Kim kazandı bilmiyorum, bildiğim bizim kazanamadığımızdır.
Bildiğim, paralel ihanet çetesinin bütün ihanet çelmelerine rağmen ayakta kalarak Türkiye’nin bağımsız kalmasını sağlayan, Türkiye’yi uluslararası tezgâhlara teslim etmeyen Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın kazanmadığıdır.
Bildiğim, ülkemizi geleceğe taşıyan, Yeni Büyük Türkiye’nin mimarlarından, hemşerimiz, ağabeyimiz, hocamız, yol göstericimiz, Başbakanımız Ahmet Davutoğlu’nun kazanmadığıdır.
Bildiğim, CHP – MHP – SP – BBP ve ismini bile yazmaya değmeyecek onlarca parti ile paralel ihanet çetesinin Türkiye’nin kutlu yürüyüşüne ket vurmak için oluşturdukları büyük koalisyonu görerek 30 Martta ve 10 Ağustosta oyları ile ülkenin kaderini kirli oyunlara teslim etmeyeceğini gösteren bu asil milletin kazanmadığıdır.
Peki, kim kazandı?
Bu soruyu kesinlikle Hasip Şenalp ağabeye sorabilirsiniz,
AK Parti İl Teşkilatına sorabilirsiniz,
Avukat Özgür Solak’a sorabilirsiniz,
Ve Pazar gününün özeti, Fevzi Kayacan Başkan…
Pazar günü akşamı, Fevzi Kayacan büyük şampiyonluğunu ilan edince, baktım, bana konuyla ilgili onlarca mesaj geliyor ve bu mesajların büyük bölümünde, (birkaç tanesi Konya’nın duruşunun anlaşılmaz olduğunu ifade ediyordu) benim kaybettiğim yazılıyordu.
Yazılarımızın etki yapması güzel ama ben aday değildim ki, ya da adaylardan birisini desteklemedim ki…
Şimdi soruyorum size ben niye kaybedeyim?
Ben adaleti savunuyorum, Ben Türkiye Cumhuriyetinin Bölünmez Bütünlüğünü savunuyorum, ben Yeni Türkiye’yi savunuyorum, ben bağımsız Türkiye’yi savunuyorum.
Ben Ümmet bilincini savunuyorum, İlay-ı Kelimetullah’ı savunuyorum, ben bu milletin ABD ya da güneydeki bir ülke tarafından yönetilemeyeceğini savunuyorum.
Ben KPSS’de haksız yere sınav kazanmayı yetim malı yemek olarak görüyorum.
Ben kimseden torpil istemiyorum, ben kimsenin bu milleti yönetemeyeceğini ifade ediyorum, bu milletin kendini yönetme iradesinin var olduğuna inanıyorum.
Bu toprakların kutsal olduğunu biliyorum, bu toprakların bize kimlerden emanet olduğunu bilerek hareket ediyorum.
Elhamdülillah Pensilvanya torpili ile yargı mensubu olanlardan değilim, Pensilvanya torpili ile polis, öğretmen, asker olanlardan değilim. Onurumla, şerefimle işimi yaparak, anlımın akıyla, Rabbimin lütfettiği rızkımı helalinden kazanmaya çalışıyorum.
Onurlu, şerefli bir Müslüman’ım, kutlu Ümmetin bir ferdiyim, Türkiye’min sıradan bir vatandaşıyım.
Ben niye kaybedeyim? Haklının, hakkın yanında yer aldım, yine yer alacağım, alamayanlar, hakkın yanında olamayanlar utansın, safım belli, yine aynı noktadayım ve gücün yanında yer almadım, almıyorum, Elhamdülillah…
Benim davam zaten bu dünyalık değil ki, Allah biliyor biz kazandık. Şükür Rabbimize…
SAYIN KERİM ÖZKUL İLE BARO SEÇİMLERİNİ KONUŞTUK
Bu arada dün AK Parti Genel Başkan Danışmanı ve Konya Milletvekilimiz Kerim Özkul ile Baro Seçimlerini konuştuk.
Sayın Kerim Özkul, önce bize neden bir liste çıkarmadığını anlattı.
Kerim Özkul biliyorsunuz AK Parti Konya İl Teşkilatını kuran 50 kişiden birisidir, bundan bahsetti, AK Partinin bir dava olduğunu anlattı. “Biz her zaman AK Partili olduk, bu davanın her zaman bir ferdi olduk. Ben siyasete girmeden önce işadamıydım, hiçbir zaman avukatlık yapmadım. Bir defa bile cübbemi giyip, adliyeye avukatlık görevini yapmak için gitmedim. Onun için benim gibi birisinin avukatlık mesleğini yapmamış birisinin liste hazırlaması, bu mesleğe mensup kişilere saygısızlık olabilirdi. Onun için bir liste çıkarmadım.” Dedi.
Avukatlığın önemli bir meslek olduğunu, hukuk fakültesini bitirmenin önemli olduğunu anlattı.
Hak verdik.
Peki, nasıl olmalıydı? Diye sordum;
Aslında bir yanıt vermek istemedi.
Netice itibariyle il teşkilatının sorumluluk alması gerekiyordu, bunu ifade etti.
100 kişinin seçimlere gelerek boş oy kullanmasının da net bir duruş olduğunu söyledi. Elbette haklı…
Bu arada seçim sonuçları şunu net gösterdi, Sayın Ahmet Sorgun ve önde gelen, kamuoyunca da malum bazı zevat, geçen Aralık ayında anlaşmışlar ve bu anlaşma uygulanmış.
Sayın Kerim Özkul’a, bu durumun bizi Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a ve Başbakanımız Ahmet Davutoğlu’na karşı mahcup ettiğini söyledim;
Buna karşılık, AK Parti Genel Başkan Danışmanı Kerim Özkul, “hayır öyle olmaz, biz her türlü yanlışa müdahale ederiz. Cumhurbaşkanımız da, Başbakanımız da Konya’da olanlardan çok iyi haberdarlar. Burada hata yapanlarda biliniyor. Şu kesinlikle bilinmelidir, bu seçilen yönetimin bir yanlış yapmasına biz asla müsaade etmeyiz” şeklinde konuştu ve “Zaten Konya buna izin vermez” diye de ekledi.
Konya’da siyaset yeniden dizayn edilmelidir, bu tablo bunu göstermektedir.
Sayın Kerim Özkul’a bunu da sordum, “gerekenler yapılır” dedi ama elbette ayrıntılara girmedi.
Konya’da AK Parti’nin güçlü olması gerektiğini, buna mecbur olunduğunu anlattı.
Netice itibariyle Sayın Kerim Özkul ile yapmış olduğumuz konuşmadan şu sonucu çıkardım;
Fevzi Kayacan’ın kazanması bir sorundur ama aşılmayacak bir sorun değildir.
Bu seçim Konya’da kafa karışıklığını yok edecek netliktedir ve önümüzdeki süreçte siyasetin gelişimi açısından önemli bir süreç yaşanacaktır.
İstanbul’da Ümit Kocasakal’la, Ankara’da Hakan Canduran’ın seçilmesi ve Konya’da ise Fevzi Kayacan’ın seçilmesi…
Ne diyeyim, 3 önemli kentte barolarda AK Parti tabanını temsil eden isimler kazanamadı. Demek ki maratona devam…
Durmak yok, Yeni Türkiye’ye inanan aziz millet, daha yapacak çok iş var…