O güzel mahalleyi daha da güzelleştiren güzel insanlar vardı. Bunların başında gelenlerdendi Babalık Mehmet Amca. Kendisiyle birebir konuşmak, görüşmek çok fazla nasip olmadı. Birkaç kez bizim dükkânın yanındaki berber Mevlit Amcaya geldiği zaman, bize de uğrayıp alışveriş yaptığında görmüştüm ve biraz sohbet edebilmiştim. O bütün mahallelinin bildiği takdir ettiği ve saygı duyduğu bir insandı. Nasıl saygı duymasınlar? Ömrünü hizmete adamış, mahalleye biri erkeklere, biri de kızlara olmak üzere iki tane Kur’an Kursu, bir de cami kazandırmış ve ömrünün sonuna kadar da buraları himayesi altında tutmuştu. Kendisi sağlığında buralara kendi ismini vermeyi asla kabul etmemesine rağmen bütün Araplar halkı buraları Babalık Kur’an Kursu, Babalık Camii diye anmıştır. Oysa buralar Araplar Dörtyol Kur’an Kursu ve Camii olarak isimlendirilmişti. Dünden bugüne herkes oraları Babalık ismiyle anmakta ve resmî isimleriyle sorulduğunda bilmemektedir. Buraları inşa etmekle de yetinmeyen Mehmet Amca dört apartman dairesi ve iki adet dükkânı da derneğin mal varlığına dâhil ederek mezkûr yerlerin kendi kendine ayakta durmasını sağlamıştır.
Babalık Mehmet Amca sadece buralarla ilgilenmemiş, Araplar Mahallesinin bazı bölgelerinde tatlı su çeşmeleri yapılmasına öncülük etmiş, Mezarlıklar Müdürlüğü kurulmadan önce Araplar Mezarlığı’nın duvarlarının tadilatından, içindeki ağaçların sulanmasına kadar çeşitli hizmetleri uzun yıllar takip etmiştir. Kendisinin okuma yazması olmamasına rağmen bu gibi görevleri hatasız sürdürmüştür.
Babalık lakabının kendisine verilme hadisesi ise şöyledir: Gençlik yıllarında, soğuk bir kış günü fakir bir arkadaşının düğününe katılır. Orada kendi pardösüsünü çıkarıp damat olan arkadaşına verir. Bu ince davranıştan çok duygulanan arkadaşının, “Bundan sonra sen benim babalığımsın” demesi ve orada bulunanların buna şahit olmasıyla “Babalık” lakabı daha o genç yaşlarda kendisine verilir. Bu olaydan sonra herkes genç Mehmet’e “Babalık Mehmet” demeye başlamıştır. Ayrıca babacan tavırlı, mert ve cömert bir insan olması da bu lakabı ömrü boyunca taşımasına neden olmuştur. Geçimini uzun yıllar tavukçuluk ve küçükbaş hayvan alıp satarak sağlamış, bu şekilde biri kız üç oğlan olmak üzere dört evlat yetiştirmiştir.
1915 yılında doğan Babalık Mehmet Amca, 4 çocuk sahibidir. 3 erkek çocuğundan Fahri ve Halil İbrahim halen hayattadır. Küçük oğlu Ahmet ve kızı Teslime Hanım vefat etmişlerdir. 2008 yılında vefat eden Babalık Mehmet Amca, ardında gök kubbede hoş bir sada bırakarak dar-ı bekaya göçmüştür. Vefatından sonra 14 yıldır dernek faaliyetlerini ortanca oğlu Halil İbrahim Birekul devam ettirmektedir.
Eski mahallelerimizde böyle çevresine faydalı olmak için çırpınan, kendi hayatlarını bile zaman zaman ikinci plana itip hizmete koşan çok değerli insanlar vardı. Burada saydığımız, görünen hizmetlerin dışında konu komşusuna maddi manevi yardımlarda da bulunurlardı. Kâh bir garibanın işini görürler, kâh bir yolcuyu misafir ederler, kâh bir meczubun karnını doyururlar, kâh bir şaşkına yol gösterirlerdi. Deniz feneri gibi insandı Babalık Mehmet Amca. O Kur’an Kurslarından binlerce belki de yüzbinlerce genç Kur’an öğrendi. Kimileri hafız oldu, kimileri hoca oldu, öğretmen oldu, ya da herhangi bir başka meslek seçtiler; ama hepsi vatanını milletini seven, Allah’ını kitabını bilen bireyler oldular.
Bazen devlet yetişemeyebilir, bazen aileler eksik kalabilir. İşte bu vakıf insanların olması toplumun ayakta durmasına yardımcı olur. Maalesef günümüzde genişleyen mahallelerde, büyüyen şehirlerde böyle insanlarımızın çıkması zorlaştı. Belki yine bazı yerlerde, başka şekillerde ortaya çıkıyorlardır; ancak o ruhu, o kolektif bakışı büyük ölçüde yitirdik. Şimdi evlerimiz konfor kazandı, mahallelerimiz daha modern bir görüntüde fakat yardımlaşmayı, dostluğu, arkadaşlığı azalttık. O Araplar’da sağdan sola, önden arkaya kırk kapıyı komşu bilir, o kırk kapıdan kimlerin çıkacağını bildiğimiz gibi onlara gelen misafirleri bile tanırdık. Bu çok mu önemli? diyebilirsiniz. Evet, çok önemliydi. Bir otokontrol sağlanıyordu böylelikle ve dışarıdan gelecek tehlikeler en aza indiriliyor, içimizde hastalara, yardıma muhtaçlara daha kolay ulaşabiliyorduk.
Evet, kaybettik Babalık eden Mehmet Amcaları, yitirdik komşulukları, yardımlaşmaları, sırt sırta verip hayatın her türlü mihnetine karşı koymaları… Ama yine de umutsuz olmayalım. Hayatın hızını biraz rölantiye alıp çevremize bakalım, komşularımızla ilgilenelim, akrabalarımızı ziyaret edelim, doğduğumuz yerleri, hastahaneleri, mezarlıkları gezelim. Umut her zaman vardır.
Sevgiyle kalın.