CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun başörtüsüne dair bir kanun çıkarma teklifi ciddi bulunmadı. Neden böyle bir teklifi getirildiği bu da niçin bugün gerçekleştirdiği anlaşılamadı.
Malum, başörtüsünün yasaklanmasına gerekçe oluşturabilecek cari mevzuatta bir hüküm bulunmuyor. Temel hak ve özgürlüklere dair sınırlandırmalar ancak kanunla ve hakkın kullanılmasını imkânsız hale getirmeyecek şekilde yapılabiliyor.
İşin doğrusu bir temel hakkın kullanılabilmesi için somut bir düzenlemeye gerek bulunmuyor. Şunu da yapabilirsin, bunu da yapabilirsin yönünde hüküm koymaya gerek yok.
Oysa sınırlama yapılacaksa o zaman mutlaka anayasal bir dayanak ve hukukun temel ilkelerine aykırı olmayan bir gerekçe lazım.
CHP lideri 6’lı masadan kalktı ve böyle bir değerlendirmeyi paylaştı. Akabinde partisinden görevliler Kılıçdaroğlu’nun ifadeleriyle çelişen ifadeler kullandılar.
Kanaatimce bu teklif bir dışa vurum neticesinde yapıldı. Yani, CHP’de birileri olur da iktidarı ele geçirebilirlerse başörtüsünü yasaklama andı içmişler. O nedenle Kılıçdaroğlu açıklama yapma, kendi partisinin yetkililerinin iradeleri hilafına bir ortam oluşturma gereği duydu.
Ayrıca, CHP lideri 6’lı masadaki güven bunalımını, parti tabanları arasındaki uçurumu kendi gövdesini koyarak kapatma ihtiyacı hissediyor. Mesaj Ak Parti ya da MHP tabanına değil, daha çok masanın etrafında yer alan Muhafazakâr partilerin destekçilerine verilmek istendi.
Yoksa siyaset yaptıkları mecralar ve yaklaşımları gösteriyor ki, CHP dışındaki partilerden hiçbiri başörtüsü yasaklama gibi bir çabanın içine girmez, giremez.
O nedenle bir kanun çıkacaksa, yasal bir düzenleme yapılacaksa düzenlemenin muhatabı CHP ve zihniyetindeki kesimler olacaktır.
Cumhurbaşkanı tarafından dillendirilen Anayasa koruması getirme boyutu olayı bir sonraki aşamaya taşımaktadır. CHP’nin buna hayır diyeceğini düşünüyorum. Ama eğer yapılırsa ileride başörtüsünü yasaklama girişimleri büyük ölçüde çözülür.
Bu tür düzenlemeler aslında yine de özgürlükleri sekteye uğratılabilir.
Birileri geçmişte olduğu gibi, başörtüsü tanımlamaya başlayabilir. Yok, türban istemeyiz, yok başka bir tanıma giren kapatma durumunu kabul etmeyiz demek suretiyle anayasayı bile delebilirler.
Aslında bu girişim CHP açısından bir samimiyet testi hüviyetinde. Bugün eğer anayasa değiştirme teklifine evet deseler kazanacaklar.
Toplumda, başını kapatanlar ya da kapatanlara özgürlük isteyen kesim muhtemel bir CHP iktidarından korkuyorlar. Yıllardır elde edilen kazanımların bir çırpıda yerle yeksan olmasından çekiniyorlar.
Yarın, rüzgârın ters döndüğü ve CHP’li birinin cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturduğu bir durumda olabileceklere dair hiç de iyi beklentileri mevcut değil.
6’lı masada yer alan küçüklerinin böyle kararlara karşı çıkabilmelerinin ve netice alabilmelerinin bir garantisi bulunmuyor.
Başörtüsü konusunda başlayan tartışmalarla Cumhur İttifakı seçmenindeki rahatsızlığının giderilip giderilmemesini istediklerinden de emin olamıyoruz.
Ayrıca, Masa Partilerinden CHP dışındakilerin benzer hislere sahip olduğunu düşünmek için yeterli gerekçe de mevcut.
HDP’li bir kabine, CHP’li bir cumhurbaşkanı Türkiye gerçeklerine uygun değil.
CHP’li kadrolar bunu bilmiyor olamazlar.
Meselenin niçin gündeme geldiği sorusunun tam ve net bir cevabı bulunmuyor. ‘Helalleşme halkasının’ bir uzantısı olabilir mesela.
Seçmenin çok büyük bir kısmı namaz kılan, oruç tutan, dini inanç ve değerlere saygı gösteren siyasetçilerin dönemlerinde sosyalleşti. Özal’dan bugüne değin ciddi bir müktesebat elde edildi.
Bu tablo dışından birinin cumhurbaşkanı olması zor, olursa da beş yıl görev yapması imkânsız.