BATININ ORTADOĞUDA AMACI NE?

Ali Kaya

Bir düşünün düne kadar batı için önemli olmayan Ayn el Arab(kobani)neden bir anda önem kazandı. İsrail Gazze de ölüm kusarken sessiz kalan batı, Doğu Türkistan da ölüme terk edilen soydaşlarımıza neden sesini çıkarmıyor veya Daeş’in yaptığı katliamlara Petrol kuyularını ele geçirinceye kadar sessiz kalan batı petrol kuyularını ele geçirince müdahale ediyor. Şimdi Ortadoğuda olanlar sanmayın beş yada on yıllık politikalar neticesinde ortaya çıkmıştır.

Misal verecek olursak  Ortadoğu’da Osmanlı’dan sonra yaşanan siyasi çıkmazı çok önceden sezinleyen Bağdat’taki bir İngiliz görevlisi, daha 11 Aralık 1918 tarihli raporunda gelecekte ortaya çıkacak muhtemel problemlere şu manidar sözlerle dikkat çekmişti:“Arap politikamız, dil ayrılığına ve Avrupa aleyhtarlığına dayanan, önyargıları dışında ortak bir şeyleri bulunmayan bir dizi müslüman devlet doğurursa, bu durum Ortadoğu’da oldukça uzun bir süre boyunca barış ümidine son verir!”diyerek bu günleri anlatması bizleri hala iç siyasi çatışmalardan alıkoymamıştır.

Bu günler de yapılmak istenen geçmişte olduğu gibi aramıza nifak tohumları ekilmek isteniyor. Bundan yüzyıl öncesine kadar Dünyada sadece üç tane Müslüman ülkesi varken şimdilerde bir Libya’ya bakın kabile devletçikleri oluşturuldu,Irak kendi içinde mezhepsel ,etniksel ayrılıklarla uğraşırken,  tüm İslam coğrafyasının artık tek alanda dahi birlikteliği yok ve böyle giderse de olamayacak gibi.

Ortadoğu’da meydana gelen olaylar, en çok da Türkiye’yi ilgilendirmektedir, çünkü Osmanlının varisi ve temel çatısının hala var olduğu yegane ülke Türkiye’dir. Osmanlı’nın  tarihi mirası Türkiye’nin Balkanlarda, Kafkaslarda, Orta Asya ve Orta Doğuda   politikalar geliştirmeye ve tarihi misyonunu yerine getirmeye  zorlamaktadır. Türkiye, tarihi, coğrafi ve stratejik zorunluluklardan ve Ortadoğu’ya köprü pozisyonundan ötürü bölgede ana aktör olmaya mecburdur. Batı medeniyeti bunu bildiği için Türkiye’nin önünü kesmek ve hızını azaltarak bunu engellemek istemektedir.   Güçlü siyasi istikrar, güçlü ekonomi ,açılım politikaları  ile yeşeren umutlar batıyı kaygılandırmış ve batının Türkiye ve Ortadoğu  üzerinde oyunları artmıştır. Türkiye’nin önce bölgesel güç, ardından dünya devleti olmasının bir yolu da buradan geçmektedir. Osmanlı’nın siyasi tecrübesi ve tarihi serüveni bunun en açık göstergesi ve delilidir. Peki  Ülkemiz üzerinde oynanan oyun neydi bir bakalım şu an gündem de tutulan Türkiye DEAŞ e destek veriyor söylemleri ile ülkemizde ve bölgemizde yaşayan Kürt kardeşlerimiz üzerinden oyunlar oynanıyor, yüzyıllardır birlikte yaşadığımız Çanakkale’de, Trablusgarb’da Yemen’de ve Sarıkamış’da omuz omuza savaşmış Kürt, Laz, Çerkez, Türkmen ,Boşnak etnik kimliğine bakmadan omuz omuza savaşırken ne için savaştı Vatanı ve Dini için savaştılar, Çanakkale de Kurtuluş Savaşın da savaşan kardeşlerimiz, aynı vatanı paylaşan kader ortakları, tarih ortakları toprak kardeşleri olarak bu savaşı birlikte verdiler. Ayn-el Arab ,Tel Abyad veya ülkemizin güney sınırları üzerinden Kürt-Türk ayrımının körüklemek isteyen Batının amacı yüzyıllardır kader birliği etmiş bu vatan evlatlarının arasının açılarak Türkiye’nin de bölünüp parçalanması. Bunu ne için yapıyorlar İslam Ümmetinin birlikteliğini sağlayacak tek ülke Türkiye’yi gördükleri için Türkiye’nin gücünü tüketerek lider ülke olmasını engellemek istiyorlar. Ufak devletçikler türetilerek İslam coğrafyasının kaos ve ölümün devamı, İslam coğrafyasının birlikteliğini engel olarak batının ihtiyaç duyduğu  enerjinin  sağlanması ve İslam medeniyetinin parçalanarak Vatikan’ın önceden hedefi olan orta doğu ve Asya’nın Hristiyanlaştırılmasını sağlamak istiyorlar.

Şimdi Ortadoğu ve güney sınırlarımızda olanlara bu açıdan bakmak ve birbirimize daha sıkı sahip çıkmak gerekir, farklılıklarımız gücümüzün temel noktası olması gerekir.

SAYGILARIMLA