Geçen gün, tramvay ile üniversiteden gelirken kule durağında, bir otelin dışarısında bulunan bayraklara gözüm ilişti. Bayraklar arasında Azerbaycan Bayrağı da vardı. Fakat bayrak ters asılmıştı. Yani, bayraktaki mavi renk üstte, yeşil renkse alta olmalıyken, yeşil renk üstte, mavi renk ise alttaydı. Otelin bunu kasıtlı olarak yapmadığını bildiğim halde, bir Azerbaycan Türkü olarak bu beni fazlasıyla üzdü. Maalesef, Türkiye’de bu durumlarla çok karşılaşıyoruz. Türkiye halkının bizi candan sevdiğine ve Azerbaycan Bayrağını kendi bayrağı olarak gördüğüne zerre kadar şüphem yok. Sadece bayrak meselesinde daha hassas olmak gerektiği kanaatindeyim.
Azerbaycan Türklerinin bayrağa ne kadar önem verdiklerini anlatan bir olayı aktarmak isterim size.
Sene, 1992 yılının Mart ayı. Ağdam’ın Hramot köyünün yakınlığında, strateji mevkide bulunan tarihi kilise için, Ermeniler ordusuyla, 7 kişilik Azerbaycan askerleri arasında kanlı çarpışma yaşanıyor. Azerbaycan askeri Natık Kasımov, yanındaki 6 arkadaşı şehit olmasına, 5 günlük açlık ve susuzluk çekmesine rağmen, Ermeniler ile kahramanca savaşıyor. Natık’ın kahramanlığı sayesinde Ermeniler, içerde bir birliğin olduğunu zannediyorlar. En sonunda Ermeniler, Hocalı’da esir aldıkları 22 kişi getirip, eğer kilise teslim edilmezse esirlerin hepsini katledeceklerini söylüyorlar. Hikayenin geri kalanını, 22 esirin arasında bulunan Cafer Caferov, şöyle anlatıyor:
“Bizi, yani 22 Hocalı esirini yakalayıp, Asgeran iline getirdiler. Orada birkaç gün kaldıktan sonra, bir sabah bizi sıraya dizdiler. Ermeni subay bana yaklaştı ve bizi, içersinde savaşçıların bulunduğu Grigoryan kilisesine götürdüğünü söyledi. Subay, kilisedekilerin onlara karşı direndiklerini anlattı. Bana, kiliseye girmemi ve onlara teslim olmalarını söylememi istedi. Teslim olmazlarsa bizi kurşuna dizeceklerini, teslim olurlarsa, 22 esiri serbest bırakacaklarını bildirdi.
Beni kiliseye doğru götürdüler. Kiliseden uzak bir yerde arabayı durdurup, bana kiliseye gitmemi emrettiler. Kiliseye girdiğimde içerden bir ses geldi. Ona, hızlı bir şekilde Azerbaycanlı olduğumu söyledim ve ayrıca, teslim olmazlarsa, Hocalı esirlerinden 22 kişi öldüreceklerini anlattım. Natık ise bana, kendisinin tek adam olduğunu ve beş gün boyunca aç-susuz tek başına savaştığını söyledi. Ona Ermenilerin fikrini söyledim. O, bir an düşünceye daldı. Sonra Azerbaycan Bayrağını kilisenin üzerinden çıkardı. İki mermisi kalmıştı, onu da havaya attı ve kiliseden çıktı. O, Hocalı’lı esirlerin kurşuna dizilmesine razı olmadı. Azerbaycan Bayrağını göğsüne basıp, Ermenilere doğru yürüdü.”
Olaydan sonra bir daha Natık Kasımov’dan haber alınamadı. Azerbaycan tarafı, defalarca Natık’ın Ermenilerde olduğunu söyleseler de, Ermeniler bunu reddetti.
Bayrağımız hür bir şekilde dalgalansın diye nice Natık’lar feda ettik. Türkiye’deki kardeşlerimden isteğim, şehit kanıyla göklere yükselttiğimizi bayrağımız konusunda biraz daha hassas davranmalarıdır. Bunu, Türkiye için, ay yıldızlı bayrak için her an can vermeye hazır olan bir kardeşiniz olarak, sizlerden rica ediyorum.