Demokrasinin, insan haklarının, kişisel hak ve özgürlüklerin en üst seviye de uygulandığı ve tüm dünyaya örnek uygulamalarla kendisini gösteren demokratik Avrupa’nın bu değerleri hep kendileri içindir biz Türkler ve Müslümanlar için asla geçerli değildir.
Bu gerçekler ışığında Avrupa’nın kendi çizgisinden çıkarak yani kendi değerlerini ihlal ederek Türkiye’ye karşı yürüttüğü hasmane tutum karşısında bizim yıllardır batının bu değerleri bizi hizaya getirmek ve içimizdeki hainlere destek vererek ülkeyi güçsüzleştirmek için kuracakları oyunun masum kılıfı olarak dikte ettikleri değerler olduğunu söylemiştik ve hep birileri batı diyerek bu değerler yerine batının örf ve adetlerini örnek aldılar.
Konumuza dönersek belki beni aşırı batı düşmanı gibi düşünebilirsiniz veya eleştiriyi fazla abarttığımı düşünebilirsiniz ama bunları kabul etmiyorum ve neden kabul etmediğimi şu örnekle açıklamak istiyorum Aile bakanımız sayın Fatma Betül hanımefendinin Hollanda ziyaretlerinde önünün kesilip sınır dışı edilmesini, kendini Türk hisseden her kesimi üzmüştür bakanımızın yolu kesildiğinde ona eşlik eden yakın korumalarının herhangi bir girişimine karşı Hollanda’nın özel kuvvetleri vur emri ile hazır bekletilmiş olduğu haberlerini duymuşsunuzdur.
Bunun anlamı şudur Türk ve Müslüman düşmanlığı bunların gözünü kör etmiş ve ne yaptıklarını bilmez bir halde olduklarını göstermektedir ki ülkelerine gelen bir bakanın korumalarını vur emri vererek öldürmeyi düşünen küflü, bozuk zihniyetlerini ve kendi değerleri karşısında alçalabilen bir devleti göstermektedir, buradan Hollanda hükümetine açık çağrım vardır devletler duygularla yönetilmez ve Hollanda hükümeti duyguları ile hareket ederek belleklerindeki Türk ve Müslüman düşmanlığını açığa vurmuşlardır.
Hollanda, Almanya, Avusturya derken bütün Avrupa Türk ve Müslüman düşmanlığını kullanarak Avrupa birliğinin dağılma sürecini yavaşlatacak bir tutuma girmiş ve düşman olarak Türkiye ve İslamı seçmiştir, Avrupa Birliği üye ülkeleri bu dağılmayı Irkçılık ve faşistliğin yanında İslamafobi’yi de körükleyerek ayakta durmaya çalışmaktadır ve bu vesile ile Avrupa birliğinin ne olduğu ile alakalı daha önceki 15 mayıs 2015 tarihinde yayınlanan “Türkiye ve Christendome” başlıklı yazımızı okumanızı tavsiye ederim Avrupa Birliği artık kendini ayakta tutacak gücün milenyum çağında olması beklenen Tanrının krallığı veya büyük haçlı birliği olarak karar almış ve bu şekilde yoluna devam edeceğini göstermiştir.
Bizler hala demokrasi ve insan haklarının en güzel yaşandığı batıyı bu değerleri ile görmeye devam edelim yani uyuyalım tıpkı bakanımızın sınır dışı edilmesinde sonra damarlarında akan kandan bihaber bazı kişilerin sosyal medya hesaplarında Hollanda lehine ve Türkiye aleyhine yaptıkları paylaşımları gibi batıya hayranlığımıza devam edelim .
Bu mesele milli bir meseledir siyasi bir mesele değildir, ki bir hanımefendiye diğer taraftan Türkiye’nin seçilmiş bir bakanına yapılan bu çağ dışı müdahaleyi kınamayı bırakın, sosyal medya hesaplarında hakaretlere varan paylaşımlar aynı Avrupa’nın Türk ve Müslüman düşmanlığı benzeri, Erdoğan düşmanlığının artık gözlerini kör, duygularını kaybetmiş insan müsveddelerini göstermektedir. Hollanda’daki seçim sonucunun ne olacağı bizi ilgilendirmediği için orada yaşayan Türk asıllı ve sözde milliyetçi birinin şu paylaşımı gerçekten dikkatimi çekti ve sizlerle paylaşmak istedim “ Hollanda Türk’tür Türk kalacak” yazık adam kendini Türkiye de sanıyor.
Bunu paylaşan biri Ak partiye oy verenleri cahil ve koyun sürüsü olarak paylaşması da cabası, senin hayır kararına saygı duyarız amma milli meselelerde yaptığınız paylaşımlar milli birliğimizi ve berberliğimiz zedeleyen paylaşımlara da dikkat etmenizi tavsiye ederiz. Türkiye Cumhuriyetinin bir bakanına yapılan bu müdahaleyi Sayın Erdoğan’a duyduğunuz kinden göremediğinizi de buradan belirtmek isterim ne diyelim Allah sizleri ıslah etsin.
Saygılarımla