“Kimsenin yaşam tarzı tercihiyle ilgili Diyanet dâhil hiç kimsenin laf söyleme hakkı olmaması gerekiyor. Bu noktaya geldik artık. Diyanet anlatacak şeylerini anlatsın kendisine başvuranları dini nasıl yaşayacağını öğretsin. Bıraksın insanların yaşam tarzını artık lütfen.”
Tırnak içinde verdiğimiz bu söz, bir zamanlar İslamî kaygıları olan Müslümanlarla beraber siyaset yaparken, şu anda din düşmanlığı tarihen tescilli bir partinin İstanbul milletvekili olan Mehmet Bekaroğlu’na aittir. İşte insanlar inandıklarını yaşamazsa, yaşadıklarına inanır. İnsan için çevre çok önemlidir. Bulunduğu çevrenin ürünüdür insan...
Müslüman bir kişi, kimliğini koruyabilmesi için, inanç değerlerine fânus görevi yapacak, onu kale gibi koruyacak bir câmiaya ihtiyacı vardır. Bu câmia; İslamî düşünce ve inancının etrafında şuurluca toplanmış insanların meydana getirdiği bütündür. Bugün Müslümanlar, yaşadıkları gayri İslamî rejimlere ya teslim olacaklar, ya da kendilerini onlara karşı koruyacak olan bir yapılanma oluşturacaklardır. Yoksa bu “korunma alanını” oluşturmadıkları sürece cahiliye ortamında asimle olup giderler.
Merhum Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, eserinde; “Hepiniz, topluca/cemaat olarak Allah’ın ipine sarılın” (3Âl-i İmran:103) ayetinin tefsirini yaparken şunları söyler: “Ben, kendi başıma, yalnızca dinimi imanımı koruyabilirim’ demek tehlikelidir. Kendi başına kalmak isteyen fertlerin, iman ve İslam üzere ahirete gidebilmesi şüphelidir. Şirk üzere ölmesinden korkulur. Fert, zorlama ve baskı altında her şeyini kaybedebilir. Toplum asit gibidir. Ferdi, kimliğinden sıyırıp kendine benzetir. Bundan kurtulmanın yolu, İslamî bir cemaat/camia içinde kalmaktır.” (Elmalılı, Hak Dini Kur’an Dili, II/405)
Çevre ve arkadaş grubu, insan kişiliğini etkileme ve yönlendirmede aktif rol oynar. Kötü çevre ve arkadaş grubunun, insanı değerlerinden uzaklaştıracağını ve ahirette pişmanlık yaşatacağını Yüce Rabbimiz Hayat Kitabımızda şöyle beyan buyurur: “O gün, (dünyada iken) haktan sapmış kişi ellerini ısırarak şöyle diyecek; ‘Keşke peygamberle birlikte aynı yolda olsaydım! Eyvah! Keşke falancayı kendime dost edinmeseydim! Meğer bana uyarıcı mesaj geldikten sonra, o dost bildiğim kişi bu mesajdan beni saptırmış!’ İşte şeytan insanı böyle çaresizlik içinde yapayalnız bırakır.” (25Furkan:26-29)
Bütün gerçeklerin apaçık ortaya çıkacağı hesap gününde onlar, kendi kendilerine duydukları öfke ve pişmanlık duygularıyla ellerini ısırarak, içinde bulunduğu İslam düşmanlarının etkisinde kalarak haktan sapmış olmanın acısını ve elemini yaşayacaklardır. Zira dünyada görülmez şeytanların ve şeytan tabiatındaki kötü önderlerin, kendilerine uyanlara ahirette verecekleri şey sadece “yapayalnız ve yardımcısız” bırakılmaktır.
Çevrenin ve arkadaş grubunun insanın değerlerini etkilemede ne denli önemli olduğunu, gaye insan, ufuk Peygamber Nebiyyi Muhterem (sav) şu şekilde ifade eder: “Kişi dostunun dini üzeredir. Öyleyse her biriniz, kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin.” (Ebu Davud, Edeb, 19, Tirmizi, Zühd, 45)
“İyi arkadaşla kötü arkadaşın misali, misk taşıyanla körük çeken insanlar gibidir. Misk sahibi ya sana kokusundan verir veya sen ondan satın alırsın. Körük çekene gelince ya elbiseni yakar yahut da sen onun pis kokusunu alırsın.”[Buhârî, Büyû 38; Zebâih 31; Müslim, Birr 146, (2628)]
Bu hadisler bize, dünya ve ahirete dönük faydası olacaklarla birliktelikler oluşturmamızı anlatırken uzaktan yakından dünyevi veya uhrevi bir zarar dokunacak kimselerle de samimi dostluk ve arkadaşlık etmemeyi istemektedir.
İşte Mehmet Bekaroğlu da çevreyi değiştirdi, dolayısıyla değerleri de değişti. Yazık, çok yazık. Yalan dünyanın geçici makamları için takla atmaya değmez. Yarın kıyamet günü yukarda yazdığım Furkan suresindeki ayetlerde resmedildiği gibi, parmaklarını ısırarak “Keşke Kur’an’ın ve Peygamberin yolunda olsaydım. Eyvah! Keşke şu din düşmanlığı tarihen tescilli partinin içinde yer alıp da onların söylemleriyle onlara destek vermeseydim, onları kendime dost edinmeseydim. Meğer onlar beni Kur’an yolundan saptırmış” diyeceği gün mutlaka gelecektir. Eğer ahirete “inanıyormuşşş” gibi yapmıyorsa bunları kendi de bilmeli. Akıllı insan ebedî ahiret yurdunu, geçici dünya makam ve çıkarları için satmayandır. Yazık, hem de çoook yazık. Allah hidayet versin.