Benim çocukluğum, Ermeniler ile yaptığımız “Karabağ Savaşı”ndan hemen sonrasına tekabül ediyor. Savaş bölgesine yakın olmamız sebebiyle de, savaş ve savaşın getirdiklerini iliklerimize kadar hissederek büyüdük. Öyle ki, bu bizim yememizden, içmemizden, eğitimimizden tutun da, oyunlarımıza, hatta düşüncelerimize ve hayallerimize kadar işlemişti.
O, zamanlar uydu antenler daha yeni çıkmıştı, yani, Türkiye televizyonları izleniyordu. Televizyonda hep, Türkiye’nin kuruluş dönemlerindeki savaşlarından bahsediyorlar. Çocuk aklıyla düşünüyordum, biz Ermeniler ile savaştık, acaba Türkiye kiminle savaştı? Daha sonra öğrendim ki, meğer Türkiye dünya ile savaşıyormuş…
Yıl 2019. O günlerin üzerinden 100 yıl geçti. Türkiye hala dünya ile savaşıyor…
Böyle bir girişle başladıktan sonra asıl konuma geçeyim. Birkaç gün önce, Pakistanlı Amir Ali ismindeki bir arkadaş bana, neden “Barış Pınarı Harekatı” hakkında yazmadığımı sordu. Ben de, bu konun çok yazılıp çizildiğini ve benim yazmama gerek olmadığını söyledim. Ama arkadaşım bana: “Herkes yazabilir ancak sen, harekatın etkilerinden yaz” dedi. Bu da bana yazı için bir ilham verdi.
Buradan yola çıkarak, harekatın İslam dünyasındaki etkilerini inceledim. Harekat başladığı anda ilk aleyhte tepkilerden birisi, maalesef Arap Birliğinden geldi. Ancak bu, birliğe katılan ülkelerin kararını yansıtmıyor. Harekat başladıktan sonra, Arap Birliği Genel Sekreter Yardımcısı Hüsam Zeki, yazılı bir açıklama yaparak operasyonu kınadıklarını ve konuyla ilgili, Mısırın çağrısıyla Arap ülkelerinin toplanacağını duyurdu.
Burada bir hususa da dikkat çekmek istiyorum. Bu işten faydalanmak isteyen bazı gruplar, başta Filistin olmakla, tüm Arapların Türkiye’ye karşı olduğu propagandası yapmaya başladı. Tamda bu zor zamanda yapılan bu propagandanın hiçte masum olmadığı düşüncesindeyim. Üstelik bu fitne yayılırken daha Arap Birliği toplanmamıştı bile. Propaganda o kadar güçlüydü ki, Baha adındaki Filistinli arkadaşım olmasaydı, bu yalana bende inanacaktım.
Sonuç olarak, Arap Birliği toplantısında, tasması ABD ve Batılıların elinde olan bazı Arap ülkeleri Türkiye’yi kınarken, Katar, Somali ve Libya kınama kararına karşı çıkarak Türkiye’nin yanında saf aldı. Aynı şekilde, Türkiye’ye karşı herhangi bir karar almak istemeyen, ama Arap devletlerinden de çekinen bazı ülkeler toplantıya katılmadı. Bunların arasında, tarihinde ilk defa Arap Birliği toplantısına katılmayan Filistin de vardı.
Gelelim Arap halkının tepkisine. Arap milletlerinden başta Lübnan ve Filistin halkı olmakla insanlar, sokaklarda Türk Bayrağı dalgalandırıp, Türkiye ve Erdoğan’a destek sloganları attılar.
Harekata ilk destek veren İslam Ülkerleriyse, her zaman olduğu gibi yine kardeş Pakistan ve Azerbaycan oldu. Bu iki ülkede de, hem devlet, hem de halk düzeyinde Türkiye’ye destek geldi. Hatta operasyonun ilk gününde 1000’den fazla Azerbaycanlı genç, Türk Ordusu saflarında savaşmak için gönüllü şekilde Türkiye’ye müracaat ettiği bildirildi.
Bir sevindirici haberde aynı günlere rastlayan Türk Keneşinin 7. Zirvesinden geldi. Zirve için toplanan Türk ülkelere, Türkiye’nin bu haklı davasına destek kararı aldı.
Allah, bu haklı davasında devletimize, milletimize ve Mehmetçiğimize zeval vermesin. Amin