Bu aralar herkesin gündeminde Kurban Bayramı’nda sokağa çıkma yasağının olup olmayacağı konusu var.
Kurban Bayramı 31 Temmuz Cuma günü başlayacak. Koronavirüs önlemleri kapsamında bu tarihlerde bir sokağa çıkma yasağının olup olmayacağı merak konusu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz günlerde Kurban Bayramı için böyle bir adım atmak biraz zor ama değerlendirmesini Bilim Kurulu yapacağı gibi biz de Bilim Kurulu ile bunu tabii paylaşabiliriz diye konuya biraz açıklık getirmişti.
Önümüzdeki hafta sonundan itibaren bu konunun daha net bir şekilde ortaya konulacağını düşünüyorum.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca neredeyse 3 haftadır her gün Konya’dan bahsediyor. Konya, vaka sayısının en fazla olduğu illerinde başında geliyor. Bayrama kadar bu durumun değişmemesi halinde Konya gibi birkaç il için bazı önlemler alınacağını düşünüyorum.
Kısıtlama olmasa bile, çok yoğun bir kampanya yürütülmesi lazım.
Bu bayramda kısıtlama uygulamak çok kolay olmaz tabi ki ama en azından bayram ziyaretleri konusunda bir düzenleme şart. Bu seçeneği bölgesel anlamda bir düşünmek gerekir diyorum.
En azından şehrin büyüklerinin bayrama kadar bu konuda bir kamuoyu oluşturması gerekir. Çünkü herkes el öpmeye, kucaklaşıp bayramlaşmaya çalışacak. Uzun zamandır görüşmüyoruz, gel bir kucaklaşalım diyenler olacak.
Kurban kesimi esnasında insanlar içli dışlı olacak mesela. Daha sıkıntılısı ise ortak kurban kesenler etlere elleriyle dokunacak. Bu bence çok büyük risk.
Bu konuda hem Bakanlığın hem de Valiliklerin yönetmelikler yayımlaması gerekiyor. Emniyet güçlerinin ise çok sıkı tedbirler alıp caydırıcı cezalar yazması lazım.
Eldiven, koruyucu elbise, maske gibi bir sürü teknik detay ortaya koyulabilir. Kurban etiyle vücut temasına engel olunabilir.
Kurban kesilirken kullanılan alet edavatın dezenfeksiyonu konusunda, kurban kesilen mekanın düzenlenmesi konusunda ve bunun gibi bir çok işlem esnasında kurallar olmalı…
“Virüs var diye kurban kesmeyecek miyiz yani?” diyenler olacaktır elbet.
Tabi ki kurbanımızı keseceğiz ama çok büyük titizlik ve fedakarlıkla yapacağız ibadetimizi.
TECAVÜZÜ ÖRTBAS ETMEYİN!
HDP’li Tuma Çelik evli ve çocuğu olan bir kadına tecavüz etti, HDP’li 3 vekil olay duyulmasın diye kadına baskı yaptı. HDP’li bir dernek başkanı, kadını ölümle tehdit etti.
Muhaliflerden bu olay hakkında tek cümle duydunuz mu?
Duyamazsınız çünkü HDP ile siyasi ortaklıklarına zarar vermek istemiyorlar.
Sol medya da pek önemsememiş meseleyi, detay girmemiş hiç birisi. “Tuma Çelik, seçim çalışmaları sırasında bir kıza tecavüz ettiği ortaya çıktığı için istifa etti” diyememişler.
“HDP Mardin Milletvekili Tuma Çelik, hakkında yürütülen bir soruşturma nedeniyle partisinin zarar görmemesi için istifa ettiğini açıkladı” şeklinde başlıklarla savuşturmuşlar bu skandalı!
HDP’li Tuma Çelik’in 2 yıl önce tecavüz ettiği kadını, sessiz kalıp şikayetçi olmaması için Hüda Kaya’nın ikna etmeye çalıştığı yönündeki iddialar ise oldukça dikkat çekici.
Vay ki ne vay…. 28 Şubat sürecinin ünlü isimlerinden olan Hüda Kaya da bu kirli ilişkide pay sahibiymiş.
Mecliste daha geçenlerde tecavüze karşı bas bağıran Hüda Kaya, HDP Milletvekili Tuma Çelik'in tecavüz ettiği kadını şikayetinden vazgeçirmek için defalarca görüşüyor ve ikna etmeye çalışıyor!
İnsanı şaşırtmıyor bu tavırlar aslında. Her zaman yaptıkları şeyi yapıyor, sahne önünde yücelttikleri ne varsa, sahne arkasında ırzına geçmeye, dövmeye, öldürmeye devam ediyorlar.
Bunların skandalları bitmek bilmiyor ki!
İsmail Küçükkaya eşini dövdü, Ozan Güven kız arkadaşına kafa attı, HDP’li Mensur Işık eşini yumruklayarak hastanelik etti şimdi de HDP’li Tuma Çelik’e bir kadına tecavüz ettiği iddiasıyla soruşturma açıldı.
Ama çağdaşlık taslayanların hiçbirinden bunlar hakkında tek kelime duyamıyoruz.
Başak Demirtaş'a küfür edildi diye ayağa kalkan kadın dernekleri, CHP'li vekiller, Sözcü, Cumhuriyet Oda TV, muhalefet partileri; HDP'li vekil Tuma Çelik bir kadına tecavüz etti!
Neredesiniz?