İklimler, coğrafi tabirle dünya ve insan yaşamında olduğu gibi yeryüzünü de insan kadar biçimlendirmiştir. Dünya ve insanlığın tarihinde bu böyle olmadı mı? Buzul çağından sıcak iklimlere kadar…
Ve buzul çağının nüvesi olan kış mevsiminden ne kaldı? Yer çekiminin etkisinde seyreden gazların bir mevsim ve sonrası… İklimler.
Ömür sayfasında, ilkbahar gününün coşkusunu beklemek vakti gelmişti, bir uykuya dalmak ve sessiz sakin ilkbaharı beklemek sabırla…
Ve bekleyişler, umutla yoğurulacaktı yeryüzünde…
Aradan geçen vakitte, lapa lapa yağan su buharına, rüzgârın eşlik etmesiyle, soğuyan havanın imdadına bir soba kenarında bekleyişler alacaktı… Sobanın sıcaklığında derin bir uykuya dalmak, uzaklara ve ta uzaklara dalmak dünya haliyle. Ve sessizce beklemek…
Uyumak, yorgun argın gökyüzünden yeryüzüne doğru giden yolda, kahverengi orman toprağında uyumak, koskoca bir köy olan yeryüzünde uyumak ve sonrasında ta uzaklara bakmak…
Bir çift gözün gördüğü ne kadar uzak olabilirdi…
Sisli günlerden, kış mevsiminin, kar yağışından nasibini almış, koskoca bir ayazın gölgesinde seyrediyordu mevsimler… Gözlerinin önündeki şahitliğin, tutanağını tutuyordu sanki insan. Ömür bir kış mevsiminin soğuk ve sakin, sessizliğinde geçiyordu.
Yıllar, mevsimlerin eşlik ettiği yağmurlu günlerden, hafif soğuktan esen rüzgârla, yağmurlu ıslak asfaltın telaşesinde, kış mevsiminin ayazında yürüyordu yolları…
Vakitlerden yine bir şubat ayıydı. Sobalar kurulmuş bir köy yerinde, soba başında bekleyen, umudun, yaşam hikâyesinin mevsimsel adıydı kış.
Ya üşümek, evsiz barksız bir sokağın çat ayazında bacalardan çıkan dumana bakarak üşümek, yetmeyen bir umudun koşuşturmasında üşümek…
Ve üzerine yapılan uzunca muhabbetler bir çay ocağında… Bir bardak çayın, sıcak buharında, yanı başında seyreden yolcunun bir kış mevsiminde, ilk cümlelerinin şahitliğini yapıyordu, bir bardak çay.
Yerleşik kütlenin, yerçekimi etkisiyle ayakları güya yere sağlam basıyordu.
Dünyayı senden, benden ve ondan ibaret sanmak, birinci ikinci ve üçüncü tekil şahısın kendi yorumuyla baktığın gönül penceresinden, samimi bir çift gözle, süzmek olup biteni… Her şey oldu olmasına da fakat bitmedi. Söylenecek söz, yaşanacak ömür, bir hüzün bir sevinç ve bir de umut bitmedi. Çünkü ilkbaharın umudu, sonbaharla başlamıştı. Ve insan yaşamaktaydı. Yaşamak umut etmekti. Ve bekleyişler…
Neler yaşardı insan ve neye tanıktı ve en çok neyin şahidi oldu, koşuşturduğu evrenin bilinmezliğinde.
Sonuçta bir iklim, bir mevsim ve bekleyişler…
İklimler, kış mevsiminin durağında ve insan bekleme de, yaşamakta ve şahit olmakta günün mevsimine… Güneşe, rüzgâra ve soğuğun yüzüne…
Vesselam.