Güzel bir kıssa:
Büyük bir şehre yaklaşmakta olan bir seyyah yolun kenarında oturmakta olan bir kadına sorar: "Bu şehrin insanları nasıl insanlardır?"
"Senin geldiğin şehrin insanları nasıl insanlardı?"
"Berbat" der seyyah, "Cimri, güvenilmez ve her açıdan berbat."
"Ah" der kadın, "Bu şehirdeki insanların da onlardan bir farkı yok."
Seyyah yanından ayrıldıktan çok kısa bir süre sonra, bir başkası gelir kadının yanına ve aynı soruyu sorar. Yaşlı kadın yine aynı soruyu sorar ikinci seyyaha.
"İyi insanlardır, dürüst, çalışkan ve hoşgörülü. Oradan ayrıldığıma çok üzülüyorum." der ikinci seyyah.
Bilge kadın şöyle yanıtlar onu. "Bu şehirdeki insanların da bir farkı yok onlardan."
Her insanın yaşantısı ve tecrübeleri hayat görüşünü şekillendirir. Ancak hayata bakışımız tecrübelerimizin yanı sıra duygu ve düşüncelerimizi yansıtır. Yani aslında karakterimiz hakkında doğrudan bilgi verir diyebiliriz.
Mesela, karamsar bir insan her şeyi karamsar olarak okur ve anlar, hayatı da ona göre şekillenir. İyimser bir insan ise her şeyi iyimserlik penceresinden izler, hayatı da buna göre düşünür. Bakış açımız ile zekamızı, ahlakımızı, karakterimizi ve niteliklerimizi ortaya koyarız.
Bu hususta Mevlana: "Herkesin hareketi bulunduğu yerdendir, herkesi kendi varlık çemberinden görür. Mavi cam, güneşi mavi gösterir ve kırmızı cam kımızı gösterir. Camlar renklerden arınırsa beyaz olur. Bütün diğer camlardan daha doğru söyler ve mihenk olur.” der.
Gözlüğü kirlenmiş, çamura bulanmış bir insanın bakışı ile temiz çerçevesi olan insanın gördüğü manzara aynı olamaz elbette.
Eskiler, kusur görmeden, muhabbet ile bakan gözler manasına gelen "Ayn-ür rıza ile bakmak" tabirini kullanmışlardır. Bakış açısının önemini, yitirmeye başladığımız değerleri bize hatırlatan bu güzel tabiri..
Gönül bir ayna ise temiz olması gerekir. Ayna temiz olursa elde edilecek görüntü de net olur, güzel olur. Temiz aynadan elde edilen görüntü herhangi bir şüpheye yer bırakmaz. Bunun gibi gönül aynası da temiz olmalıdır vesselam..