İçinde; bin aydan daha hayırlı olduğu bildirilen Kadir Gecesinin bulunduğu ve Kuran-ı Kerimin indirildiği (Kadr:25/1-5) mübarek Ramazan ayını oruç tutarak, ibadet ederek, hayır ve hasenatta bulunarak geçirmeye çalıştık elimizden geldiğince. Kimimiz bu mübarek ayı çok daha verimli idrak etti, kimimiz yapabildiği kadarıyla yetindi. Kimimiz; iş-güç, koşturma ve hayat mücadelesi derken isteyerek ya da istemeyerek bu ayı yeterince değerlendirmedi veya değerlendiremedi. Her konuda olduğu gibi bu konuda da Peygamber Efendimizin; “Ameller Ancak Niyetlere Göredir.” Hadisi şerifi mucibince halis niyetlerin amele tahvilini ummak teselli kaynağımızdır elbette.
Kısa bir zaman önce nihayete eren Ramazanı Şerif diye andığımız bu kutlu zaman dilimini bayram vesilesiyle gök kubbedeki en yüksek burca takacağız tabir yerinde ise. Dünya gemisinde devam eden giz dolu yolculuğumuz şayet devam eder ise, gök kubbedeki burçtan ilahi takdirle indirilecek olan bu zaman dilimini bir daha idrak edecek, ona kavuşmanın hazzını yeniden yaşayacağız nasipse. Yaradan hakkımız da ne takdir edecek, neler yaşayacak ve neler göreceğiz bilmiyoruz. Bildiğimiz tek bir şey var; oda elimizde bulunan şu anı iyi değerlendirmek ve yaşadığımız sürece hayatımızı güzel işlerle ve amellerle süslemek.
Size; Ramazanı Ramazanın ruhuna uygun, bayramı da bayram gibi yaşaya biliyor musunuz diye sorsam, cevabınız; “ha işte!” türünden bir cevap olacaktır büyük ihtimalle. Gerçek şu ki; bayramların eski bayramları arattığını hep birlikte görüyor ve yaşıyoruz. Bayram günleri yıllardır tatil günlerine dönüştü veya dönüştürüldü. Adetlerimiz, gelenek ve göreneklerimiz dini ve milli hassasiyetlerimiz küresel emperyalizmin sayesinde yozlaşmaya yüz tuttu maalesef. Kim olduğumuzu, nereden gelip, hangi istikamete gideceğimizi velhasıl yol haritamızı kaybettik. Millilik, millet, Vatan, Bayrak ve din gibi kavramlar geçer akçe olmaktan uzaklaşmaya başladı ne yazık ki. Okyanusta tıpkı kılavuzu olmayan gemilere döndük bir sağa, bir sola yalpalayan.
Bayramı tatile çıkma olarak algılamak yanlış bir algıdır kuşkusuz. Sizi büyütüp besleyen; gecesini gündüzüne katıp sizin için hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan merhamet timsali annenizle, çınar ağacı gibi sırtınızı yasladığınız babanızın elini öpüp, onların hayır dualarını almak, tamda bayramda yapacağınız bayramlık bir davranış biçimidir. Aksine onları bir başına bırakıp, bir yerlere gidip gezip-tozmak ve tatil yapmak, elbette bayrama has bir haslet olmasa gerek. Bayramdan bayrama da olsa yakınlarınızla görüşmeyi ihmal etmeniz, yolunuzu bekleyen eş, dost ve sevenlerinizle muhabbetten mahrum kalmanız büyük bir kayıptır sizin için. Bayramı bayram günlerinde sevdiklerinize sarılarak, muhabbet kıvamında sohbetlerle geçirmek; bayram dışındaki tatillerinizi ise arzu ettiğiniz tatil yörelerinde dinlenerek ve/veya eğlenerek değerlendirmek sizin tercihinizdir elbette.
Sizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Bayramınız mübarek olsun.