BAYRAM DÜŞÜNCELERİ

Hasan Mutluoğlu

Mübarek Kurban Bayramını geride bıraktık. Her birimiz değişik düşüncelerle Kurban Bayramına hazırlandık. Dini bayramları tatil formatına sokmadan, ailesi ile birlikte, köyünde, mahallesinde, akrabaları yanında geçirenleri tebrik etmek gerekir.

            Dini ve milli bayramlarımız, yaşantımıza renk katar, heyecan verir. Hayatın yeni sayfaları için güzel başlangıçlara vesile olurlar. Bayramda yaşanılanlar, gelecekteki bu kutlu günlere kadar, sohbetlere konu olurlar.

            Bayramlarda her fert, yaş durumuna uygun duygu ve düşünceler kazanır. İleriki yaşlarda, geçmiş bayramların özlemini duyar. Çocukluk dönemlerinin bayramlarını hiç unutamaz.

            Büyükler; çocuklarını bayrama hazırlarken, biraz da geçmişte/bayramlarda yaşadıkları heyecan ve mutluluğu tatmayı/tattırmayı düşünerek hazırlık yaparlar.

            Bayram için alış/veriş, çok masraflı olsa da, tatlı bir heyecan verir. Alınan hediyeler, muhatabını sevindirdiği için, alanı daha çok sevindirmekte. Çocuklara tanınan ayrıcalık, bayram harçlıkları, bayramların vazgeçilmez güzelliklerindendir.

            Dini bayramların önemini, gereğini, topluma kazandırdığı değerleri unutmamak/unutturmamak her müslümanın en önemli görevidir.

            Bayramlarımızı gerektirdiği gibi, ruhuna uygun kutlarsak. Çocuklarımızı da bayram etkinliğine dâhil edersek, bunu başarabiliriz.

            Bayram ziyaretinde, rahmetli olan çocukluk arkadaşımın oğlu ve çocukları ile tanıştım. Tanıştım diyorum, zira yurtdışında yaşıyorlar.

            Öğretmen olmam hasebiyle, okul zamanı çocukların beraberinde olmasını sorguladım. Cevabı karşısında hem sevindim, hem de çok duygulandım. Kendisini tebrik ettim.

            Çocuklarına bayramın, Kurban Bayramının ve kurbanın ne demek olduğunu göstermek ve yaşatmak için, okullarından izin alarak Türkiye’ye getirmiş. Taktir edilmesi gereken bir davranış.

            Mübarek bayramları, ruhundan uzaklaştırıcı tatil mantığında, beldesinden, ailesinden ve akrabalarından uzak yerlerde geçirenlere hayıflanmamak mümkün değil. Böyle bir davranış şekline, onların dikkatleri çekmek isterim.

            Kıymetli zaman dilimleri olan bayramların önemini,- yetişkinleri bir kenara bırakalım- çocuklara kazandırmamak, toplum birliğini sağlayan mayayı ortadan kaldırmaya, yok etmeye yol açacaktır.

            Birliğimiz, dirliğimiz bu ve buna benzer ortak değerlerle mümkün olabilir. Bu önemli işlevleri korumak, geleceğe aktarmak, yaşatmak hepimizin en önemli görevidir/olmalıdır.

            Çok kıymetli çocuklarımıza, büyüklerin bizlere yaşattıkları güzellikleri öğretmek ve yaşatmak zorundayız. Bu değerlerin kazandırılma zamanı ise çocuklukta olur. Zamanı geçirirsek, kaybeden bizler oluruz.”Ağaç yaş iken eğilir.” Gerçeğini hatırda tutmak gerekir.

            Geçirdiğimiz bayram namazında, cami cemaatini iyice bir süzdüm (inceledim). Çocukların ve gençlerin çokluğu dikkatimi çekti. Çok sevindim. Bayram namazı sonrası bayramlaşma esnasında, en fazla ilgi onlara gösterilmeye çalışıldı. Çok güzel ve olması gereken bir durum.

            Arife günü, bizde adet olduğu üzere, mezarlık ziyaretleri yapılır. Orada bulunan geçmiş ecdada dualar edilir.

            Çocukların, torunların ellerinden tutarak mezarlık ziyaretine gelenlere gıpta ile baktım. Geçmişi unutmadan, geleceğe doğru yürümek böyle olmalı dedim.

            Geleceğin aydınlık olması dileğimiz olsun.