Aynen!

Bayram Sürekli
Bir toplumun dili; onun kültürünü, tarihini, medeniyetini tarihin serüveninde toplumda meydana gelen karakteristik özelliklerini, manilerini, ninnilerini, fıkralarını ve çok daha fazlasını anlatır. Canlı bir varlıktır dil. Zamanla gelişir, şekil alır ancak zamanla yeniden şekillenmesi onun yozlaştığını değil geliştiğini gösterir. Aynı zamanda koskoca bir kültürün imzasıdır dil.
 
Binlerce yıllık geçmişe sahip Türkçemiz de büyük bir kültür ve medeniyetin bize mirasıdır.
 
Türkçemiz dünyanın en geniş ve kapsamlı dilleri arasında yer almasına rağmen toplum olarak günlük iletişimde sözcük kıtlığı yaşıyoruz. Toplumun tüm kesimlerince dilimizin doğru ve etkili kullanımı gerekmektedir. Bu konuda toplum hayatımızda önemli bir yer işgal eden, toplumun hemen hemen tamamına hitap eden yazılı ve görsel medyanın Türkçenin doğru kullanımı konusunda hassas olması beklenmektedir.
 
Bu beklentiyi sadece medya üzerinden sürdürmek de son derece yanlıştır. Ülkemizde eğitim ilkokuldan üniversiteye kadar Türkçe olmasına rağmen maalesef okullarda aldığımız dersler, dili gelişi güzel kullanmamızın önüne geçemiyor. Dahası, bilimsel ve teknolojik gelişmelere öncülük edemiyor oluşumuz da dilimize yabancı kelimelerin girmesine sebep oluyor.
 
Bugün özellikle kitle iletişim araçlarında dilin kullanımında, işyeri isimlerinin tercihinde, bireylerin Türkçeye yönelik algılarında ve özellikle Türkçenin internet ortamındaki kullanımında özensizlik dikkatleri çekmektedir. Gerek dijital dünyada gerekse gündelik hayatta belirli kelimeler üzerinden iletişim sağlanması da ayrı bir garabet olarak karşımıza çıkıyor.
 
Son yıllarda özellikle gençler arasında belirli kelimelerin iletişimde ön plana çıkması da dildeki sığlaşmanın geldiği noktayı göstermesi bakımından dikkat çekici. Bu kelimelerden bir tanesi de “aynen!”. O kadar yerleşti ki “aynen “ sözü dublajlı filmlerde bile karşımıza çıkıyor. TRT’nin tek televizyon kanalı olarak izlendiği dönemlerde pazar günlerinin vazgeçilmez programı Erkan Yolaç’ın sunduğu “evet-hayır” yarışması vardı. Eğer bu program devam etseydi programın ismini “aynen-hayır”a çevirirdi herhalde. Sadece evet de değil mesele; benziyor, andırıyor, katılıyorum, biliyorum, onaylıyorum gibi sözlerin yerine artık “aynen” var. Peki, ne yapabiliriz, dilimize pelesenk olmuş “aynen” gibi kelimelerin bizi esir almasından nasıl kurtulabiliriz? Güzel Türkçemizin yozlaşmasına nasıl engel olabiliriz?
 
Konuyla ilgili çok değişik düşünce ve görüşler ileri sürülebilir. Örneğin gün içerisinde sosyal medyada harcadığımız vakit kadar kitap okumaya vakit ayırabilirsek hem güzel dilimizin inceliklerine hem de kelime dağarcığımızın zenginleşmesine katkı sağlayabiliriz ne dersiniz?
 
Selam ve dua ile…