1 Nisan’a kadar devam edecek Kitap Haftası dolayısıyla size de ilginç geleceğini düşündüğüm bir kitabı özetlemek istiyorum.
‘’Mossad’dan Gelen Kadın’’ İngiltere’nin en tanınmış gazetecilerinden Peter Hounam tarafından kaleme alınmış. Ali Çimen tarafından çevrilmiş 208 sayfa. Timaş Yayınlarından 2002 de 3.baskı olarak piyasaya sürülmüş. Orjinal ismi. ‘’The Woman From Mossad’ ‘’Bal Tuzağı’’ istihbaratta kullanılan ajan kadınlara verilen genel isim
Mordechai Vanunu, bir İsrail vatandaşı. Aslen Fas Marakeş 1954 doğumlu bir Yahudi. Sonradan İsraile göç etmiş bir ailenin çocuğu.1976 yılında sözde barışçıl amaçlarla Necef Çölünde kurulan Nükleer Araştırma Merkezinde belli bir eğitimden sonra işe başlar.
İşe girdikten bir müddet sonra gözlem ve ayar birimlerinin kimyasal ünitesinde belli tip atom bombalarında kilit madde işlevi gören plutonyum üretildiğini fark eder. Çok geçmeden nükleer silah parçalarının üretildiğini de görecektir.
Necef Nükleer Araştırma Merkezi, Dimona kasabasından 9 mil uzaklıkta palmiyelerle kaplı bir vahada kurulmuş olup termo nükleer silahların ham maddesi olan trityum ve lityum 6 ile uranyum çubuklarının yakılması ile elde edilen plutonyum 239 kendisinin çalıştığı bölüm olan Machon 2 bölümünde üretilmektedir iddiasına göre.
Vanunu, aynı zamanda üniversitede felsefe de okumaktadır. Siyonist yönetimi protesto eden öğrenci olaylarına katılır hatta örgütler.
Dimona reaktörünün işleyişi hakkında bilgileri artıkça Vanunu vicdanen rahatsız olmaya başlar. Çünkü nükleer silahlar hakkında okuduğu kitaplar, Vanunu’nun fikirlerini değiştirmeye başlamıştır. ’’Eğer amaç düşmanı caydırmaksa Japonya örneğinde olduğu gibi atom bombası yeterliydi. Hidrojen bombası üretmenin staratejik bir mantığı yoktu’’ diye düşünmeye başlar. Buna paralel olarak o bir anti siyonisttir. Dahası, Filistinlilerin yaşama hakkı vardır ona göre ve onların toprakları ellerinden alınmıştır. Bizimkiler Arapları nasıl sömüreceklerine bakıyorlar. Halbuki onlarla yaşamanın ve yardım etmenin yollarını aramalıyız düşüncesindedir. Başka dünya devletlerinde yaşayan Yahudilerin İsrailde toplanmasına da karşıdır. ’’Bu düşüncelerin, elbette Siyonist İsrail devletinin hem iç hem dış siyaseti ile örtüşen bir yanı yoktur.
Değil Ortadoğu’yu, dünyayı tehdit edecek türde nükleer silahlar ürettiğini dünyanın duyması ve özellikle Amerika gibi süper gücün bu faaliyeti durdurması için baskı yapması gerektiği inancındadır. Günlerce hatta aylarca kendi kendisiyle savaştı ve bir karar verdi.
‘’ Dimona reaktöründen resimler çekmeli ,başka bir ülkeye giderek dünyanın, İsrailin bu tehlikeli reaktöründen haberi olmalıydı’’ düşüncesine odaklandı.
Biraz da o bölümdeki (Machon2) güvenlik elemanlarının kendisine olan güveninden yararlanarak gizlice içeri soktuğu fotoğraf makinası ile 57 kare resim çekmeyi başarır.27 Ekim 1985 de 7500 dolarlık tazminat çekiyle Dimona’dan ayrılır.
19 Ocak 1986 da çektiği resimlerle İsrail’i terk eder. Birkaç ülke gezdikten sonra Mayıs 1986 yılında Avustralya-Sidney’e ulaşır. Orada Kolombiyalı kendisini gazeteci olarak tanıtan Guererro isimli birisiyle tanışır.
(Haftaya devamında buluşalım inşallah)