Bugün bayram olması dolayısıyla son derece önemli bir manevi atmosferi yaşıyoruz. Ben her bayramda, mensubu olduğum dinimiz islamla bir kez daha coşkulu bir mutluluğa gark oluyorum. Aklıma birden eğer dinimizde bu bayramlar olmasaydı, nasıl bir hayatı yaşıyor oluyorduk diye düşünceler dolanıp duruyor…
Mesela dinimizde bayramlar olmasaydı, bu yoğun iş yaşamında tüm işimizi gücümüzü bırakıp, üç gün boyunca tüm akraba, eş, dost ziyaretleri yapmayı düşünür müydük?
Bence aklımıza bile gelmezdi, zira bayramlar haricinde akrabaların buluştuğu belkide tek nokta düğünler oluyor ki, bu da neredeyse her akrabalar arasında eksik olmayan küslükler dolayısıyla tam anlamıyla bir kaynaşma ortamına dönüşmüyor…
Ayrıca düğünler davetiye ile çağrıldığı için gidilen ve neredeyse ‘’onlar geldi biz gitmesek olmaz’’ düşüncesinin yaygın olduğu bir hale dönüşüyor…
Oysa bayramlarda Sıla-i Rahim’in (akraba ziyareti) yapılması, Rıza-i İlahiye mazhar olmak için yapılır. Çünkü dinimizde Sıla-i Rahim’in çok önemli bir yeri vardır ki, bu önem Kur’an-ı Kerim de birçok yerde tekrar edilmek suretiyle vurgulanmıştır…
Bazı Âlimler, akrabalık bağını gözetmenin vacip, bu bağı kesmenin haram olduğunu ittifakla kabul etmiştir.
Bazı Âlimler ise özellikle aşağıdaki Ayet ve Hadis-i Şerif’lerden dolayı Sıla-i Rahim’in farz olduğu kanaatindedirler:
‘’Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği ve akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.’’ (16-Nahl-90)
‘’Akrabalık bağlarını kesip koparan kimse cennete giremez’’ (Buhari, Edep, 11)
Hz Peygamber (sav) Medine’ye hicret ettiğinde ilk sözlerinde sıla-i Rahim’i zikrederek şöyle buyurmuştur:
‘’Ey insanlar! Selamı yayın, Yemek yedirin (ikramda bulunun), Sıla-i rahim yapın, gece namaz kılmak için kalkın. Böylece selametle Cennete girersiniz.’’ (İbn Mace, Et’ime,1)
Yukarıda meali olan Nahl süresi 90. Ayeti, Cuma günlerinde Hutbeden sonra İmam tarafından hem Arapça hem Türkçe mealiyle devamlı suretle okunuyor olması da sıla-i Rahim’in dinimizde büyük bir yeri olduğunu göstermesi bakımından son derece önemlidir.
Bu arada dipnot olarak bir bilgi: Cuma günlerinde Hutbe sonunda Nahl süresi 90. Ayetin okunma geleneğinin 1370 yıllık bir tarihi var… Hicretin 60. Yılından sonra ilk defa Ömer bin Abdülaziz döneminde başlayan bu gelenek günümüze kadar ulaşmıştır…
Konumuzu toparlayacak olursak, Sıla-i Rahim, Ayet ve Hadislerden anlaşılacağı üzere büyük önem atfedilen bir konu olup, terk edilmesi kesin bir dille yasaklanmıştır.
Bayram dolayısıyla yapılan izinlerde tatile gitme anlayışı da bu bağlamda yanlış bir davranıştır, zira bayramlar dinlenmek, uzaklaşmak ve yalnız kalmak adına tatile gitmeler için değil bilakis akrabaların, komşuların, arkadaşların görüldüğü, konuşulduğu, gönüllerin alındığı bir kaynaşma ortamıdır.
Özellikle günümüzde internetin yoğun olarak hayatımıza girip, her şeyin sanal olarak yaşandığı bir zaman diliminde, bayram ziyaretleriyle sosyal medyadakilerin aksine birebir, aracısız olarak yapılan iletişimin ne kadar güzel olduğunu keşfetmenin hazzı sanırım daha bir anlamlı olacaktır…
Bayramlar, insanların işlerini bir kenara bırakıp kaynaşmasına; küskünlüklerin, kırgınlıkların bırakılıp musafaha yapılmasına olanak tanıyan müthiş bir fırsattır… İşte bu durum dinimiz İslam’ın sosyalleşmeye verdiği önemdir ki, dünya çapındaki böyle bir organizasyonu başka hiçbir otoritenin yapmaya gücü yetmez, çünkü müminler bu kaynaşmayı Rıza-i İlahi için yaparlar yani menfaat gözetmeden, beşeri organizasyonlarda ise mutlaka bir beklenti vardır ve bu her şekilde kendini belli eder…
Kurban bayramımız mübarek ve Hayırlara vesile olsun İnşallah..
Selam ve Dua ile Hoş çakalın…