Depremin ardından yaşanılan şok dalgası atlatıldı, yaralarımızı sarma aşamasına geldik. Milyonlarca insan acılarını bir kenara bırakıp, yeni bir hayata başlamanın derdine düştü. Ülkemizde bir iç göç yaşanmakta. Millet olarak böyle büyük bir felaket karşısında genel anlamda iyi bir sınav verdik. Aç gözlü, depremi bile kendileri için bir çıkar mekanizmasına dönüştürmeye çalışanlara ise söyleyecek bir şey kalmadı. Beter oldukları günü Allah bize en kısa zamanda göstersin(!)
İbret almak isteyen insan kılı kırık yarar. Yolda giderken ayağına taş değecek olsa acaba kötü bir şey mi yaptım, bu taşta nereden çıktı diye sorar. Kafasını dünyalıkla bozmuş, nasıl daha fazla para kazanırımın derdinde olan insana ise ne anlatırsanız anlatın boş. Kaç yıldır ekonomik sıkıntılarla uğraşıyoruz. Salgın saçmalığı ile birlikte her şeyin fiyatı keyfi bir şekilde uçuruldu. Ev kiraları her zaman gündemde. Şimdi de depremden etkilenen şehirlerimizin komşuları başta olmak üzere ülke genelinde ev kiraları tekrar uçmaya başladı. Artık ne olabilir ki dediğimiz noktada daha beteri ile karşılaşıyoruz.
Gözünü para hırsı bürümüş insanların ders almayacağı belli. Binlerce insan ölmüş, milyonlarca insan evsiz kalmış. Bunların acılarından para kazanmaya tenezzül ediyorlar. Yaptıkları akbabalıktan beter. Son birkaç yılda salgın hastalığı, sel, deprem felaketini gördük. Bir doğrudan başımıza taş yağmadığı kaldı. Yağsa emin olun bunlar ona da bir bahane bulurlar. Bu durumu da kâra dönüştürürler. Ticaret Bakanlığı fahiş kira artışlarına karşı ceza içeren bir önlem aldığını açıkladı. Çok iyimser olmasak da inşallah işe yarar. Sonuçlarını kısa zamanda görürüz.
Depremzede göçünün iyi yönlendirilmesi gerekiyor. Her ne kadar muhalefet karşı çıksa da hükümetin mart ayı başında deprem bölgesinde yeni konutların inşaatına başlayacak olması çok doğru bir hamle. Bölgenin nüfus yapısı değişmeden, diğer şehirlerimizin yükünü artırmadan mümkün olduğunca kısa sürede insanlar yeniden memleketlerine dönebilmeliler. Yaşadığımız deprem Suriyeliler meselesini de tekrar gündeme getirdi. Deprem bölgesinde çok sayıda Suriyeli sığınmacı da yaşıyor. Bir yandan kendi vatandaşlarımız ile ilgilenirken, diğer yandan onların da yaralarını sarmaya çalışıyoruz.
Bölgeden göç eden Suriyeliler konusunda ekstra dikkatli olmalıyız. Bu durum ülkenin iç kesimlerine doğru yeni, kontrolsüz bir göç dalgasını tetiklememeli. Açıkçası baharın gelmesi ile birlikte Suriyelilerin ülkelerine dönmelerini devlet eliyle teşvik etmeliyiz. Bir ara iki ülke arasında ciddi görüşmeler başlamıştı. Belli bir aşamaya gelindiği söyleniyordu. Ülkemizin geleceğinde kendilerine rol verilmek istenmediğinin pek çok Suriyeli de farkında. Bu vesile ile Suriye’ye doğru bir göç dalgasını başlatabilirsek çok iyi olur. Kendi insanımızla ilgilenmeye maddi manevi daha fazla imkân buluruz. Barınma, işsizlik başta olmak üzere yaşadığımız pek çok sıkıntı da belli bir dengeye ulaşabiliriz…
Diğer yandan seçim tartışmaları ise her geçen gün alevleniyor. Hükümetin seçimleri erteleyeceğini, iptal edeceğini söyleyen muhalefet cephesi bu konuda hükümetten ses çıkmayınca şaşırmış bir şekilde bekliyor. Propaganda çalışmalarına kendileri bile ikna olmuyor. Ülke bu kadar büyük bir felaket ile sarsılmış olmasına rağmen daha hükümetin karşısına dik bir şekilde çıkamayıp, kem kümden öteye geçemiyorlar. Adayları elbette belli değil. Masa içerisinde birbirlerini yemekle meşguller. Masayı ilk Akşener mi yoksa Kılıçdaroğlu mu terk edecek sorusu adaydan daha fazla merak edilir oldu. Gerisini siz düşünün. Kendi yayın organlarında hükümeti, devletin kurumlarını küçük düşürmeye, halkın kafasını karıştırmaya çalışıyorlar. Fakat başta deprem felaketini yaşamış insanlar olmak üzere vatandaşın büyük bir kısmı gerçeğin farkında. Deprem bölgesine gittiklerinde bunu bizzat gördüler. İşte böyle olunca da son ana kadar top çevirmenin peşine düştüler. İki gün sonra hükümetin depremi kendi reklamı için kullandığı falan söylemeye başlarlarsa şaşırmayız.
Bize yine dinlenmek yok. Aynı anda iki üç cephede birden ayakta kalmaya çalışacağız. Elbette bugünleri de geride bırakacağız. Lakin insan arada bir soluklanmakta istiyor. 2023 yılında iki ayı geride bırakamadan başımıza gelmeyen kalmadı. Baharla birlikte yeni bir başlangıç yapabilmek en büyük dileğimiz olsun.