Başbakan Ahmet Davutoğlu bugün şehrimizde. 7 Haziran’dan sonraki ilk ziyareti. Kamuoyu geziyi yakından takip ediyor. Herkes Başbakan’ın açıktan ya da üstü kapalı vereceği mesajlara kilitlendi. Acaba şehre kırgın mı, yöneticilerine karşı nasıl bir tavır takınacak, sorularına odaklandı.
Seçime giden dönemde, özellikle de 28 Ağustos 2014’ten sonra şehir o kadar çok ziyaretçi aldı, herkes şehre o kadar çok iltifat etti ki, ayaklar yerden kesilmişti. Kolay değil 13 yıllık istikrar döneminde gücünü sürekli olarak artıran bir partinin genel başkanlığı ve başbakanlık.
Cumhurbaşkanlığı seçinin hemen akabinde tüm şehirler dikkat kesilmiş, talih kuşu acaba kime konacak, diye bakmışlardı. Haksız da sayılmazlardı doğrusu. Sonuçta o kuş Konya’ya kondu. Türkiye belki tarihinde olmadığı kadar güçlü, olmadığı kadar özgüveni yüksek bir ülkeydi. Bu ülkenin başbakanı tabii ki takip edilir. Tabii ki gıpta edilir.
Şehir 7 Haziran’da bu sonucu beklemiyordu. Daha önce Cumhurbaşkanlığı seçiminde ve mahalli idare seçimlerinde bu kadar destek veren Konya, genel seçimde haydi haydi destek verir, diye düşünüldü. Şu veya bu nedenle beklenen olmadı.
Ama şehir açısından bugün bunları konuşma zamanı değil. Henüz hükümet bile kurulmadı. Muhtemelen erken seçim geliyor. Teşkilat, belediye başkanı veya vekil adayı şunu yaptı, bunu yapmadı deme vakti değil.
Vatandaşı suçlamaya da gerek yok. Normalde tablo böyle olmaması gerekiyordu. Ama oldu. Çok ince mesajlar verildi.
Şehir bugün başbakanına daha önce olduğundan fazla sahip çıkmak durumunda. Açılışlar, toplantılar, görüşmeler mümkün olduğunca fazla katılımla yürütülmeli. Teşkilatlar daha dinamik, toplum daha duyarlı olmak durumunda. Yerel yönetimler herhangi bir yerden eleştiri almadan, kendilerini hesaba çekmeli.
Sistem ve aktörleri bunu yapabilirse ülke ve siyaset dinamik hale gelebilir. Sorgulama ve eleştiri süreci bu minval üzerinde sürdürülmelidir. Kimse dışarıdan bir baskı gelmesini beklemeden harekete geçmiyor.
Medya bu konuda özellikle duyarlı. Toplumun ve grupların tavırlarını merak ediyor. Onlar da işlerini yapıyorlar sonuçta.
Öte yandan, erken seçim ihtimali henüz ortadan kalkmış değil. TBMM başkanını seçti. Birinci aşama tamamlandı. Sıra Meclis Başkanlık Divanının teşekkülüne geldi. Daha sonra hükümeti kurma görevi tevdi edilecek. Teamüller en fazla milletvekiline sahip partinin genel başkanına görevi verme yönünde. Bu kez farklı olması beklenmiyor.
Koalisyon görüşmeleri başarıyla tamamlanamazsa seçim kaçınılmaz olarak gündeme gelecek. Seçim demek insan demek, yorulmak ve mesai harcamak demek. Partinin kimseyi küstürme lüksü bulunmuyor.
Ayrıca, Konya’nın Ahmet Davutoğlu’na sahip çıkması için Başbakan olması da gerekmiyor. Memleketin evladı, herkes gibi bir bireyi. Siyasette başarılı olması önemlidir, ama olmasa bile kendisine aynı muameleyi yapmak durumundayız.
Ziyareti tüm ülke izliyor. Geçtiğimiz hafta sonu İstanbul’da yapılan sergi açılışına türlü anlamlar yükleyen kalemler bakalım bugün ne diyecekler. Kanaatimce seçim bir ‘yol kazası’ idi. Seçmen istemeden ağır bir mesaj verdi.
Ama başta Başbakan olmak üzere, siyasetim tüm aktörleri sonuçları iyi okumak durumundalar. Yapabilenlerin önü açık.
Geçmişe takılıp, kalanlara ise sistemde yer yok. Nefis muhasebesi yapmak zorunda olduğumuz bugünlerde Konya değerlendirmesini iyi yapmak durumunda. Başbakana vereceği güçlü ses ve destek başka coğrafyalarda yankılanacaktır.