Yine güzel bir Kurban Bayramına erişmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Bayramlarda en çok beni mutlu eden şeyleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Bayramın ilk günü sabahtan kalkıp namaza gitmenin huzuru, orada eş-dostla bayramlaşıp sonra eve dönerek kalabalık bir kahvaltı. Herkesin yüzünde gülücükler, bayram sevinci. Tabi ki çocuklarda olan mutluluğu hepimiz küçükken yaşadık. Onlara bayram daha bir başka gelir. Yeni elbiseler, ayakkabılar yatağın başucunda sabahı bekler. Her baba çocuğunu bayramlarda sevindirmek ister. İşverenler bu konuda hassasiyetlerini en üst noktada tutup, işçilerine bayramda çocuklarını sevindirmeleri için ek ikramiye kesinlikle vermelidirler. O çocuklar sevinemedikten sonra bayramın bir anlamı da kalmaz. O baba çocuğunu sevindiremezse adeta hayata küser. O çocuk, mahalledeki diğer arkadaşlarında yeni elbiseler gördüğünde psikolojik olarak kötü bir duruma düşer. Bu psikoloji belki hayatını etkileyebilir. İleriye yönelik çeşitli sıkıntılar doğurabilir. Bu konuda dikkatli olalım ve sevinmeyen çocuk kalmasın düşüncesiyle hareket edelim. Elimizden geldiğince yardımlar edelim, 3 günlük dünyada para hırsı yapmayalım. Dünya malına önem vermeyelim. Hz. Ali, ‘Dünya malına çok önem veren biriyle dostluk yapma, fakirsen seni hor görür, zengin isen seni kıskanır’ sözüyle aslında dünya malına önem verenleri çok güzel anlatmış.
Bayramlarda beni sevindiren bir diğer konu ise, Valiliğimizin düzenlediği Çocuk yuvası, Yetiştirme yurtları ve Huzurevi ziyaretleridir. Her bayramda bu programlara katılmaya özen gösteririm. Çünkü burada kalanlar, gerçekten sevgiye muhtaç ve bayramı yalnız geçirenlerden oluşuyor. Bizler giderek bir nebze de olsa yüzlerinin gülmesine sebep olabiliyorsak ne mutlu bize. Valiliğimiz her ziyaret edilen yere çeşitli hediyeler götürüyor. Bu ziyaretler beni gerçekten çok mutlu ediyor. İlgiye ve sevgiye muhtaç, çocuklar, gençler, yaşlılar… Belki de hayatı orada daha iyi öğreniyoruz. Görerek öğreniyoruz hayatın ne kadar acımasız olduğunu. Yıllarca evlatlarına yemeyip yediren içmeyip içiren Baba’nın tek başına çaresizliğini. Çocuklarına hem annelik hem babalık yapan teyzelerimizin 4 odalı bir evde fazlalık olduğu için huzurevine bırakıldığını. Yada anne ve babasını hiç görmeyen cami avlusuna bırakılmış küçük yavruyu… İşte bu anlattıklarım ne kadar yüreğimizi burksa da bize hayatı öğretiyor. Sizlerde bayramlarda aile, eş dost ve akraba ziyaretlerinin yanı sıra bu yerleri ziyaret edin. Anne, babanın ve çocuklarınızın kıymetini daha iyi anlayacaksınız. Daha fazla şükür edeceksiniz. Bu noktalara değinerek tüm İslam aleminin mübarek Kurban bayramını kutluyorum. Temennim, küslükler bitsin, Müslümanlara uygulanan zulümler son bulsun. Allah dualarımızı kabul eylesin...