ve heyecan duyar sonra döner dolaşır kendime varırım. Otobüse binerken mutlu, inerken mutsuz olurum. Tek istisna: Sarılacağım bir kadın beni bekliyorsa.

X

“Kimsenin çıkagelmeyeceğini bilen, emin olur” diyor Şeriati. Emin değiliz, bekliyoruz, beklediğimiz gelmiyor, gelen beklemiyor. Emin olduğumuz şu: Zaman ve gönlümüz geçiyor.

X

Devamlı galip gelip kazanmayı istemek ve bunu hırsa dönüştürmek rızaya uygun değildir. Bizlere merhamet eden Rabbimiz, kibre düşmeyelim diye arada sebeplere bağlı olarak kaybettirir. Sonrasın da kaybetmek ibret, kaybetmek şükür olur.

X

Yolun ve bahtın açık olsun. Kalbinin gölgesinde dinlen, yorulduğunda.

X

İnsan var ki çıra, alev alıp yanması kolay. İnsan var ki ıslak ağaç, yakmak için birkaç ağaç yakmak gerek.

X

Geceden ve gönlünden, çok sesli, haykıran ve kelimesiz bir şiir geçer. Geceye hüzün, gönlüne gözyaşı düşer.

X

Bazı insanların yanında susarız. Bu başka bir keyiftir. Kelimeler ne söylerse söylesin hep daha fazlasını hisseder ve yaşarız. Kelimelerle değil hissettiğimiz ve sevdiğimiz için anlaşırız.

X

Sevgisizlikten kuruyor insanlar. İşin tuhafı en çok da bu insanların “sevdiklerini” söylüyor olmalarıdır. Kuru bir nehir yatağının yankısı gibi.